Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '10

 
Kategori
Spor
 

Saat kaç Sn. Adnan Polat?

Saat kaç Sn. Adnan Polat?
 

Galatasaray’ın Derwall ile başlayan 2000’de UEFA Şampiyonluğu ile sonuçlanan yaklaşık 20 yıla yayılmış süreci hep üzerine bir şeyler ekleyerek ve gelişerek devam etti. Geri planında ciddi bir planlama ve yapılanma vardı. Kuşkusuz örgütlü bir yapıdan söz ediyoruz. Sadece futbol değil, sporun birçok branşında Galatasaray’ın sarı kırmızı bayrağı dalgalanıyordu.

Galatasaray’ı böylesi bir hamle yapmaya iten şeyse yaklaşık 14 yıllık başarısız dönemdi. O başarısız dönemin başında da Brian Birch yönetiminde alınmış üst üste üç yıllık bir şampiyonluk vardı. Son şampiyonluğunu 1973 yılında alan futbol takımının özlemi 1987 yılında sona erecekti. O tarihten sonra da Galatasaray hep başa oynadı, kupalar kazandı.

Galatasaray’ı 1987 sonrasına taşıyan yapının içindeyse ismi kamuoyu tarafından ezbere bilinen, başkanlık ve yöneticilik yapmış kişiler vardı.

Galatasaray bu sürede her ne kadar Hıncal Uluç aksini iddia ediyorsa da medyadan bizzat kendisinin katkılarıyla büyük destek buldu. Federasyonda etkin hale geldi. Siyasetten de etkin destek gördü.

Transferler hep ihtiyaç duyulan noktalara, alınabilinecek en iyi oyuncuların takıma kazandırılması şeklinde yapıldı. Teknik direktör seçimlerinde Hollmann, Sigfried Held ve Reinhard Saftig haricinde hep belli bir seviyenin üzeri tutturuldu. Kariyeri tartışılmayacak kişiler getirildi takım başına.

Derwall, Mustafa Denizli, Feldkamp, Fatih Terim’le kazanılan 8 şampiyonlukla üçüncü yıldız takımın göğsüne takıldı. Aynı dönemde Fenerbahçe’nin kazandığı şampiyonluk sayısı sadece üçtü.

Ancak Galatasaray’a başarılar kazandıran yapı süreç içinde dağılmaya başladı. Belli bir ilke ve düşünce çerçevesinde yönetim anlayışından günü kurtaran, geçici başarılarla taraftarın ağzına bal çalan bir pragmatizme geçildi. Galatasaray’a büyük başarılar yaşatmış sporcu ve yöneticiler öyle ya da böyle sebepler yüzünden takımdan koptular.

Yine bir parantez açalım; Galatasaray’ın düşüşü sadece futbolla sınırlı kalmadı, özellikle 2000’li yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntılar yüzünden amatör branşlarda tam bir çöküş yaşandı. Takımlar mücadele ettikleri liglerden bir alt klasmana düştüler.

Kuşkusuz bu toptan bir gerilemenin karşılığıydı.

Eş zamanlı tarihlerdeyse Fenerbahçe tam da Galatasaray’ın dağılma sürecindeki felsefe, anlayışla yönetilmekteydi. Ancak Fenerbahçe Galatasaray modeline geçerken rakibi kimliğinden uzaklaşma yolunu seçti.

Doğruyu bilen, uygulayan ve bundan nemalanan bir kulübün kendisini yanlışa teslim etmesinin akılla açıklanması çok kolay olmasa gerektir.

Galatasaray kendisini var eden değerlere sırtını döndüğü için bugün toptan bir başarısızlık yaşamaktadır.

2006 Mayıs’ında Ali Sami Yen Stadyumu’nda taraftarına saatini gösterip “saat kaç?” diyen Sayın Adnan Polat şimdi maç izlerken o saate çok farklı beklentiler ve sıkıntılarla bakmaktadır.

Galatasaray’ı bu sıkıntılı süreçten çıkaracak şeyin ne olduğunu aslında bu kulübün kendisi bir model yaratarak göstermiştir.

Önceki gün çok genel bir yazıyla değinmiştik, üç büyük kulübümüzün birbirlerini tekrar eden bir anlayışla idare edildiği ve bunun sonucu olarak dibe vurdukları ortadadır.

Ne Aykut Kocaman ne de Hagi bu sürecin içinden tak başına çıkamazlar. Çünkü bu iki teknik adamın söylediğini doğru yanlış sahada yapmayan ve kafasına göre takılan futbolcular vardır. Eğer kariyerli teknik adam bulamıyorsanız kendi içinizden çıkarıp takımı teslim ettiğiniz adamın arkasında sonuna kadar, yıllarca duracaksınız. Bunun sonucunda ortaya sürdürülebilen bir başarı çıkacaktır.

Fenerbahçe’nin basketbolda yaptığı şeyi futbolda tekrarlayamıyor olmasının nedenlerinin başında bu gelmektedir.

http://twitter.com/uzaygokerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..