Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sabahattin Kudret Aksal'ın Öyküleri Üzerine Bir Deneme XIII

Sabahattin Kudret Aksal'ın Öyküleri Üzerine Bir Deneme XIII
 

Sabahattin Kudret Aksal


Hikayelerde Mekan:

‘’Vak’a zincirini meydana getiren halkaların mahiyeti ve ona iştirak eden şahıs kadrosundaki fertlerin içinde şartlar bu itibari mekânın şekillenmesine tesir eden faktörlerden ‘’ (13) sayılan bu mekândan etkilenen unsurlar olayların muhtevası ve kişilerin içsel dünyası hakkında bilgi verir. Mekân öncelikle olayların ‘sahne’si olma özelliğini taşıyarak diğer yapı unsurları ve konunun istenilen nitelikte verilebilmesi için ayrı bir önem taşır.

Sabahattin Kudret Aksal’ın hikâyelerini topluca ele aldığımızda metnin tamamının içinde mekâna yüklenen belirleyici özellikler mekân betimlemesine ayrılan yer, betimlemenin çeşitli konularındaki benzerlikler, konuyu tek bir şekilde ele almamızı gerektirmektedir. Anlatma esasına bağlı edebi türlerde olayın oluştuğu yer olarak tarif ettiğimiz mekan, kahramanların özelliklerini aksettirecek nitelikte olur. Aksal’ın hikayelerinde olay, kişi, mekân uyumuna rastlanır. Mekân , çoğu zaman metinde ele alınan konuya uygun bir atmosfer yaratma özelliği ile yükümlü kılınmıştır. Aksal, hikâyelerinde ferdin psikolojisini mekâna bağlı verirken bunu ustaca kullanır. Yalnız insanları, karanlıkta odalarına kapar, evden bile dışarıya çıkarmaz, adeta onları hapseder. Kahramanların iç dünyalarını yansıtırken onların ruh hallerini mekâna bağlı olarak verir.

Kahramanların ruhlarına göre değişen mekânı, insanı o andaki durumu şekillendirir. Bir Dostluk hikâyesindeki oda, kahramanlara ilk başta çok basık ve çirkin görünür ama sonra ruh halleri iyiye doğru değişince oda birden bire bambaşka bir hal alır.

‘’Konyakların üstüne sigaralarından birer nefes çektikten sonra bol bir dumanı odanın durgun havasına savurunca ahbaplıklarının ilk mucizesi ile karşılaştılar. Oda değişmişti. Gene o döşeme, o pencere, o duvarlar, o tavan ama bu kere bütün bunlar vazgeçilemeyecek kadar güzeldi. İkisi de aynı şeyi düşündüler. Şayet baş başa kalacakları , kalmak isteyecekleri bir yer olacaksa dünyada, bu kirli, bu rutubetli, bu basık oda olmalıydı.’’(‘’Bir Dostluk’’, GA., s.11)

Bizim Olan Sokaklar, gençlik hülyaları ile dolu bir insanın geçmişe özlemini anlatır. Sokak kavramı kahraman anlatıcı için geçmiştir. ‘Bizim’ kelimesi eskiden ‘bizimdi’ anlamını verir. Burada mekan geçmişe özlem duygusunu artırır. Mekân ile özlem özdeşleşir. Arkadaşı ile güzel günler geçiren kahraman anlatıcıya artık sokaklar bir başka gözükür.

‘’Sokaklar , unutulmaz yaz gecelerinde , kadınları, uykusuzluğu, özgürlüğü, yaşam sevincimizi bulduğumuz sokaklar, söylediğim gibi şimdi de her akşam geçtiğim sokaklar tabii;ama bana artık bir yaz gecesinde başımı alıp yürümek isteğini vermiyor.’’(‘’Bizim Olan Sokaklar’’, GA., s.46-47)

Yazarın en güzel hikâyelerinden birisi olan Meydan, mekân-insan ilişkisinin kurulduğu akıcı hikâyelerindendir. Yazar meydanı bir tiyatro sahnesi olarak düşünür. Bu meydanda her çeşit insan geçer.

‘’Kocaman bir sahnenin sayısız insanları , figüranları sanki‘’ (‘’Meydan’’, GA., s.50)

Meydanı bir tiyatro sahnesi olarak düşünen yazar, her insanın kendine göre bir yaşayış tarzının olduğunu söyler. Ayrıca meydana simgesel bir değer vererek onun kocaman bir dünya olduğunu söyleyebiliriz.

