Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sabahattin Kudret Aksal'ın Öyküleri Üzerine Bir Deneme XII

Sabahattin Kudret Aksal'ın Öyküleri Üzerine Bir Deneme XII
 

Sabahattin Kudret Aksal


Hikayelerde zaman:

‘’Anlatma esasına bağlı edebi eserlerin incelenmesinde zaman problemi üzerinde durma zarureti vardı . Bu tarz eserlerin ilk vasfı itibari olmalarıdır yani itibari bir âlemde meydana gelen hayat tezahürlerinin anlatmalarıdır.‘’ (12) Anlatıma dayalı türlerde ana öğelerden biri de zamandır. Birbirine kenetlenmiş bu öğelerin mutlaka var olması zorunludur. Zaman öğesi olmadan edebi metin oluşmaz. Vak’anın meydana gelmesi için zaman, mekân ve şahısa ihtiyaç vardır.

Aksal’ın hikâyeleri daha çok psikolojik ağırlıklı olduğu için yani vak’a durum ağırlıklıdır, bir hikâye hariç, diğer hikâyelerde sosyal zaman veya tarihi zaman aramak boşunadır. O bir tek hikâyede de sadece zamanı belirtmek için tarihi zaman verilmiştir. Vav’lar hikâyesi 2. Abdülhamit’in padişahlıktan azledilme zamanına rastlar.

‘’Abdülmuttalip Bey , 2. Abdülhamit’in tahtan düşmesinden birkaç ay önce kısa süre kaldığı Akdeniz kentlerimizden birinin mutasarrıflığından ayrılmış , Gülcemal vapuru ile İstanbul’a dönüyordu .’’(‘’Vav’lar’’, SÖ., s.259)

2. Meşrutiyet’in ilan edilmesinden birkaç ay önce vak’a başlar. Vav’lar hikayesinde geçen zamana uygun döneme ait bir takım bilgiler verilir .

‘’Gitgide sıkıntısını artıran , kıpırdayan Rumeli’de , İstanbul’u viraneye çeviren son yangınlardan söz edildi. ‘’(‘’Vav’lar’’, SÖ., s.264)

Hikâyelerin yazma zamanı 1950-1985 ‘i içine alır. Hikâyelerde üç hikâye anlatılan zaman olarak, Meşrutiyet ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarını içine alır. Bu tarihler arası sosyal zaman Türkiye ‘de büyük olayların yaşandığı zamanlardır. Balkan Savaşları , Birinci Dünya Savaşı , Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetin İlanı , Çok Partili Hayata Geçiş, İkinci Dünya Savaşı bunlarla birlikte sosyal bünyedeki çözülme , bozulma ve dağılma , bir takım değerlerin yitirilişi , yeni değerlerin teşekkülü , ihtilaller bu zaman dilimleri içerisinde yaşanır .

Sabahattin Kudret’e yaşadığı dönemin hikâyecisi demek doğru olmaz, çünkü yaşadığı dönemi hikâyelerinde yansıtmamıştır. Hikâyelerindeki kişiler, kendi dünyalarına kapanmış , karanlık bir kafes içinde kendi dertleriyle baş başa kalmış yalnız insanlardır.

Vav’lar İkinci Meşrutiyet’in başlarında , Hüseyin Feyzullah’ın evlenmesi 1932’lerde , Ev ve Ölü hikâyesi, 1928 –1929’lu yıllarda geçmektedir. Hikâyelerin hemen hepsinde geri bakış ve geri dönüş tekniği kullanılarak geçmişe dönülür.

Sabahattin Kudret Aksal’ın hikâyelerini, vak’a zamanlarının uzunluğuna göre şöyle değerlendirmek gerekir:

1.) Kısa Vak’a Zamanlı Hikâyeler

2.) Orta Uzunluktaki Vak’a Zamanlı Hikâyeler

3.) Uzun Vak’a Zamanlı Hikâyeler

 

1.KISA VAK’A ZAMANLI HİKÂYELER

Sabahattin Kudret Aksal, hikâyelerinin çoğunda kısa vak’a zamanı kullanılır. Bir günlük süre içinde hikâyeler başlar ve biter. Sıradan bir olay , gündelik yaşamdan bir bölüm hikaye için yeterlidir. Bir günlük dostluklar , sabah evden çıkıp akşam eve gelmeler , arkadaşa uğrama , geçmişe dönme bunların hepsi bir gün içinde olur .

Kısa vak’a zamanlı hikâyeler şunlardır:

Bir Dostluk, Hayriye Hanım, Geceye Doğru , Büyükannemin Ölümü, Bizim Olan Sokaklar, Meydan, Sokakta Opera, Çekirdek, Yaralı Hayvan, Kuş Kafesinde Yaldız, İki Kişi Arasında, Bir Trende Gidenler, Oğul, Saatler, Giderayak, Bir Sabah Bir Apartımanda, Hovarda .

Toplam on yedi tane olan bu hikâyeler yaklaşık Aksal’ın hikâyelerinin yarısından fazladır. Hikâyelerde ara sıra geri dönüşler olsa da bunlar hatırlama düzeyindedir. Kronolojik sıralamayı etkilemez. Bizim Olan Sokaklar ve Saatler adlı hikâye art zamanlıdır ama hikâyenin sınırları zorlanmaz .

