Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '09

 
Kategori
Deneme
 

Saatler bir ileri, bir geri...

Saatler bir ileri, bir geri...
 

Birinci Dünya Savaşı’ndan beri saatlerin ayarıyla oynuyor insanlar. Nisan ayının ilk pazarında saatler bir saat ileri, Ekim ayının son pazarında da bir saat geri alınıyor.

Neden gece 04.00’da geri alın derler, onu da hiç anlayamam ya. Ben mesela 01.00 gibi uyumadan önce saatimi ayarlayıp uyusam ne fark eder? Temel’in fıkrasındaki gibi, bu iş için gece 4’e saatini kurup uyanan ve saatini geri alan Fadimelere selam olsun.

Anlayamadığım diğer husus ise bu işin, güya elektrik tasarrufu sağladığı. Ben dün 18.00’da açtığım odamın lambasını, bugün 17.00’da açmış bulunmaktayım. Bir saat fazla kullanıyorum artık elektriği, tasarruf bunun neresinde? Tamam, yazın aydınlık geçen süre çok uzun. Bir saat ileri alarak, yani aydınlık geçen bu zamanın başlangıcını ileri kaydırarak, akşam olma süresini, haliyle elektrik kullanma süresini bir saat azaltıyoruz. Ama kışın geri alınca da artıyor bu süre yeniden. Yazın kazandığımızı kışın vermiş oluyoruz.

İşin mantıksal kısmını yıllardır çözemesem, araştırma-soruşturmalarıma ikna edici cevaplar alamasam da, bu yolla resmen zamana hükmediyor oluşum nedense hoşuma gidiyor. Her “saatlerle oynama dönemi”nden garip bir zevk alıyorum. Hayatın, zamanın gidişatında bir değişiklik oluyor ve bu değişiklikte raconu biz kesiyoruz. Her zaman, zaman bize hükmedemiyor yani, yılda iki kere de olsa biz onu ellerimizle bir ileri, bir geri alıyoruz. Boynunu büküyor o da, engel olamıyor.

Bunun dışında 17.00 oldu mu karanlığın çökmeye başlaması, koca bir yazın uzaklarda kalması, yağmurun, çamurun, soğuğun yolda olması hiç hoşuma gitmiyor. Mandalina, portakal, atkı, pardesü, sıcak kalorifer, pijama gibi öğelerle avunuyorum…

 
Toplam blog
: 53
: 1499
Kayıt tarihi
: 17.10.08
 
 

*Liberal muhafazakar, oldukça postmodernist ve meritokrat bir gezgin  *Kuleli - Galatasaray - Boğ..