Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sadakat ve Sevgi

İnsanın hayalini kurduğu şeyler çok uzak görünse de eğer bu aşamada karşılaştığı zorlukları yılmadan geçebiliyorsa, bunun en büyük nedenlerinden biri; yaşam enerjisinin tükenmesine engel olan ve sevgiyle varlığını devam ettiren sadakat duygusudur.

Nitekim Hz. Ali bu yaklaşım için: "Sevgiliye verilen en güzel hediye sadakattir" diyerek bir atıfta bulunmuştur.

Bu denilenlerin üzerine düşündüğümüzde;

Bir kimsenin ruh terbiyesini ve ilk ışıklarını aldığı, aşağı zevklere hizmetin ne kadar basit/çirkin olduğunu ve bunları tefekkürün gerekliliğini bizlere hatırlatan 'muhteşem beyin Resulullah'a bağlıyım' demesi ve bu kararlılığını eyleme dökmesinin pek tabi ki sadakat ile bir ilgisi vardır. 

Çünkü 'sadakat' insanın inandığı yola hizmet eder ve onu temsil eder. Bu özellik kişide birebir hangi koşullarda açığa çıkıyorsa, o halin yaşantısını sağlıyordur.  Eğer bu duygusunda milim kayma söz konusu ise anında sevgisi devreye girerek baskın şekilde durumu kontrol altına alır.

Ancak sevgisi yüksek düzeyde olanlar, bahsi geçen bu karmaşıklığı aşar ve hal böyle olunca kişi sorunsuz ve istikrarlı şekilde yaşamına devam eder.

Yani özetlemek gerekirse; belirleyici olanın daima belirsizliğin önüne geçtiğini söylemek mümkün.

Eğer sadık olma denen koşullar değiştiği için başkalaşıma uğruyorsa, o zaman orada beşeri arzu ve isteklere dayalı bir takım beklentiler söz konusudur. Bütün bunlara karşın kişi “seviyorum” diyorsa aslında kendini aldatıyordur.

Sanırım buradan önemli bir sonuç çıkarabiliriz:

Basit anlamda dile getiriyorum. Seviyorum dediğiniz kimsenin her haline, yani ondan yansıyan her hareketine de bu hassasiyetin duyulması şarttır.

Olayın derin boyutlarını gözlemlediğimizde sadakatin hiçbir koşulunun olmadığını, kişinin sevgi ve sadakati ile bir anlamda teslimiyeti de yaşadığını söyleyebiliriz.

Şurası bir gerçek ki insan her “AN” mutlak olarak ALLAH’a boyun eğmekte; ister istemez, bahsini ettiğimiz niteliğe uygun şekilde Allah’a kulluk etmektedir. 

Bu dalgalanmayı alan çok azdır. Zaten ilkel olan fikir dünyasının bu konularla bağlantı kurması bir yana çoğu bunlardan bihaberdir.

Önemli olan bu hakikatlere dokunmaktır. Kaldı ki bu ifadelerin bir an için dahi olsa zihinde canlandırılması olumsuz manadan ziyade olumlu yaklaşımları akla getirir. Bu bağlamda ele alınıp değerlendirilmesi de yararlı olacaktır. Bu noktada artık biz, algılama boyutu üzerinde etki uyandırarak gücüne güç katan bir konum ile karşı karşıyayız demektir.

Bu sebeple ‘yeni bir düzen’, ‘yeni ve başka bir bakış açısı’ ve ’yeni bir hayat’ gereklidir. Değişim ve yok oluş hızlandıkça neyin ne olduğuna dair sorgulamalar artar.

Aksini düşündüğümüz anda ise beyinde 'doğduğumuz andan itibaren algıladıklarımızla' oluşan kayıt katmanları devreye girer; her şeyi bu katmanlarla kategorize eder ve çıkışları sanki bir oluşum var gibi algılarız. Oysa ki sadece illüzyondur.

Ama bilmezler ki insanlar “Sadakatsizlik” sebebiyle bu ve benzeri konulara yaptıkları subjektif yaklaşımlarla Allah'tan ve ilgili konulardan günbegün daha fazla uzaklaşmaktadır. Sebebi ise büyük ölçüde beklenti ve sahiplenmedir.

Bu duygular var olduğunda artık yapacak bir şey kalmamış, yoruma girilmişfarkındalıklı seyir ihtimalinden düşülmüş ve Kur'an’da bahsi geçen ‘ölü’ haline dönmüş olunur.

Sevenin gözünde sevdiğinden başkası yoktur. Seven ne hediyeye ne de başka bir şeye ihtiyaç duyar. Seven, sevdiğiyle, sevgiyle birdir ve bütündür. Aşkını böyle yaşayana ne mutlu... 

Tüm okurların sevgililer gününü kutluyorum!

 

Ahmed F. Yüksel

İstanbul/Bahçeşehir 14.02.2020

 

https://www.facebook.com/ahmedfyuksel

https://www.instagram.com/ahmedfyuksel/

https://twitter.com/ahmedfyuksel

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..