Saç kesilince görüldü,ak mıydı kara mı?

Ne Kadar Ekmek, o kadar köfte '' yazımın devamıdır.

SAÇ KESİLİNCE GÖRÜLDÜ, AK MIYDI, KARA MI?

Bu gün tam 75 gün oldu ve Refik işsizdi. Nasıl mı oldu? Öyle bir komplo oldu ki, ne olduğunu o da anlayamadı. Zaten, gerginlik had safhadaydı. Yine bir sabah işe geldiğinde, önce agresif patron aradı. Para durumunu konuştu. Agresif birisiyle konuşmak onu daha da gergin yaptı. Artık aklında ne dünyaca meşhur yönetim uzmanı Chris Ott vardı ne de başka bir şey. Ne nasihat dinleyecek hali kalmıştı. Zaten altından arabası alınmış, birde asgari ücretten sigortalı yapıldığını öğrenmiş ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi birde ayda sadece 10 gün sigortalı gösterildiğini öğrenmişti. İyiden iyiye bunalmıştı. Aşırı stresli ortam yetmiyormuş gibi birde günde 12-15 saat mesai (tabii ki yine ek bir hiç bir avantaj olmadan) ve tabii ki yorgunluk. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi tüm personelin içinde yeni olana karşı cephe almak ve de dedikodu kazanında kaynamak. Refik her geçen gün daha bir açmaza giriyordu. İster istemez bu durum onda da agresif bir yapıyı ortaya çıkarmıştı. Eve geç geliyor, kendisini hasretle bekleyen ve kendisiyle bir şeyler paylaşmak isteyen ailesine bile agresif davranışlarda bulunuyor, bağırıp çağırıyordu. Sonra da odasına gidip pişmanlık ve üzüntüyle
yatıyordu. Yatıyordu ama sabahlara dek uyuyamıyor, kendisine yapılan ve hak etmediğine inandığı bu davranışlar ve işinde ki olumsuz gelişmeler vede en önemlisi ailesine karşı haksızca elinde olmadan yaptığı kırıcı hareketlerden
dolayı sabaha dek oturuyordu. Bu durum, her geçen gün kendisini bir kısır döngüye sokuyordu.

İşte uykusuz bir gecenin sabahında yine iş yerine gelmiş ve makamında oturuyordu. Günlük programı kontrol etti ve ödemelerde bir eksiklik saptadı. Hata yapıp yapmadığını denetlemek için kambiyo elemanına sormak istedi.
Ama, kambiyo elemanı önceden ayarlanmış bir şekilde Refik'e ters ters cevap veriyor. Ve mutabakatları sadece ay sonunda gönderebileceğini zamanı olmadığını kendisinin haddine ve pozisyonuna uygun olmayan bir uslupla söylüyordu. Ve cevaba daha çok sinirlenen Refik, bu işin bir komplo olduğunun farkında varmadan ''SEn nasıl benimle böyle konuşuyorsun ?'', dedi. Kambiyocu, '' Yanına gelirsem ağzını, burnunu kırarım'', diye bağırmazmı.
Refik, tabii ki altta kalamazdı.'' Erkeksen in aşağı'', diye cevap verdi. Artık ok yaydan çıkmıştı. Aşağı inen eleman , Refik'e saldırdı. İkiside yumruk yumruğa girdiler. Diğer personeller zorlukla araya girip ayırdılar.

Beş dakika içinde Fabrika müdürü oraya geldi. Plan tutmuştu. Çok çalışkan, dürüst, Refik bey artık ellerindeydi.
''Pazartesine dek izinlisin REFİK bey'', diye talimat vererek Refik bey'i evine gönderdi. Refik hala olanları anlayamamıştı. Bu kadar basit bir iş sorusundan bu kadar büyük bir kıyametin kopacağını tahmin edememişti.
Refik eve geldiğinde artık orada barındırılamayacağını ve biletinin kesildiğin anlamıştı. Ama, kendisiyle neden bu kadar uğraşıldığını hala anlayamamıştı. Ve hiç bir zamanda anlayamayacaktı. Dürüstlüğünün ister istemez birilerinin kovanına çomak soktuğunu nerden bilebilirdi ki.

Pazartesi sabahı, fabrika müdür arayıp Refik'e hesaplaşması için fabrikaya çağırdı. Ve Refik'in işine son verildi.

Saç kesilmiş ve ak mı kara mı görülmüştü. Plan bir kez daha başarıyla uygulanmış ve dürüst bir insan bir kez daha kaybetmişti. Sistem kendisine uyamayan bir dişliyi de yok etmişti.