Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '12

 
Kategori
Estetik / Güzellik
 

Saç ve bakım

Saç ve bakım
 

İnsanda, baş üzerinde bulunan kıl kümesine verilen genel ad.

Saç diğer kıl kümelerine göre daha hızlı uzar.

Saçın, büyüme hızı ortalama günde 0,3 mm ile 0,4 mm'dir.

Her saç kılının büyüme ve duraklama devreleri birbirinden bağımsız olduğu için bir kıl büyürken diğer kıl dökülebilir.

Ortalama bir erkek saç teli kalınlığı 0,03–0,04 mm dir.

Yeni doğan bebeklerde bütün kıllar aynı devrede bulunur. Bu sebeple 2–3 haftalık bebeklerde aniden saç dökülmesi görülür.

6 aydan sonra saçlar yetişkinlerin saç düzenine uyar.

Yaş, ırk, cinsiyet ve hormonların durumuna göre değişik saç şekilleri meydana gelir. Örneğin Afrika'lı birinin saçları yaklaşık 3 kat dokudan meydana gelirken ve kıvrılmaya meyilliyken bu oran uzakdoğulularda 11 kata kadar çıkar ve saçlar düz olma eğilimi gösterirler.

Folikül, saçın içinde büyüdüğü yapıdır.

Saçın içinde bulunduğu gözenekli yapı yağ üreterek deriyi ve saçı yağlandırır. Gözenekli yapının dışında görülen kısımlarda özel kaslar yer alır.

Saçlarımız bizler için çok önemlidir… Bizler derken özellikle kadınları kastettim. Erkekte dazlaklıkta güzel oluyor. Kadında ise Allah korusun bence iyi olmuyor…

Saç kadının yüzünün çiçeği gibidir. Kokusu gibi, rüzgârı, büyüsü, sihri gibidir.

Sarışın, kızıl, siyah ve bir çok tonlamalardaki saçlarla birilerini anlatırız ya da onu severiz ya da ondan hoşlanmayız.

Bazılırımız sarışınları çok sever, bazılarımız kızılları. Gerçi ekseriyetle siyah saçlılar revaçtadır.

Saçlarımız bizler için önemlidir diyoruz da onlara gereken bakımı yapabiliyor muyuz?

Kuaförlerde geçirdiğimiz zamanların bize yararı kadar zararı da oluyordur muhakkak.

Saç açıcıların saçları yıprattığını biliyoruz.

Bakım maskeleri onları kendilerine getirmesine getiriyorda, bakım yaptırmak bayağı bir para tutuyor.

Saç; üzerinde ciddi olarak durmamız gereken bir konu…

Kuaförler güzellik mağazalarımız gibidir.

Karma karışık, şekilsiz hatta renksiz, havasız saçlarla gireriz, kendimizi yenileriz, renklenmiş, güzelleşmiş olarak çıkarız.

Saçlarımız bakımlı ise, bu kuaförümüzünde hoşuna gider. O da sanatını göstermek için bizlerden sağlıklı saçlar bekler…

Bugün sizlere saç anlatacağım. Aktaracağım.

Saç bakımından da bir iki alıntı yapacağım…

Saça rengini veren pigmentler sarı, kırmızı ve mavi renklidir.

Sarı pigmentler en küçük, maviler en büyük hacme sahiptirler.

Mavi pigmentler en dışta, kırmızı ortada ve sarı en içte yer alır.

Bu nedenle kimyasal yollarla saç rengi açılırken saç önce mavi rengini yitirerek kızıllaşır, son olarak da sarı hale gelir.

İşleme devam edilirse beyaz veya beyaza çok yakın bir ton elde edilebilir.

Vücutta pigmentlerin yokluğu, albino denilen durumun ortaya çıkmasına neden olur.

Albino canlılarda, genellikle tüm kıllar renksizdir.

Saç ağarması, saça renk veren pigment boya maddesinin zamanla azalmasından ileri gelir.

Saçların birden beyazlaşması renk değişiminden olmayıp, siyah kılların dökülmesi ve daha dayanıklı beyaz saçların kalmasından ileri gelir.