Gazoz Ağacı hikayesi mekânın tanıtılması ile başlar. Bakkal dükkanı, Hacı Emin’in kahvesi , mahalle , mahalledeki evler tanıtılır. Bir çevre betimlemesi yapılır. Mekân -insan ilişkisinin yoğun olduğu bu hikayede Saim ve Melahat’in birlikte yaşadıkları oda şöyledir :

‘’Yenişehir’e inmeden kırk elli metre önce, yokuşta bir apartmanın beşinci katında taraçadan devşirilmiş , iki kişinin ancak sığabilecekleri , belki kış günleri içinde rüzgarların alabildiğine eseceği bir odaya , kızı aldığı gibi götürdü .’’(‘’Gazoz Ağacı’’, s.74-75)

Bu dar kapalı , havasız ve iç bozucu mekân , ‘’Bir tür çamaşırlıktan bozma o da ‘’ içinde yaşayanlar mutlu olduğu için rahat ve ferah olur .

‘’..kolay kolay anlatılmaz rahatlık havası , ılık bir su buğusu gibi bir şeyler dökülür, gelir yüzüne çarpardı.’’(‘’Gazoz Ağacı’’, s.77)

Yalnızlıkla mekân ilişkisini çok iyi yansıtan Soyut Oda hikâyesi , kahraman Ali Numan Bey’in yalnızlığının korkunç gerçeğini mekan ile bağıntı kurularak verilmiştir.

‘’Yukarı kattaki oda , çatı katındaki o küçük delik . Kevser’in yüzüne bakmadığı , Sefer’in yatmaktan yüksündüğü o oda işte , soyut odam olacak benim. ‘’(‘’Soyut Oda’’, SÖ., s.198)

Mekân ile insan ruhunu bağdaştıran hikâyelerden biri de Hüseyin Feyzullah’ın Evlenmesi’dir. ‘Ahtapot’ gibi bir evde yaşayan Hüseyin Feyzullah’ın içi de aynı ahtapotun kolları gibi bir o yana bir bu yana gidip gelmektedir. Hüseyin Feyzullah’ın iç yapısı çok karmakarışık ve dolambaçlıdır. Bu mekana da yansımıştır. Hüseyin Feyzullah’ın içi bahçedeki kuyu gibi karanlık ve sessizdir.

Sabahattin Kudret Aksal’ın ‘iç-dış’ veya ‘açık-kapalı’ mekân açısından ele aldığımızda bu iki mekân çeşidinin birlikte verildiği dikkati çeker. Ama hikâyelerde iç mekân daha çok görülür. Ev , daire, kahvehane, lokanta, tren kompartımanı , otel , dükkan , sinema , köşk , dolmuş kayığı iç mekânı oluştururken; dış mekân olarak da , yol , sokak, park , cenaze yeri, meydan oluşturur.

Geniş mekân, bir hikâye hariç, İstanbul ve İstanbul’un semtleridir. Aksal’ı İstanbul’un hikâyecisi diye nitelendirebiliriz . Zaten o İstanbul dışına hiç çıkmamıştır.

Büyükannemin Ölümü hikâyesinde İstanbul’un çeşitli semtleri verilir.

‘’..Burgaz’ın yahut Heybeli’nin küçük kahvelerinin birinde karşılıklı oturacağız . .. Uzakta gürültüler , Burgaz’ın , Heybeli’nin , Büyük Ada’nın , Bostancı, Kadıköy, Üsküdar, nihayet İstanbul’un gürültüsü . Daha doğrusu uğultusu . O her zaman olduğu gibi , bir kere de Üsküdar Doğancılar Park’ında, bir kere de Mecidiyeköyü’ndeki .. ‘’(‘’Büyükannemin Ölümü’’, GA., s.39)

Bir Başka Türlüsü hikâyesinde kahraman anlatıcının bir zamanlar ‘’Denizden hayli içerde, soğuk kupkuru bir kara şehrinde ‘’ ikamet ettiği yer alır. Aksal’ın yirmi yedi hikâyesinden, sadece bu hikâye İstanbul dışında geçer.

 

 
Toplam blog
: 48
: 444
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Göktu Kara (1978-( Ozan) Toplumsal yaşantıyı düş-yaşantısıyla birleştirerek bu alanda diğer ozanl..