Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '10

 
Kategori
Kitap
 

Sadakat

Sadakat
 

“Sesi olmayan bir ağzım olduğunu bilmiyordum. Sessizliğimin ne kadar yırtıcı olduğunu. Benim değildi o ses. Konuşan ben değildim. O yükselen alçalan, çözülen, fırıl fırıl dönen ve çıkış arayan haykırışlar benim olamazdı. Sözcükler yuvarlanıp yerlere düşüyordu ve ben nasıl olup da hep birlikte baş aşağı, aşağı, aşağı düştüğümüzü anlayamıyordum. Yeryüzünün neresinde bulunduğumu bilmiyordum.Sadakatin yalnızca iyimserlik ve umuttan ibaret olduğunu böyle, kanatlarım ateşe tutularak öğrendim.”

İnci Aral Bursa Kitap Fuarında son kitabı ‘Sadakat’i anlattı. Bir yazarın en zorlandığı konu belki de söyleyeceği her şeyi kitabında söyledikten sonra, yeniden anlatmaya çalışmak. Söyleşide Azra ve Ferda’nın hikayesinde günümüz insanının aşka, evliliğe, sadakate bakışı irdelendi.

‘Sadakat’ aşka hiçbir zaman inanmayan Ferda ile, aşkın geçici olduğunu kabullenmek istemeyen sonsuza kadar sürecek bir aşka inanan Azra’nın hikayesi.

Azra aşktan ümidini kestiği anda Ferda ile tesadüfen karşılaşıyor. Tesadüf değil. Ferda daha en başından hesaplı. Azra Ferda ile çok mutlu olsa da, her zaman içinde bir yerlerde biliyor, Ferda’nın aşık olmadığını.

Ferda hep aldatıyor. Ama aldattığı kadınlar sadece farklılık olsun diye birlikte olduğu kadınlar olduğu için, aldatma olarak görmüyor. Karısı dışındaki kadınların hiçbir önemi ve değeri yok. Bu gündelik hayat içerisinde içi boş, çabucak yaşanan, tüketilen ilişkileri aldatma olarak görmüyor. Hatta bu ilişkilerin evliliklerini canlandırdığını düşünüyor.

Her biten ilişkide Azra’nın seven, sürekli bekleyen, tüm zayıflıklarına rağmen onu kabul eden kollarına koşuyor. Azra ile Ferda aşka, evliliğe, sadakate bakış açılarındaki bu uçurumdan dolayı sürekli bir çatışma içerisindeler. Defalarca ayrılıyorlar.

İkisi de nedenleri farklı olsa da birbirlerine bağımlılar. Ne bir arada olmayı becerebiliyorlar, nede ayrılabilmeyi. Bu ayrılıp birleşmeler giderek şiddet dozu da artan bir şekil de yıkıcı ve sarsıcı.

Bir gün hesaplaşıyorlar.Tüm sırlar açığa çıkıyor. Azra Ferda’yı tuzağa düşürüyor. Ferda artık kendisinin bile kabul edemediği gerçek yüzüyle karşılaştığın da her şey dayanılmaz oluyor, her ikisi içinde.

Azra hep bekliyor, geleceğini biliyor. Ferda geliyor. Ferda büyük bir bedel ödemiş, kolu kanadı kırık geliyor, Azra’ya tutunmak için. Bilmiyor ki Azra ölmüş. İçindeki aşkı öldürmek için başka yol bulamadığı için…

İnci Aral ‘Sadakat’i ustalık eserim diye nitelendiriyor. Tüm kitaplarını çocuğu görüp ayırım yapmak istemese de sanki ‘Sadakat’in yeri ayrı.

Anlatımda bir şiirsellik var. Sanki ağıt gibi dökülüyor kelimeler.

Bir hikayeyi sondan başa anlatmak en zoru. İnci Aral zamanı ustalıkla karman çorman etmiş. Geriye dönüşlerde kahramanlar değişmemiş olduğu gibi.

Rüyaları kullanmış, rüyalar sanki mitolojiden birer masal. Kitabını çiçeklerle süslemiş .Çiçeklerin, ağaçların dilini kullanmış. Kitap sarıyor, sarmalıyor, bir an bile elinizden bırakamamanıza sebep oluyor. Okunduğun da bitmiş hissetmiyorsunuz. Bir çok soru işareti ile içinizde çoğaltıyorsunuz.

 
Toplam blog
: 72
: 3894
Kayıt tarihi
: 20.09.09
 
 

Evli bir çocuk annesiyim. Eğitim alanında çalışıyorum. Felsefe, sosyoloji, edebiyat alannda atöly..