Saç renkleri tanımlanırken, mavi ağırlıklı renkler

"kül veya soğuk tonlar",

Kızıl ağırlıklı renkler "altın veya sıcak tonlar" olarak adlandırılır.

Saç rengi tanımlanırken harf ve rakamlardan oluşmuş kodlar kullanılır.

Numara küçüldükçe renk koyulaşır.

Genellikle 1 numara "siyah",

10 numara "açık sarı" saçları tanımlamak için kullanılır.

Harfler ise genellikle rengin türünü (sıcak, soğuk, leylak vs.) belirtmek için kullanılır.

Saçların dökülmesine, doğrudan saçlarla ilgili mikrobik hastalıklar sebep olabildiği gibi vitaminsizlik, açlık, şeker hastalığı, akut, hormon bozukluğu gibi, bünyedeki herhangi bir rahatsızlık da sebep olabilir.

Kellik, saçkıran, kepek, dazlaklık belli başlı saç hastalıklarıdır.

Vücutta doğuştan pigment bulunmayan (akşın) kişilerin saçları ve vücutlarındaki bütün kıllar beyaz renktedir.

Saç bir çok neden bağlı olarak dökülür.

Dökülmenin nedeni tespit edilmeden doğru bir tedavi yaklaşımı sağlanamaz.

Bu nedenle dökülmenin hangi nedenle olduğununu bilmek önemlidir.

Saç dökülmesi hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebilir.

Erkeklerde daha sık olarak görülen saç dökülmesi, 25 yaşına kadar erkeklerin %25'ini, 40 yaşına kadar %40'ını, 50 yaşına kadar %50'sini etkiler.

Erkek tipi saç dökülmesi, alnın iki yanında ve tepede olabileceği gibi tamamen bütün başı da kapsayabilir. Kadınlarda ise dökülme daha çok, saçların seyrekleşmesi şeklinde kendini gösterir.

Bir tedaviye geçilmeden önce, saç dökülmesinin tipinin bir uzman hekim tarafından incelenmesi gerekmektedir.

Birçok hastalık, hormonal ve metobolik düzensizlikler ve besinsel etkiler saç dökülmesini tetikleyebilir.

Bu gibi sebepler ortadan kaldırılmadan tedavi hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmez.

Saç dökülmelerini önlemek için kulandığımız kozmetiklere dikkat etmeliyiz.

Saç temizliği için dogal zeytinyağlı, badem yaglı, defne yaglı, şampuan ve sabunları kullanmak saç hastalıkları, kepek, saç dökülmelerinin önlenmesini yardımcı olur.

Kimyasal şampuanlar yerine eczanelerde bulunan saglık ürünleri tercih edilmelidir.

Erkek tipi kellik ve ya kadın tipi kellik olarak belli bir kalıpta dökülen saçlar kalıtımsal özellik gösterir ve kişi saç kaybını ortaya çıkaran genlere sahiptir.

Erkekte, saç kaybı geni anne ve ya baba tarafından tek kişiden geçebileceği gibi, her iki ebeveynin tarafında da saç kaybı varsa, erkeğin saç kaybı yaşama riski çok yüksektir.

Kadınlarda ise ebeveynlerden sadece birinde saç kaybı olması, kadında yüksek seviyede bulunan östrojen hormonu sebebiyle, saç kaybı yaratmakta etkisiz olmaktadır.

Saç kaybına sebep olan diğer pek çok neden vardır, bunlar genetik ile karıştırılmamalıdır.

Saç ve şampuanların içinde bulunan proteinler, ancak saçın üzerinde bulunan, hasar görmüş ve yıpranmış alanları zamanla doldurarak geçici bir dolgunluk ve yumuşaklık verebilirler.

Şampuanın içeriğinde bulunan etken maddeler moleküler büyüklükleri sebebiyle saçın içine giremedikleri için saçı besleyemezler ve ya daha çabuk uzamasını sağlayamazlar.

Ömrünü tamamlamış saç kendiliğinden veya dış etkilerle (tarama, şampuanla yıkama, fırçalama, saça şekil verme çalışmaları) dökülür.

Bunun yerine yeni saç çıkar.

