Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '11

 
Kategori
Deneme
 

Sabah rakısı

Sabah rakısı
 

Ahmet Rasim


Hani rakı ne zaman içilir dense, yanıtı hep “ akşam “ olur ya. Genel bir kanıdır yani. Adı da vardır: vakt-i kerahat. İşin erbabı, Orhan veli’nin şiirinin peşine takılıp usuldan meyhanenin yolunu tutuverir, dudaklarında bir iki dizeyle  

Dağ başındasın,  

Derdin, günün hasretlik. 

Akşam olmuş, güneş batmış 

İçmeyip de ne halt edeceksin. 

İşte bu genelleşme herkes içindir ya!. Kitabı da yazar ; nasıl yenir, nasıl içilir, ne konuşulur, ne denir, falan filan fişmekan… 

Öğle rakısı daha az bilinir. Biraz daha erbabıdır bunu bilen, yaşayan, tadan. Eeee erbablık da kolay değil hani. Daha bir deneyim ister, zaman ister. 

Hangi şair bilmem ama “ ...öğle rakısı içtiğin adam sana kazık atmaz... “ diyor. Pek hoştur bu. Demek ki herkesle oturulmaz öğlen bu sofraya… Sofra da hani yağlı börek değil aaa… biraz peynir, gerisi lâf-ü güzaf… 

Cahit Sıtkı da gider meyhaneye öğle vakti. Meyhaneci tanıdık. Bizim Abbas. Hem üzülür hem kızar bizim Cahit’e. “ Bu saatte de içilmez ya, be Cahit…” der içinden, “ Akşam gel!” deyip kapatır yüzüne kapıyı Cahit’in. Cahit susuz, suskun, mahcup, kızgın; gider Boğaz’ın kenarına öğle sıcağında. Bekler akşamı. Saldırır kaleme, kağıda ; döktürüverir “Abbas” şiirini: 

Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.

Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.

Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
 

Şiiri sevgili yazdırır ya işte, Abbas böyle sevgili, böyle meyhaneci. 

Akşam rakısı, öğle rakısı derken; olur mu hiç “sabah rakısı” . Olur, hem de bir güzel, ne güzel…! 

Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Rasim’le bir defa karşılaşır. O da Heybeliada’da. Ahmet Rasim, deniz kıyısında bir meyhanede “sabah rakısı” içmektedir. Tanpınar heyecanlanır, karşısında koca üstat Ahmet Rasim. Bulmuşken, dökmeye başlar içini, fırsat bu fırsat ya. Ahmet Rasim, kızarmış ve bulanık gözlerle bakar Tanpınar’ın gözlerine: “ Bestenigârımı sever misin?” diye sorar. Ahmet Rasim, musikişinastır. Abdülhamit’in meşhur merkez kumandanı Sadullah Paşa’nın Çemberlitaştaki konağında cariyelerine musiki dersi vermiştir. Birine de âşıktır adam gibi. Nigâr’dır adı. Güzelliği kadar yeteneğine de hayrandır Nigâr’ın. Ve kız veremden ölür. 

“Ben böyle gönüller yakıcı bestenigârım” 

İşte Ahmet Rasim’in Helbeliada’da “sabah rakısı” içerken aklına gelen bestenigâr, bu Nigâr’dır. 

Sabah rakısı da bizim için bundan sonra çok özeldir, güzeldir, sevgilidir, nigârdır… nigârdır… Nigâr’dır… 

19.05.11 

 
Toplam blog
: 4
: 1750
Kayıt tarihi
: 12.04.11
 
 

62 doğumlu... Yeniden yazılabilir bir "HAKKIMDA"sı var Bundan öncekiler HAKKINDA yazılanlar. Zonguld..