Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '11

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Saat 3, 4, 5...

Saat 3, 4, 5...
 

Saat 3,4,5...


Kaç günlerdir bedenim öyle bir koşuşturmaca içindeki, bedenim kaçıyor ruhum kovalıyor ama yakalayamıyor sanki. İkisi de farklı alemde. Ruhumun müzikle beslenmeye ihtiyacı var biliyorum ama bedenimi bile açlıkla terbiye ederken, yemek yiyeyemez, uyku uyuyamazken, ruhumu nasıl besleyebileyim ki? 

Seni düşünüyorum. 

Sana ayıramadığım vakitlerimdeki, senli, sensiz düşüncelerdeyim. Bebeğimin bir gülüşüne hasret, çocuğumun özlemle beklediği kapıya geç gidişlerdeyim. 

Gecenin bir yarısı uyanıp, senin uyanmana kalan zamanları düşünüyorum. Sabahın erken saatindeki kalkışlarını geliyor aklıma. Sanırım babamla tek ortak yönünüz bu. Edemediğim kahvaltının tadını, içemediğim çayımın sıcaklığını hissediyorum dilimde. Saat 3. 

Uykuya dalıyorum. Koynumda bebek kokusu. 

Sağımdan soluma dönerken benim olmayan yastıkta boynumun tutulduğunu hissediyor doğruluyorum yatakta. Susuzluğum boğazımdan kalbime işlemiş. Ayağa kalkıp bir yudum su içecek gücüm yok. Dudaklarım çatlamış. Senin beğendiğin gibi boyasız kendi renginde dudaklarım. Saat 4. 

Uykuya dalıyorum. Dudağımın kenarında bir damla su. 

Bir kalabalık, her kafadan çıkan bir sürü ses. Her birine cevap vermeye çalışıyorken sesim çıkmıyor. Sesimin çıkmadığını fark ediyor ağlamaya başlıyorum. Sıçrayarak uyanıyorum ter içinde. Neyse ki rüyaymış diyorum. Sesimin gerçekten çıkıp çıkmadığını merak ediyor konuşmaya çalışıyorum kendi kendime. Sesim çıkmıyor. 

Saat 5. Uykuya dalıyorum. Kalbimde sensiliğin korkusu. 

Hiç olmadık zamanların hiç olmadık mekanlarında hiç olamayacağım şekillerde hep yorgun görüyorum kendimi. Uyumak bile yoruyor beni bugün. Uyuyorum ama dinlenemiyorum işte. Senin uyandığını ve üstümü örtmeye geldiğini düşlüyorum. Kahvaltı hazırlar bana birazdan diye geçiriyorum içimden. Ama aslında uyuyorum ya da uyuyormuş gibi yapıyorum. Bir ses tırmalıyor beynimi. Aynı periyotta aynı ritimde ve sürekli. Gözümü açıyor, bu ses de neyin nesi diyorum kendi kendime. Yanıp sönen ışık takılıyor önce gözüme. Sonra başucumdaki digital saat. Uyanmamı söylüyor telefonumun alarmı. Saat 6. 

Soğuk duşun başımdan vücuduma değmesiyle yorgunluğumu gönderiyorum sularla birlikte. Sanki hiç olmamış, sanki deliksiz bir uyku çekmişim gibi, sana gülümseyen bir yüzle başlıyorum sabaha. Geceden hatırladığım kahvaltının tadı ve çayın sıcaklığıyla bedenimin idare edebileceği kadar atıştırıp koyuluyorum yola. 

O hiç bıkmak bilmediğim müziğim çalıyor yine arabamda. Camlarım ardına kadar açık, ılık bir boğaz esintisi boynumu gıdıklıyor. Trafikte ilerlerken, otobüsteki insanlara ilişiyor gözüm. Ya uyuyor, ya kitap okuyor gördüğüm insanlar. Kiminin başı örtülü, kiminin burnunda hızma, kiminin yüzünde bol makyaj. Göz göze geliyoruz bir kızla. Onun otobüsle benim arabayla gidiyor olmamdan dolayı kendimi suçlu hissediyor gözlerimi kaçırıyorum. Seni düşünüyorum. Sensiz kalışımı. Yemyeşil ağaçların altında, havuz kenarında, dut ağacının altında yediğimiz yemek geliyor aklıma. İpek böceklerinden bahsetmiştim hatırlıyor musun? 

Birazdan yine ruhsuz kalacağımı düşünüyorum. Bedenim koşturacak ruhum ona yetişmeye çalışacak. Aklımda bin bir düşünce. Gözümün önünde bebeğimin gülümseyişi, çocuğumun kapıdaki bekleyişi. 

Saat 8... 

http://www.youtube.com/watch?v=OkOBhWsnjjY

 
Toplam blog
: 91
: 1012
Kayıt tarihi
: 24.02.09
 
 

Yazmak bir tutku benim için. Yıllardır yazmayı seven biri olarak, bilgisayarın icadı ve gelişen t..