Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sabır sabır ya sabır...

Sabır sabır ya sabır...
 

Bazen yeni doğan bir bebek gibi gözlerimi açmak istiyorum dünyaya.
Hani bebek doğduğunda anne tüm acısına rağmen duymak ister bebeğin ilk ağlama sesini. Öyle işte yeniden bir ağlamayla yaşama başlamak, ama bir anne içtenliğiyle ve sıcaklığıyla aynı zamanda can kulağıyla duyulmak istiyorum.
Aklıma geliyor, bir telefonun ucunda her gün sesini duyduğumda aydınlandığım çok sevdiğim birinin sesi. Bu yazımda beni aydınlatan o çok srvdiğim kişiye olsun. Bir ses aydınlatabilir mi diye sorulursa? Aydınlatır evet. Bazılarının sesi ve yazdıkları veya yazmadıkları söylemedikleri bile aydınlatabilir hayatı hatta kainatı.
 
Yaşamlarımız birbirine nasıl da bağlı. Hani canımız sıkıldığında, kırıldığımızda, incindiğimizde hemen yalnızlığımıza sığınır, yalnız yaşamanın erdemlerini gözden geçiririz. Yalnızlığı yakın buluruz kendimize ya. Aslında biliriz diğer insanların darbelerine karşı savunmasızdır, ruhumuz ne kadar korusak bile.. Her darbeden sonra, yaralı bir kedi gibi kenara çekilir, yaralarımızı temizler iyileştiririz. Kendi kendimize sözler veririz, aynı yanlışa düşmeyeceğimize. Ama bu gerçekleşmez çoğunlukla. En çok da en yakınlarımızda zorlanırız. Hani iki arada bir derede kalırız. Genelde bir taraf yüklenir yükleri, götüremez hale gelene kadar. Taşıyabildiği kadar. İşin ilginç yanı insan bedeni kızamığa bile bağışıklık kazanır iki kere geçirmezde, aynı insan tarafından defalarca sendelenir, hırpalanır. Ama yine de bir koruma geliştiremeyiz.
İnsanlarla ilişkileri doğru şekilde ayarlamak zor. Bazen en yakının olan anneyle bile, Bir gün hiç unutmam dolaşık ip yumağını çözerken yaşlı bir teyze bundan çok hoşlanmış, sabırlı kız, kaynanasıyla iyi geçenecek demişti.Yine bir keresinde de sıcak bir tencereyi elimle kaldırırken yerinden, yine aynı benzetme.Kaynanasına dayanacak.
 
İnsan ilişkilerinde baştan kabul ediliyor aslında, bunun sabır gerektiren, acıya dayanıklılığın şart olduğu bir şey olduğu. Ve aslında bazılarına göre ilişkilerin bir çoğu, kaynana- gelin ilişkisi tadında..Sabrınız ve acıya dayanıklılığınız oranında başarı oluyorsunuz. Birlikte uzun yıllar geçireceğimiz insanlardan zarar görmeyeceğimize emin olabilsek, iyi anlamda bağışıklık kazansak. Zarar vermesek en küçük bir kızgınlıkta..O muhteşem egolarımızı yenebilsek keşke, kötülüklerden zevk almasak..Kimsenin canını acıtmasak, elimizin sıcağa dayanma dercesi olmasa, düğüm olmuş ipliği çözmemizle ilişlili olmasa geçimliliğimizin derecesi.
Bilmiyorum ki... Ama bence güzel olurdu... Peki sizce ? 
 
Toplam blog
: 146
: 762
Kayıt tarihi
: 02.05.14
 
 

İnsanları ve yaratılmış tüm canlıları severim. Yazmak amatörce de olsa hayatımda bir süredir var...