Günde ortalama 100 veya bazen 200 adet saç dökülür.

Yeni doğan bebekte ve hamilelikte görülen saç dökülmeleri kısmen olağan saç dökülmesi sayılabilir.

Deri hastalıkları ile stres ve ruhsal olaylar arasındaki ilişki öteden beri bilinir.

Kişi psikolojik sıkıntılarını kişisel ya da ailsel sorunlarını bir dermatolojik problem halinde yansıtabilmektedir.

Ayrıca kendiliğinden oluşmuş bir deri problemi (saç dökülmesi) kişide vücut imajını zedeleyecek bireysel, psikolojik bozukluklara ve hatta psikososyal olumsuzluklara yol açabilmektedir.

Kısaca, saç dökülmesi ve stres arasında iki çeşit ilişki söz konusudur:

Birinci ilişki nörotik bir ruhsal yapının desteklediği görünürde organik bir neden olmaksızın, stresin körüklediği saç dökülmeleri oluşabilir.

İkinci ilişki ise saç dökülmesi sonucu oluşan görünüme karşı kişinin geliştirdiği psikolojik reaksiyonlardır

Kellik ırsi bir neden olup, yeniden çıkmayacak şekilde saçları döker.

Kemoterapi görmek veya diğer bazı kanser ilaçlarını kullanmak da yeniden çıkmak üzere saçların dökülmesine sebep olabilir.

Androgenetik alopesinin ilk tıbbi tanımlamasını M.Ö. 4.yy'da Aristo'nun yaptığı söylenir.

Filozof kellik ile cinsellik arasındaki ilişkiyi tarif etmiştir.

Kellik konusundaki araştırmalar Osmanlılar zamanında da ve Mısır'da da görülmüştür.

Yıllar sonra bazı araştırmalar yine bu yönde çalışmışlar, kısırlaştırılan erkeklerin kelleşmediklerini tespit etmişler ve Abdülhamit'in döneminde araştırmalar yapmışlardır.

Kelleşme ile erkeklik hormonu androgen arasında ilişki söz konusudur.

Bir androgen hormonu olan testosteron, Alfa–5 redüktaz isimli enzim tarafından dihidrotestosterona (DHT) dönüştürülür.

DHT de saç kökleri üzerindeki reseptörlere baglanarak etkisini gösterir.

Son yıllarda halk arasında saç ekimi olarak bilinen saç nakli tekniğinde yaşanan gelişmeler kelliği gidermede en önemli metod olarak ortaya çıkmıştır.(alıntı)

*

Vücudumuzdaki kılların çok önemli görevleri vardır. Saçlarımız başımızı yazın güneşten, kışın soğuktan korurlar. Kaşlarımız terimizin, kirpiklerimiz küçük parçaların gözümüze girmelerine engel olurlar. Burun ve kulaklarımızdaki kıllar tozların girmesini önler. Vücudumuzdaki diğer kıllar ise derimizi serin tutar, ısı kaybını önler.

 Bizler sadece saçımızın, sakalımızın, koltukaltlarında ve ge-nital bölgelerimizdeki kılların uzadığını, kollarımız, bacaklarımız ve diğer yerlerdeki kıllarımızın uzamadığını düşünürüz. Gerçekte saçımız da uzamasını bir süre sonra durdurur ama bunun için bayağı uzun bir süre geçer. Vücudumuzdaki kılların her biri topraktaki çim gibi, derimizin altındaki kendi torbasında yetişir ve büyür. Bu torbalardaki yeni saç hücreleri kılların köklerini oluşturur.

 Yeni hücreler oluştukça, eskilerini torbalardan dışarı iterler ve bu hücreler dışarı itildikçe canlı olma özelliklerini kaybederler, yani ölürler ve de kıllarımızın ve saçlarımızın bizim görebildiğimiz kısmını oluştururlar. Vücudumuzun hangi kısmında olduklarına bağlı olarak, kıl torbasında belirli bir sürede yeni kıl hücreleri üretilir.

