Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '08

 
Kategori
Felsefe
 

Sabah kırmızı-ruhum tango

Sabah kırmızı-ruhum tango
 

kırmızı ve tango


Hayat kırmızı ve ateşli bir boğa gibi üstümüze gelen... Biz ise matador olamayacak kadar tango yaşamak isteyenleriz.

“Bugün bedenle-ruhun, yaşamla-zamanın, şafağa ilerleyen geceyle-gün doğumunun, cümlelerle-okuyanın, yağmurla-tutkulu çekilen bir nefesin karşılığı kırmızı ve tango…”

Hepimiz bu insan tarlasında birer korkuluk misali…Hep mutsuzlukları kovmaya çalışan çaresiz yaşam bekçileri…Duygularımızı ektiğimiz kalbimizin yağmalarla çoraklaşma tehlikesi ve gözyaşlarımızla –aşk- ekinimizi hep yeşertme derdi başımızda…

Düşlerle ördüğüm yol şeritlerine takılan ruhum bir kamyoncu lokantasında asılı kaldı gecenin şafağa doğru koşturan coşkusunda… Fark ettim ki alışkanlıklar nasılda anlamlarını yitirtiyor insanlara geçen zamanın… Gittiği yollarda hangi metrekaresinde kaç tane çukur olduğunu bilen şoför göz kapaklarına toplanan gurbet çizgileriyle geçim derdinin resmini çiziyordu sabaha ama o vişne çürüğü çiçekler açan ağacın beş yıl önce orda olmadığından ve serçelerin farkında olmadan büyüyen ağaca yuva yaptıklarından habersiz yudumluyordu ezo gelin çorbasını…

Bir aşkı bakışların derin sularında akışını seyretmek içine kapılıp sürüklenmekten daha güvenliydi belki… Eksik bıraktığımız her soluğun ruh darlığında nasılda nefessiz boğuluyoruz aslında… Yolculuklar gözümde büyümeye başladığında anladım aslında içimdeki yolculuk hep bir uçurum kenarı… Herkes duymak istediği şeyi duymaya çabalarken ben kuşluk vaktinin serçe seslerinden kâğıttan bir kayık yapıp algı okyanusumda terk edilmiş adalardan yalnız sığ düşleri topluyordum… Ve neden sıklıkla kâğıttan kayıklar hep yazılarımın dalgalarında sürükleniyordu düş cümlelerimin kıyılarına… Oysa ihmal etmiyorum her gün bir kağıttan kayık yapmayı…

Sabahın altısında çoğunuz uyurken yataklarınızda, belki güzel bir sevişme sabahındasınız, belki terk edilişin gözyaşlarında çırpındınız sabaha kadar hıçkırıklarla, belki pazartesi kademe atladığınız işin heyecanlı bekleyişinizdesiniz(çünkü birçoğunuz beklerken bu yükselişi sizsiniz orda olan kıskanç bakışlar ardında.)Belkileri yine çoğaltmak mümkün, hayatımızı teslim etmişken belklilerin korkak yüzsüzlüğüne… İşte sabahın bu taze saatlerinde Kurtuluş Savaşının gururlu Egeli kadını taze çam kokusuyla odun taşıyor evine, diri yeşil bakışlarıyla bir dede geçen gün kaybettiği hayat arkadaşıyla gizlice buluştuğu kavak ağacının altında yalnızlığını çoğaltıyor benim yolculuk sersemi gözlerimin önünde… Bir tren sesiyle irkiliyor bedenim, içimdeki vagona bakıyorum yüreğimin kompartımanında bir dolu hasret dedikoduda… Bu düş kaydırağının cümlelerle dolu öykü parkında son nokta gibi doğuyor güneş Ege dağlarının arkasında… Sırtım sıcacık şimdi memleketin sırtını yasladığım unutulmuş aydınlığında…

Yani sevgili okur;

Bir sıcak söz

Bir demlik çay

İşte sevgi bu kadar kolay

 
Toplam blog
: 75
: 465
Kayıt tarihi
: 12.11.07
 
 

"Her umut bir olasılıktır" Her sabah evin eşiğinin kenarında duran çiçeğin her sabah orda olma ol..