Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '07

 
Kategori
Dostluk
 

Sabır, sabır ya sabır…

Sabır, sabır ya sabır…
 

Yüksek sesle kendime söylemek, bu eylemi bilmeyen, uygulayamayanlara küçük de olsa bir öğreti sunmak gayesiyle koyuluyorum kelimeler içinde kaybolmaya..

Sabretmek nedir? Sabrın sonu selamet mi? Yoksa sabreden derviş ile ilgili söylenenler doğru mu? Tebessüm ettiğinizi görür gibiyim.

Sabretmek beklemek, müdahale etmeden, saygıyla, iyi temennilerle, kimi zaman belki hayıflanarak ama sonunda karşımıza çıkacak olanın iyi bir mevzu olacağına inanarak kendimizi rolantiye almak demektir bence.

Sabrı; nefsin bir parçası, iradenin temel esası, selamete giden yolda ama doğru şekilde doğru zamanda uygulanması gereken akılcı bir davranış diye de tanımlayabiliriz.

Adem ve havaya dayanan yanlışa uyma, yasakları delme güdüsü de sabırsızlıktan kaynaklanıyor. Başımıza her ne gelecekse kabul etmek değil pek tabi sabretmenin özü, ama çok iyi düşünüp mevcut duruma göre hal almak, susmak belkide. Evet evet susmak…

Ve-l hasıl kelam, zamanında başıma ne geldiyse sabırsızlıktan gelmişti.. Çünkü ben susamıyordum.. Çenem sussa yüzümle ifade ediyordum tavrımı, sessiz olsam yazarak duyuruyordum içimdeki isyanı…

Hatamı da görün sabırsızlığımı da görün istiyorum. Görün ki sizde zararlı çıkmayın bu yaşamdan..

Yıllar evvel yaşamımda karşılaşabileceğim en tatlı insan ile tanışmıştım. Hayallerimi süsleyen, tüm renkleri bünyesinde barındıran dopdolu bir insandı o. Onunla sohbet harika, sessizlik daha da bir harikaydı. Derken aramızdaki samimi yaklaşım çok iyi bir dostluğa güzel beyaz bir sayfa açtı. Bu sayfanın üzerine rengarenk çiçekle çizebilir içine güzel hikayeler yazabilirdik.. Ama sabırsız ben, bu samimiyetten çok şımarmış olsam gerek, aklıma ne gelirse ifade edebilir buldum kendimi… Yüzüne her şeyi çok rahat söyler, bir şey istediğimde olması için ısrar eder, o vakur hanım arkadaş keyifli insan olan ben, yer ettiğim yerin güvenli bir kale olduğunu düşünerekten rahat rahat sınırlarında gezinmeye koyuluyordum. Haliyle bu pervasız sabırsız tavırlar, güzelliklerin kısa zamanda tükenmesine, elde edebileceklerimizin de zamanla imkansız olmasına mahal verdi. Derken benim sabırsızlığım onun sabrı mutluluğu daim kılmadı.. Ve bana kalan sadece aldığım dersler; elindekilerin kıymetini bilmek, olduğu gibi kabul et durumu ve azcık susmanın, sabretmenin ne kadar önemli olduğu idi. Şuan andıkca onu sevgiyle gülümsüyor ve anında davranışlarımdan dolayı içim buruluyor. Zamanı geri alabilsem de az biraz daha sabırlı olabilseydim diyorum. Ve dünyanın en pahalı kelimesi dökülüyor dudaklarımdan “keşke” ... Güzel günler sevgili okurlarım. Az sabredin olur mu?

 
Toplam blog
: 93
: 1475
Kayıt tarihi
: 02.02.07
 
 

Elektrik mühendisiyim. Eğitimci bir ailenin kızıyım. Kelimeler ve rakamlarla geçen serüven dolu b..