 Bu süreye ‘büyüme süreci’ denir. Sonra büyüme bir süre için durur. Buna da ‘durma süreci’ denir. Bu sürecin de sonunda kılların yine büyüdüğü ‘büyüme süreci’ gelir ve bu böyle devam eder, gider. Durma sürecinde kıl kopar ve alttan gelen bir yenisi yerini alır. Yani bir kılın veya saç telinin ulaşabileceği en uzun boyutu bu büyüme sürecinin uzunluğu belirler. Kollarımızdaki kılları oluşturan hücrelerin büyüme süreci birkaç ay olarak programlanmıştır. Bu nedenle kıllar kısa bir süre içinde uzar, bir santimetre civarında bir uzunluğa geldiklerinde artık uzamazlar, belirli bir sürenin sonunda da alttan yenileri gelir. Diğer taraftan saçlarımızın büyüme süreci iki seneden altı seneye kadar değişir.

 Eğer kesmezseniz bir metre hatta daha da fazla bir uzunluğa ulaşabilir. Saçlarımız üç aylık bir uzamanın ardından bir durma evresi geçirir ve bu sırada alttan gelen yeni saçlar eskilerini atar, yani dökülmelerine sebep olur. Bunu banyo yaptıktan sonra lavaboya dökülen saçlarınızdan anlayabilirsiniz. Bu yolla bir insan her gün 70–100 arasında saç teli döker.


Saç ve kıllarımızın her birinin büyüme ve durma süreçlerine başlama zamanları farklı olduğu için, hepsi birden aynı anda dö-külmediklerinden devamlı olarak başımızda saç, vücudumuzda kıl olur. Hayvanlarda bu süreçler aynı zamanda başlayıp bittiğinden onlar yılın belirli zamanlarında tüylerini dökerler.(alıntı)

Ballı saç maskesi:

Bal; içeriğindeki besleyici maddeler özelliğiyle saçların yenilenmesini, güçlenmesi ve doğal bir parlaklık kazanmasını sağlar. Size özel 10 dakikanızı ayırarak, ekonomik ve etkili ballı saç maskeleriyle daha güçlü saçlara kavuşabilirsiniz.
 Ballı Saç Maskesi için ;
 

Gerekli Malzemeler;

1 tatlı kaşığı süzme bal,
 1 su bardağı ılık su,
 

Ballı Saç Maskesinin Hazırlanışı ve Uygulanışı:

Saç türünüze uygun şampuanla saçlarınızı yıkayıp durulayın.

Bal ve suyu iyice karıştırın.

Karışımı; ıslak saçlarınıza yedirerek sürün. Saçınıza bone takıp 15 dakika bekleyin. Sürenin sonunda ılık suyla saçlarınızı durulayın.

Ballı saç maskesini haftada 1 kez uygulayabilirsiniz. (alıntı)

*

Yağlı saçlar için maske:

— Aşırı yağlı saçları hergün şampuanlamak uygun olur.
 — Fazla yağı kesecek ürünler kullanılmalıdır. Yağlı saçları olanların kullandığı şampuanların asit derecesi PF 6.7 ve daha yüksek olmalıdır.
 — Saçlarınızı iyice duruladığınızdan emin olun. Türü ne olursa olsun şampuan kalıntıları daha çabuk kir ve yağ toplar.
 — Saçınızı mümkün olduğunca doğal olarak kurutun.
 — Saçları çok fazla fırçalamayın. Fırçalamak yağlı saçlılarda yağın kafa derisinden aşağıya çekilmesine neden olur.
 — Saçlarınızı asidik olarak durulamayı deneyin. Durulama suyunuza bir limon ya da bir bardak sirke karıştırın.
 — Durulama suyuna alkol ekleyin. Alkolün yağı kurutma etkisi vardır.
 — Saçınızı sulandırılmış çay ile durulayın.
 — Saçınıza bira ile maske yapın. 10 dakika bekledikten sonra iyice durulayın ve tümünü saçınızdan uzaklaştırdığınızdan emin olun.(alıntı)

 

Canlı, parlak güzel saçlarınızın olması dileğiyle…

 

 

Nazan Şara Şatana

http://www.facebook.com/nazansara.satana.5

http:// https://twitter.com/#!/nazansarasatana

 

 

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....