Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '09

 
Kategori
Psikoloji
 

Saçma sapan işkence

Saçma sapan işkence
 

Ağlıyorum...

Acıklı bir film izlemiş gibi, bir yakınımı kaybetmiş gibi, silahlı çatışmada bir bacağını yitirmiş bir gazinin öyküsünü dinlemiş gibi içten içten ağlıyorum...

Soğuktan titreyen parmaklarım sıcacık bir avucun içinde, kimse ağladığımı görmesin diye başımı önüme eğmişim, sevdiğim adam hıçkırdığımı duymasın diye yutkuna yutkuna ağlıyorum... Yağmurun soğuk damlalarıyla birlikte ılık gözyaşım yanağımdan süzülürken, rimellerimin akmamasını umduğumu farkederek kızıyorum kendime.

Şehrin karanlık ve ıpıssız sokaklarında sessizce yürüyoruz. Baş parmağımı da o sıcacık avucun içine doğru kıvırıyorum. O el, elimi daha bir sıkı kavrıyor gayri ihtiyari bir şekilde. Gözyaşlarıma engel olamıyorum bir türlü. Yüreğim titreye titreye, içim ezile ezile, bedenim eriye eriye ağlıyorum. Adımlarım birbirine karışıyor, düşecek gibi oluyorum ve kendime kızmaya giderek artan bir öfkeyle devam ediyorum.

Öylesine saçma, öylesine gereksiz bir sebepten dolayı ağladığım için kendimi bir salak gibi hissediyorum. Kapkaranlık caddede sıralanmış kapkaranlık mobilyacıların vitrinlerine bakıyor sevdiğim adam, ve ben daha bir şiddetle ağlıyorum. İkimiz de sessiz miyiz, yoksa kulaklarımın uğultusundan mı bir şey duymuyorum, bilemiyorum. Kalbim ağzımdan fırlayacak gibi, buz gibi havaya ve soğuk yağmur damlalarına rağmen yüzümden alevler fışkırıyor sanki...

Deli gibi kızıyorum kendime. Böyle bir sebepten ötürü ağladığım için delirdiğimi düşünüyorum...

Belki de uzun zamandır ağlamadığım için bir birikimin patlamasıdır bu. İşteki sorunlar, evdeki sorunlar, maddi sorunlar, sağlıkla ilgili sorunlar... En çok da işle ilgili olmalı... Çalışma saatleri süresince Pollyannacılık oynamak mı yordu beni acaba? Kim bilir?

Ağlıyorum... İki küçük küp şekerden dolayı hem de! Suya karışarak eriyip gidecek kadar ömürleri var, ve onlar yüzünden gözyaşlarım bedenimi, kalbimi erite erite akıyor...

Bunun adı bahane. Asıl saçma sebebe gelince... "Ya ileriki yıllarda mutsuz olursam?" ağlaması bu. Sebebe bakın:

"Ya ileriki yıllarda mutsuz olursam?"

Tam bir kaçık, zır deli, paranoyak, anormal bir insan gibi... Üç ay sonra bambaşka bir evim, bambaşka bir hayatım, bambaşka bir düzenim olacak; ve ben "Ya mutsuz olursam" diye debeleniyorum! Etrafımda hüsranla sonuçlanmış o kadar çok evlilik var ki; elimde değil, korkuyorum!

Salakça değil mi, korkuyorum!!!

(Abartıların insanı Özlem işte)

 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..