Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '14

 
Kategori
Siyaset
 

Sabetay Sevi-Sahte Mesih

Sabetay Sevi-Sahte Mesih
 

Patrikhaneler


Sabetay Sevi  17. yy ortasında, yaklaşık üç yüz elli yıl önce İzmir'de doğmuş. Öldüğünde etkisi Osmanlı Devleti sınırlarını aşan ve özellikle de  Türkiye’de  sosyal,kültürel, siyasi ve dini hareket meydana getirmiş, ilginç bir şahsiyetin yarattığı sırlarla dolu, hala bazılarınca yok! bazılarınca da her iyi ya da kötü şeyi yapan yöneten bir gizli cemaatin  kurucudur.

İnananları ona Mesih, “kurtarıcı” derken, inanmayanlar “sahte kurtarıcı”,şarlatan, Avdeti yani dönme, Çıfıt  başı demişlerdir.

Sabetay Sevi fenomeninin hikayesini anlamak için, hareketi yaratan Sosyal, Ekonomik ve dini ortamı, yani 17 yüzyıl İzmir'ini ve Osmanlı ile yakın coğrafyadaki Yahudilerin yaşadıklarını biraz olsun bilmek gerekir.

Sabetay Sevi olayını, yaptığı müdahale ile  tamamen bir başka yola sürükleyen 19. Osmanlı padişahı 4. Mehmet(Avcı Mehmet), 8 Ağustos 1648’de yedi yaşında tahta geçti. Saltanatının ilk senelerinde devlet büyük buhran içinde çalkalanmıştır. Memleket idaresi ağalar ve hükümdarın ninesi Kösem Sultan’ın elindedir.

Av merakı yüzünden Avcı lakaplı   4.Sultan Mehmet 39 yılı aşkın saltanat sürdü.  sağlam tahsil görmemişti ve hükümdarlık sanatını öğrenmeye de heves etmedi. Sadrazamları ile devleti yönetmeyi denedi. Yeniçerilere ayarı bozuk para verilmesi ve hatta bir kısmına hiç aylık verilmemesi ile başlayan çok kanlı biten Vakay-i Vakvak iye( Çınar Olayı) ve 2. Viyana Kuşatmasını yapması ile bilinir.

Içteki görünüm böyle iken dıştaki durum Yahudi dünyası için çok daha  karanlıktı.

Protestanlık devrimini takip eden mezhep savaşları bütün Avrupa’da bir manevi bunalım meydana getirmişti. Bilhassa engizisyon mahkemelerinin hiçbir vicdan hürriyetine imkan vermediği memleketlerde, Musevilerin kitleler halinde zulümlere uğramaları ve İspanya’dan ve Avrupa’nın bir kısım memleketlerinden kovularak dünyanın muhtelif köşelerine ve bu arada Türkiye’ye sığınmaları Musevilik aleminde büyük bunalımlar ve ıstıraplara neden olmuştu.

Endülüs Emevi Devletinin refah ve huzurunu yaşamış fakat Endülüs'ün işgali ve  yıkılması ile birlikte, artarak süren katliamlar ve zulümler yüzünden, İspanya-Portekiz'den sürülen (Sefarad/Sefardik) Yahudileri ve 1300 lü yıllarda başlayıp sürekli artan eziyetlerle yıpranmış Almanya’daki (Aşkenaz Yahudileri) kentlerden, küçük kasaba ve köylere dağılmışlardı ve Doğu’ya doğru sürekli bir göç akımı vardı.

Dönemin Polonya kralı Yahudileri Polonya’ya davet etti. Gelen Yahudiler yaptıkları yatırımlarla Polonya'nın batı bölgelerini, Ukrayna ile Beyaz Rusya’nın  fakir bölgelerini nispeten kalkındırdılar.        

Ancak bu barış ve refah dönemi uzun sürmedi, başlayan iç kargaşalar  Polonya-Ukrayna'da  Beş yıl içinde yüz binden fazla Yahudi'nin öldürülmesi ve 300 Yahudi cemaati yok edilmesine sebep oldu. Sağ kalanların çoğu ise Kırım’lı esir tüccarlarının eline düştü, bir kısmı din değiştirmek zorunda kaldı(Converto) ve esirlerin bir kısmı  İtalya , Fas ve Osmanlı Yahudi Cemaatleri tarafından satın alınıp bağımsızlıklarına kavuşturuldu.

Manevi teselli bulmak ihtiyacı, hahamları ve Yahudi düşünürlerini Kabbala'yı incelemelerine, yani tasavvuf çeşnili eski metinlerden çıkış yolu ve ümit arama merakına düşürmüş ve cahil halk kitlesi bu tür haberlere ve işaretlere her zamankinden daha duyarlı hale gelmişti.

Mesih  İbranice kelimedir. Allah'ın temiz, pak kıldığı, yağlanmış yani Tanrının kutsadığı kişi anlamına gelir.

Tevrat’ta genel olarak krallar, peygamberler ve bütün ilahi ve mukaddes mahiyette vazife görenler için “Mesih” tabiri kullanılmış olmakla birlikte, özel anlamıyla İsrailoğulları’nı kurtarmak için Allah’ın göndereceği peygambere  ve kurtarıcıya  “Mesih “denmiştir.

Sabetaydan 1600 yıl önce(MS 70 de)Roma Ordusu Komutanı Titus'un Kudüs'ü işgali ve Yahudileri sürmesi ile  kutsal topraklarını yani, İsrail ülkesini ve bağımsızlıklarını kaybettikten sonra İsrail oğulları gelecek, Mesih’in kendilerine vatanlarını ve devletlerini yeniden kazandıracağını ümit ederlerdi. Halkın inanışına göre Mesih aynı zamanda kral da olacak, büyük bir devlet kurarak bütün dünyada Museviliğin hükümran olmasını temin edecekti.

