Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '10

 
Kategori
İnançlar
 

Sadakat ve kararlılık

Sadakat ve kararlılık
 

" Mü’minlerden öyle erkek-adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiçbir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler.." (Ahzab Suresi, 23)

Dünya, Allah’a gönülden bağlanıp, O’ndan korkup sakınanlarla, O’na nankörlük ederek yüz çevirenleri ayırt etmek için hazırlanmış bir imtihan ortamıdır. Her insanın ahirette alacağı karşılık, yaşamı boyunca Allah’a gösterdiği sadakati ya da sadakatsizliği oranında olacaktır.

Sadakat tam, mükemmel, içten, sağlam ve sarsılmaz kalbi bağlılıktır. Samimi inanan insan sadakatinde kararlıdır. Amacına ulaşmak, engel ve zorlukları aşmak için azimle çaba harcar, yapılması gerekenleri tam olarak yerine getirir. Bu anlamda sadakat ve kararlılık, müminlerin yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve kendilerine Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak olan üstün bir ahlak özelliğidir. Rabb’imiz, "Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O’na ibadet et ve O’na ibadette kararlı ol. Hiç O’nun adaşı olan birini biliyor musun?” (Meryem Suresi, 65) ayetiyle inananları, ibadet etmede kararlı davranmaları konusunda uyarır.

Zorlukların yanı sıra, insana sunulan sayısız nimet, geçici ve aldatıcı dünya metaı da imtihanın parçalarıdır. Mümin, kendisine her an sunulan bu nimetlerin Allah Katından, şükredici olup olmayacağının denenmesi amacıyla verildiğini bilir. Dünyevi olan herşeyin, imtihan ortamının çekici süsleri olduğunu bilincindedir ve bunların çekim güçlerine kendisini kaptırmaz. Mümin dünya hayatına karşı dikkatli ve şuurludur. Allah’ın hoşnutluğunu kazanma hedefinde kararlıdır ve bu konuda içinde taşıdığı coşkunun olumsuz etkilenmesine izin vermez. Ahiret için ciddi bir çaba içinde olmak, gevşememek, aşırılıklardan kaçınmak, müminin kararlılığının göstergesidir. İşte bu çabadan, bir Kuran ayetinde “Kim de ahireti ister ve bir mü’min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır.” (İsra Suresi, 19) ifadesiyle söz edilir.


Kur’an’da, iman sahiplerinin, “(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ’tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.” (Nur Suresi, 37) ifadesiyle, hiçbir koşul altında Rabb’lerine sadakat ve kararlılıklarından vazgeçmedikleri bildirilir.


“Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.” (Hac Suresi, 35) ayetindeki mümin tanımlamasına uygun davranışlar sergiler ve Rabb’i ile olan bağlantısını kesintisiz sürdürmeye çalışır. Bu şekilde güçlü bir kişilik kazanan müminler, imani yönden de olgunlaşırlar.

Yüce Allah’a teslim olmak, imani olgunluğa erişmiş müminlerin önemli bir özelliğidir. Bu olgunluğu kazanmış mümin, Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığının, kendisinin O’na muhtaç olduğunun, her işin bir kader dahilinde ve özel bir hikmetle yaratıldığının bilincinde olarak, bedenini ve ruhunu Allah’a emanet eder.
 

İlk yayın: A.G. Dergisi 

 
Toplam blog
: 727
: 972
Kayıt tarihi
: 09.02.10
 
 

Ekonomi okudum. 5 yıldır haber siteleri, portal ve dergilerde yayınlanan yazılarımı ve inandıklar..