Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '11

 
Kategori
Estetik / Güzellik
 

Saçlarımı maviye boyattım

Saçımı maviye boyattım desem de inanmayın! O kadarına cesaret edemedim, sadece mavi balyaj attırdım. Oğlum dışında biraz iddialı bulunsa da herkes tarafından beğenildi. Hele ki dün hiç tanımadığım bir ilkokul öğrencisi kız çocuğu beğenisini öyle içten dillendirdi ki bir kez daha kararımdan memnun oldum. Ne de olsa henüz çok küçük. – meli, -malıları oluşmamıştır güzelimin. Fakat oğlum için öyle mi ya? Anne dediğin, kadın dediğin, emekli öğretmen dediğinden başlayarak bir de yaşıma takılınca oğluma da hak vermiyorum değilim hani. O da zaten yaş haddinden yargıladı beni.

Zor aslında annesinin yaşıyla barışık olmaması bir oğul için. Hele de başında erkek yoksa. Daha da sahiplenici bir tavır takınıyorlar sanırım. Tam olarak nedenlerini bilmiyorum ama ben bu tavrı oğlumda görüyorum hep. Onun tarafına geçmeden olumsuz eleştirilerini duymaya, onun duygularına saygı göstermeye çalışıyorum. Kolay mı? Hayır.

Yaşımla ilgili yaşadıklarıma gelince… Büyüklerden hep duyardım; beden yaşlanıyor ama ruh yaşlanmıyor diye. Fakat onlar işin bilincinde olup kaptırmıyorlar sanırım yakalarını bu illüzyona. Ben ise; bunu yadsıma noktasında kalıyorum. Öyle ki bazen geçmiş o kadar yakın geliyor, karşımdaki kişi uyarmasa hiç uyanmayacağım. Nitekim bazıları kibarlıktan uyarmıyor ve bende ancak bir hafta sonra jeton düşüyor. Tıpkı bir hafta önce saçımı boyattığım günde olduğu gibi. Nasıl mı?

Anlatayım. Kuaföre yeni bir eleman alınmış. Sohbet sohbeti açtı, İzmir- Göztepe muhabbetine bağlandı. Genç kızlığımın orada geçmesinden tutun da sokaklarına, pastanelerine, hatta Ogün için adını dahi hatırlayamadığım kuaförüme varıncaya kadar konuştuk. Elemanda oradaki dükkânının yerinden bahsetti. Ben hatırlamak için çok çaba sarf ettim, hatırlayamadım. Sonra ayıp olmasın diye ;“ Ben üst yolu pek kullanmıyordum, o yüzden sanırım hatırlayamadım.” Dedim. Diyeceksiniz ki şimdi; “ Ne var bunda? “ Arkadaşlar, çocuk oğlum yaşında ve ben genç kızlığımı sanki yeni yaşamışım gibi onunla sohbet ediyorum ve bahsettiklerimiz dün yaşanmış gibi çocuğun dükkânını anımsamaya çalışıyorum. İşte trajik komik olan bu. Yani büyüklerin farkında oldukları illüzyonu, ben gerçek sanabiliyorum bazen.

Adam kiraladığı evin çatısının sallandığını söyler ev sahibine. “ Merak etme, o Allah’ı zikrediyor.” Der ev sahibi. Kiracı da” İyi ya ben de secde etmesinden korkuyorum.” Der. Onun misal ben de kendimi yaş haddinden muaf tutup saçlarımı masmavi boyatmaktan korkuyorum.

 
Toplam blog
: 423
: 186
Kayıt tarihi
: 10.10.11
 
 

İkbal Özlen DİNÇERLER. 14.02.1960 doğumlu. izmir Kız Lisesi Edebiyat Bölümünü okudu. Buca Eğitim ..