- Kategori
- Deneme
Sabah sabah, derinden derine, aklına takıldı işte.
Denemeler iddialı olmayan, ispat kaygısı taşımayan; temel anlamda insan doğallığına dayanan eserlerdir. Denemeye özgü bir konu türü yoktur. MONTAİGNE Resim internetten
Sanki uyurla uyanıklık arasında, yatakta dönüp duruyordu. Perdeler de kapalı olduğundan, gün ışıdı mı, göremiyordu.
Birden her zamanki, o sesi duydu yine…
Uğultu halinde başlayıp, uzadıkça azalıp biten, evlerinin önünden geçen Metro hattındaki trenlerin çıkardığı sesti, derinden gelen…
O sesle derin düşüncelere daldı bir anda…
60'lı yılların ortalarıydı; ülkede tüm kurumlar gibi sanayi kuruluşları da özellikle yerli üretim hamlesini, yeniden, her türlü dış engellemelere karşın daha bir şevkle geliştirmeye çabalıyorlardı…
“Çalış, çabala, üret, onurlu yaşa.” sözleri birer parola gibiydi.
En önemlisi de bu çalışma ortamı kolektif anlayışla, birbirini tamamlayan -her şeyi yalnız ben bilirim iddiasıyla değil- bilgiyi, beceriyi, gücü birleştirip, başarıyı daha iyiye götürmek üzere kurgulanıyordu…
Bu bir anımsama mıydı yoksa!?
Çoğu zaman esin dünyasından kendi kendine gelen fısıltı gibi buna benzer yaşanmış olaylar aklını kurcalıyordu…
Hayatın en vazgeçilmezi bu olsa gerek, çalışmak, onurlu yaşamak diye düşündü.
Neydi onur...
“Onur sadece zeki ve kendini gerçekleştirebilmiş insanlarla yaşar, nefes alır, insan olmanın bir getirisi olarak doğal alanına kendiliğinden yerleşir, gururla birlikte yaşayamaz; zira gurur kapıdan girdiğinde onur zaten çoktan yolu yarılamıştır... Gurur, içi boş bir kovadır, düşünmeyi, tartmayı, duymayı değerlendirmeyi bilmez, kendi öz doğası gereği direkt tepki verir, etkinin kardeşidir, şiddeti doğurur...”
Metrodan gelen o uğultu sesiyle tekrar, kendi kendine, "Nereden nerelere geldik, bundan böyle nerelere gideriz?..." demekten kendini alamadı…
Şahin Özşahin