Sabetay Sevi, 7 Temmuz 1626’da İzmir’de İspanyol kökenli Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Türkler arasında Kara Menteş diye tanınmış bir Hahamdı.

Genç Sabetay’ın eğitmeni Isaak d’Alba ona Tevrat’ı ve biraz da Talmut’u öğreterek, Kabbala’ya başlattı. Devrin hahamları bu çocuğu çok yetenekli ama biraz da farklı buluyorlardı. 15 yaşındayken tek başına Kabbala çalışıyordu. 18 yaşında ders vermeye bile başlamıştı. Kabbala eğitimi sıradışı tavırlara sahip olmasını sağlamıştı.

Garip hareketler göstermeye başlamıştı. Kutsanmak için sık sık oruç tutuyor ve sık sık yıkanarak kendisini arındırmaya çalışıyordu. Ailesi onu genç yaşta evlendirdi ama o rivayete göre karısından uzak durdu.  Ailesi bu hali, karısını sevmemesine bağlayarak, onu ikinci  kez evlendirdi. Sonuç yine aynı oldu. Tüm bu garip tavırlarının sebebi çok genç olan Sabetay üzerinde, Kabala’nın yarattığı ağır etki ile açıklanmaya çalışılmaktadır.

Kabalistlere göre  yani  Tevrat'taki mukaddes yazıları, metafizik semboller ve mistik bir çeşni ile izah edenlere göre, İbrani alfabesinden her bir harfin ifade ettiği sayısal değerler vardır. Bu  kelimelerin her bir harfinin  temsil ettiği sayılar toplanarak  çıkan toplamlardan  önemli olayların önceden bilinmesine ya da geçmişteki olayların anlamlandırılmasına ulaşılabilir. 

Devrin Kabalistlerine göre,muhtelif ayetler bu açıdan incelendiğinde, hepsi de miladi 1648 tarihine tekabül eden önemli  bir olayı göstermektedir. Bu Mesih’in dünyaya geleceği tarihtir. İşte, Sabetay Sevi’nin ilk Mesihlik iddiası bu yıla rastlar ki o zaman daha 22 yaşındadır.

Yine aynı inanışa göre, Mesih’in gelmesi için dünyadaki Yahudiliğin büyük baskı ve buhran içinde olması gerekiyordu. İnanlarına göre  tam da büyük bir buhran yaşanıyordu ve Sabetay Sevi zeki, hazırcevap, uyumlu  ve olması gerektiği gibi, yüzü güzel biriydi.

Bütün bu özellikler yaptığı etkiyi artırıyordu. Gelenekleri iyi bildiği ve güzel konuştuğu için dini bahisler üzerine rahatlıkla tartışır ve karşısındakini mağlub ederdi.

Ayrıca Tevrat alimi olduğu için, Bab larda, kendi kendine delil saydığı birtakım işaretler  bulmuştu. Bunlardan biri “benimkilerin kurtuluş yılı geldi” mahiyetindeki bir ayetin 814 rakamının karşılığı olması ve  Sabatey Sevi adının sayısal değerinin de tam olarak bu rakama eşit olmasıydı.

Bu düşüncelere önce kendi inandı ve  öğrencilerine de kendini Mesih olarak tanıtmaya başladı. Hatta Hahamda olsa hiç bir Yahudi'nin  ağza almaması ,söylememesi  gereken, Talmut’ta yasaklanmış olan tetrağramı telaffuz etti, YHV.

Öğrencileri Mesihliğini kabul ettiler ancak mesele İzmir’deki museviler tarafından duyulunca büyük öfkeye ve üzüntüye sebep oldu. Bunun üzerine hahamlar onu ve öğrencilerini aforoz ettiler. Ve ölümü hakettiğini bildirdiler. Sabetay Sevi bir süre sonra (1650) İzmir’i terk etmek zorunda kaldı. 

Istanbul’a geldi. İstanbul’da da bir grup Yahudi ve haham tarafından ilgi gördü ve burada yaptığı toplantıda Mesihliğini ilan etti.Aynı zamanda “Tevrat” ile evleneceğini açıkladı.Ancak bu açıklama tehdit edilmesini de beraberinde getirince  İstanbul’ dan da ayrıldı.(1658)

Selanik’te yaşayan Musevi cemaati eskiden beri Kabala ile çok meşgul olurdu. Bu nedenle Sabetayı ilgi ile karşıladılar. Tecrübesi artan Sabetay da artık daha dikkatli davranıyordu. Ancak burada da Mesihliği ile birlikte Tevrat ile evliliğini anlatınca sıradan Musevilerin ilgisi ile karşılaşsa da Hahamlar bu söylemi küfür sayıp harekete geçtiler ve yeniden  ölümle tehdit edilmeye başlandı. Bu gidiş gelişler bir süre daha devam ettikten sonra, İzmir'e,  babasının yanına gelip üç yıllık  sessiz geçen bir dönem sonunda, 1666 da Yahudilerde ve Hristiyanlarda hep şeytanın sayısı olarak inanılan üç 6'nın yan yana gelmesinin de etkisiyle, Mesih gelecek söylentilerinin tüm Yahudiler arasında yayıldığı bir anda, yeniden ve kesin olarak Mesihliğini ilan etti.

(Devam Edecek)

 
Toplam blog
: 30
: 168
Kayıt tarihi
: 09.01.13
 
 

1986 mülkiye, uluslararası ılıskıler bölümü mezunu. Yazar, sanayici. ..