Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '09

 
Kategori
Eğitim
 

Saçma soruya, doğru cevap (1)

Bizim mahallede ana yolun kenarındaki tek katlı bir ev, birtakım değişiklikler yapılarak bir eğlence yerine dönüştürüldü. Çok yakınında olmasa da, yakınında hem cami, hem okul var. Üstelik mahalle ortasında ve evlerin arasında. Her ne kadar yolun iki kenarında dükkanlar sıralanmış ise de, dükkanların üzerinde ve hemen arkasında evler yer alıyor. Eğlence yeri açma ruhsatı verilirken, evler, ibadet ve eğitim yerleri hiç mi dikkate alınmadı? Bilmem ki.

Eğlence binasının iki kapısı var. Kapının birinin üzerinde BAR, diğerinin üzerinde MÜZİKHOL yazılı bir levha asılı duruyor. Bir sabah işime giderken, BAR yazan levhanın altındaki kapıya bantlanmış, beyaz karton bir levha gözüme çarptı. Levhayı okuyunca, şaşırdım doğrusu. Çünkü böyle bir yazıyı ilk kez görüyordum.

O gün daha bir istekle derse girdim ve hemen sorumu sordum:

Bizim mahalledeki barın kapısında asılı duran karton levhada acaba ne yazıyor?

Öğrencilerime düşünmeleri için bir iki dakika süre verdikten sonra cevapları almaya başladım.

Öğrencilerimden şöyle cevaplar bekliyordum:

-Biz sizin mahallede oturmuyoruz ki, kartonda ne yazdığını bilelim.

-Biz sizin yolunuzdan gelmedik ki, levhada ne yazdığını görelim.

-Biz sizin kafanızdan geçenleri nereden bilelim.

Şahsan ben öğrenci olsaydım, bu cevaplardan birini verirdim. Ama onlar böyle demediler ve mantıklı cevaplar verdiler. İşte verdikleri cevaplardan bazıları:

-Ölüm nedeniyle kapalıyız.

-Tadilat nedeniyle kapalıyız.

-Yaz tatili dolaysıyla kapalıyız.

-Aşağıda belirtilen adrese taşındık.

Herkesin verdiği cevabı aldım ve “doğru” ya da “yanlış” yargımı bildirmedim. Doğru cevap bunlar değildi ama bir iki dakika içinde doğru cevap da geldi. Başka cevap var mı, soruma “Yok!” cevabı verilince, doğru cevabın verilen cevaplardan hangisi olduğunu, söyledim. Aldığım bu doğru cevap karşısında yine şaşırmıştım. Hayretimi gizlemeyerek, bizim mahallede oturup oturmadığını, o yoldan gelip gelmediğini sordum. Oysa bizim mahallede oturmadığını da, benim geldiğim otobüslerle gelmediğini de biliyordum.

Müfettişlik yaparken de böyle sorular sormayı çok severdim. (Bir de “Neden?”, “Niçin?”li sorular sormayı.) Böyle sorularım karşısında, bilirdim ki öğretmenler bana çok kızarlardı. Fırsat bulanlar yüzüme karşı, seslerini yükseltmeden; fırsat bulamayanlar içlerinden kızarak, “Hocam bu soruların cevabını biz bilmiyoruz ki, öğrenciler bilsinler!” derlerdi. Ben de gülümseyerek, “Bu soruların cevaplarını aslında ben de bilmiyorum, ” deyince bu kez, “Peki niye soruyorsunuz öyleyse, hocam!” derlerdi.

Artık o zaman başlardım açıklamaya: “Bu sorulara doğru karşılık aramıyorum. Öğrencilerinizin kurallı cümle kurup kuramadıklarını, düzgün konuşup konuşamadıklarını, duygu düşünce ve gördüklerini düzgünce anlatıp anlatamadıkların, bir konuda muhakeme yeteneklerini, akıl yürütme güçlerini, vb. anlamak için böyle sorular sorarız, ” derdim. O zaman bazı öğretmenler, “Haklısınız hocam, ” bazıları da “Biz bunları bilmiyorduk, ” gibi özür belirten sözler söylerlerdi.

Aslında sorduğum soru, bana göre hiç de saçma ve mantıksız değildi. Çünkü o gün, özel bir gündü ve bu gün ile derslerine girdiğim öğrencilerin alanları (branşları) arasında bir ilişki vardı. Acaba öğrenciler bu ilişkiyi bulabilecekler miydi? Evet, bu ilişkiyi bir öğrenci buldu. Üstelik de hiçbir ipucu vermediğim halde buldu. Siz bulabildiniz mi?

Selam sana Sümeyya. Katsayı düzeltmesi/düzenlemesi yeniden yapıldığına göre, gelecek sene hayalindeki okulda okumanı diliyorum. Okursun inşallah. Daha ne diyebilirim ki!

Sayın yetkililer, sizlere sesleniyorum:

“Gençlere kıymayın!” İlla ki öğrencilere yol açmanız gerekmiyor. Yollarını kapatmayın yeter. 10.8.2009.

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..