Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Sabit efendi...

Sabit efendi...
 

Karşılıklı oturuyoruz ve ben düşüncelerimi anlatabilmek için olağanüstü bir çaba sarf ediyorum… Onca zamandır beklediğim konuşma, bu kadar yorulacağım hiç aklıma gelir miydi? Ben açık konuşuyorum, anlattıklarımda anlaşılmayacak bir şey yok zira; kırılmışım, onun tavırları üzmüş beni… Anladı sanıyorum, birde bakıyorum o aslında duymuyor bile beni… Neden? Çünkü o bir sabit (efendi) fikirli, bir yerde takılıp kalmış, kendi anlamak istediğini anlamış, gerisinin bir önemi yok onun için ve ben tükeniyorum. Anlatmaktan vazgeçiyorum… Nasılsa dinlemiyor beni diyorum içimden! Susuyorum… Onun zeytinyağı misali üste çıkma çabaları, benim hayatımdan çıkması için Allah’a yalvardığım anlara denk geliyor…

Kaybediyor beni… Kaybolurken ben, onun için önemsiz olan kırgınlığım takılı kalıyor boğazımda… pencereden dışarıyı seyrediyorum o zaferini kutladığını sanıyor…

Aceleyle konu basite indirgeniyor, suç bana atılıyor, kendini inandırdığı fikir saçma sapan iddialarla kanıtlanıyor… Suskunluğumu zaferi sanıyor, aramızda ki uçurum büyüyor o bilmiyor!

Sabit efendi konuşmaya devam ediyor cümleler dökülüyor masaya, çay bardağına takılıyor gözüm * ‘İki çay söylemiştik orda, biri açık, keşke yalnız bunun için sevseydim seni…’ dizesi geçiyor içimden neden bilmem…

Öfkem bitiyor; esintili bir gün gibiyim, onun rüzgarı savuramaz artık beni biliyorum… Her şey bitiyor… Yeniden başlıyoruz sanıyor o…

Ve bilinir ki vazgeçince sessizliğe bürünür kadınlar, vazgeçince dalıp giderler uzaklara, vazgeçince çekilirler aşkın savaş alanından sessiz, kıpırtısız, sakin… Sabit efendiler hep oldukları yerde, hep inandıkları düşüncenin üstüne çivi çakamaya devam ederken hem de…

* Cemal Süreyya ‘Mutsuzluk Gülümseyerek’ adlı şiirinden…

 
Toplam blog
: 19
: 756
Kayıt tarihi
: 03.03.07
 
 

Neşeyle hüzün arasında volta atan, 1979 yılının 4 Eylül çocuğu, arkadaşlarımın arkadaşı, annemin ..