Geceye Doğru hikâyesinin bütün vak’ası akşam eve dönen Refik Bey’in, odasında muhayyile yoluyla geçmişi hatırlayarak gece sonunda uyumasıdır. Kronolojik sıra takip edilir ve bozulma olmaz. Geçmişi hatırlama çok hızlı şekildedir. Hikâye yedi sekiz saat süre içerisinde geçer. Refik Bey , evlendiği zamanın , çocukların doğup büyümesini hatırlama yoluyla gözünden geçirir.

Sokakta Opera hikâyesinde kuruntusunu gidermek için evden çıkan kahraman anlatıcı yürüyüş anını ve bir çocuğun sesini duyduktan sonra rahatlamasını kısa bir süreç içinde anlatır. Bu hikâyede yine muhayyile vardır. Bu yaklaşık iki, üç saatlik bir zamanı kapsar .

2.ORTA UZUNLUKTAKİ VAK’A ZAMANLI HİKÂYELER

Bu hikâyelerin vak’a zamanı iki gün ile bir ay süresini içine alır. Yazar asıl vak’anın uzamaması için ‘özetleme’ veya ‘ileri atlama’ tekniğini kullanır.

Orta uzunluktaki vak’a zamanlı hikâyeler şunlardır:

Bir Başka Türlüsü, Sezai Beyefendi, Yazlıkta, Düşüncemin Konuklarından Biri.

Kahvenin tanıtılması ile başlanan Sezai Beyefendi hikâyesinde kahvenin daima müdavimlerinden olan Sezai Beyefendi müşahit bakış açısıyla anlatılır. Her gün kahveye gelmesi, bazen yok olması ve yine ortaya çıkması özetleme tekniği kullanılarak sağlanır.

Düşüncemin Konuklarından Biri hikâyesi art zamanlıdır. Kahraman anlatıcı on beş yıl öncesine gider . Düşüncesinde var olan bir insanı anlatır. İkinci Dünya Savaşı’nın civcivli günleridir. Demek ki anlatılan zaman 1945 ‘li yıllardır , yazar bu hikayeyi 1960’lı yıllarda yazmıştır. Zaman geçmişte kronolojiktir. Özetleme tekniği kullanılır.

3.UZUN VAK’A ZAMANLI HİKÂYELER

Bu vak’a zamanlı hikâyeler bir kaç ay ve bir ömür boyu süren hikâyelerdir. Bu hikâyeler bir kişinin tüm yaşamını konu alabilirler ya da sadece yaşamın uzun bir bölümünü de alabilirler. Bu vak’a zamanlı hikâyelerde geniş atlamalara ve özetlemelere çokça rastlanır.

Uzun vak’a zamanlı hikâyeler şunlardır:

Gazoz Ağacı, Soyut Oda , Hüseyin Feyzullah’ın Evlenmesi, Dolmuşa, Vav’lar, Ev ve Ölü .

Bu hikâyelerin hepsi kronolojik bir sıra takip eder. Geçmişe dönüşler hatırlama düzeyindedir.

Gazoz Ağacı’nda zaman mevsimlere göre şekillenmiştir. ‘’Baharın , havaların iyiden iyiye ısınmaya yüz tuttuğu ‘’ zamanda vak’a başlar. Hikâyenin gidişatı mevsimlerin insanlara kazandırdığı anlamlarla beraber gider. Zaman – insan ilişkisi bu hikâyede çok yoğundur. Bahar ve yaz aylarında kahramanlar neşelidirler, karamsar bir hava yoktur. Aşk bu aylarda filizlenmiştir. Ancak sonbahar geldiği zaman Saim ile Melahat’in yazın filizlenen aşkı bir yaprak gibi sararıp solmaya başlar. Hiçbir şey iyiye gitmez. Havaların bozulmasıyla bu iki insanda birbirinden uzaklaşmaya başlarlar. Ertesi baharın son günlerinde hikaye biter. Bu bir yıllık süreyi yaklaşık olarak kapsar. Hikâyenin sınırlarının zorlanmaması için geniş atlamalara yer verilmiştir.

Soyut Oda hikâyesi de mevsimlere göre şekillenmiştir. ‘’Ağustos böceklerinin sesi azalmıştı.’’ Hikâye güzün başlangıcında başlar. Kışın en yoğun zamanlarında biter. Yine özetleme ve ileri atlama tekniği kullanılmıştır.

Vav’lar hikayesi İkinci Abdülhamit devrinin son günleri ve İkinci Meşrutiyet’in ilk zamanlarına rastlar. Bu hikaye kronolojik sıra takip eder. Bu hikayede de özetleme tekniğine yer verilmiştir.

Ev ve Ölü hikayesinde kahraman anlatıcı ilkokulun üçüncü sınıfında okuyan bir çocuktur. Her şey bu çocuğun gözüyle anlatılır. Olayın kahramanı ile anlatıcı aynı kişiden oluşmaktadır.

‘’1928 yılında Beşiktaş’ta bir akaret evinde oturuyorduk . Güzdü ‘’(‘’Ev ve Ölü’’, SÖ., s.274)

Anımsal bir hikaye olan Ev ve Ölü kronolojik bir sıra takip eder. Hikâyenin geçtiği zamanlarda harf devrimi uygulanmıştır. Hikâyede belirtilir.

‘’Harf devrimi yaz sonunda uygulanmaya konmuştu .’’(‘’Ev ve Ölü ‘’ , SÖ., s.274)

Hikâye şimdiki zamanın hikâyesiyle anlatılmıştır. Bu da okuyucuda bir gerçeklik uyandırır.

 

 
Toplam blog
: 48
: 444
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Göktu Kara (1978-( Ozan) Toplumsal yaşantıyı düş-yaşantısıyla birleştirerek bu alanda diğer ozanl..