Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '07

 
Kategori
Siyaset
 

Saddam ölür badem gözlü olurmuş!...

Saddam ölür badem gözlü olurmuş!...
 

Saddam meselesini ifade eden kelimelerin en hafifi budur desek yerindedir...

Bir de "hafıza-i beşer nisyan ile malûldür"ü unutmamak gerek.

Saddam kameraların karşısında idam edilince, hele bir de "delikanlı" bir "duruş" sergileyince milletçe içimizi bir üzüntü deryası kapladı.

"Düşmanımın düşmanı dostumdur" atasözü misali milletçe Saddamsever oluverdik...

Memleketi Saddam'a acıtan şey, koskoca bir diktatörün kamera karşısında kıytırık bir cellat elinde can vermesindeki irrasyonaliyteydi belki de...

Yani hiç ölmeyecekmiş gibi duranın aslında bu kadar kolay ve aşağılık bir şekilde öldürülmesiydi Saddam'ın taraftar sayısını arttıran...

Aslında vatandaşın acıdığı Saddam, ABD'nin işgal ettiği ülkenin devrik lideridir. İşgal öncesinin tiranı değil.

Şu soruyu sormamız lazım, "ABD bombardımanı sırasında öldürülseydi bu kadar acınacak mıydı?"...

Saddam'ı aşağılık bir diktatörden, "mazlum lider"e dönüştüren şey, Irak'ta yaşanan işgal sonrası yaşanan süreçtir; pPetrolü için işgal edilen, "özgürlük" diye işgal edilip, hasbel kader yaşadığı "barış" ortamından günde ortalama 80 kişinin öldüğü bir cehenneme dönüşen bir ülkenin işgal süreci...

ABD yine olmazı olur kılıp acımasız bir katilden bir kahraman çıkarmıştır...

Saddam'ın idam ediliş biçimindeki tüm ahlaksızlığı, işgalciler tarafından asılmışlığını ve 1991'den sonra edindiği dini kimliği bir tarafa bırakarak düşünelim.

Türkmenleri ülkenin dört bir yanına süren birini düşünün. 1979'dan bu yana onlarca kez toplu sürgüne tabi tutulan, liderleri idam edilen Türkmenleri düşünün; "Irak'a ihanet" iddiaları ile defalarca katledilen bir milleti düşünün.

Halepçe'de yüzlerce suçsuz çocuğun üzerine gaz "boca" eden birini düşünelim...

Binlerce Şii'yi "İran ajanı" diye suçlu-suçsuz bakmadan katleden bir lideri hayal edelim...

Sünni Iraklı'lardan kendine muhalefet etme "istidadı" gösterenleri darağaçlarında sallandırmayı "rutin" devlet işi haline getiren bir yönetimin başını göz önüne getirelim...

ABD'nin gazıyla İran'a saldırıp yüzbinlerce Müslümanın ölümüne sebep olan "askeri deha"yı göz önüne getirelim...

Sonra, tüm bunların sorumlusu Saddam fotoğrafına bakalım.

İşgal edilen dindaş bir memleketin idam edilen liderine herkes acıyabilir. Ufak bir hüzün duyabilirsiniz, lakin bu hüzün beş asır koyun koyuna yaşadığımız Iraklıya olmalıdır; yoksa herhangi bir etnik fark gözetmeksizin Iraklıyı katletmeyi "rejim meselesi" haline dönüştürmüş bir "tiran"a değil...

Bir de Saddam'ın idamını "mezhep" meselesine dönüştüren ve ne yazık ki memleketimizin kimi üleması tarafından da destek gören zeka yoksunlarına acıyın.

Gerçi, Sünni Arapların bir şekilde "namus" meselesi haline getirdikleri bir adamı asarken arkasından güya zafer kazanmış gibi liderlerinin ismini bağıranlar Irak'ı bu idam ve attıkları sloganla nasıl bir kuyuya yuvarladıklarını düşünebilecek zekaya sahip olsalar zaten Irak bu halde olmazdı...

Saddam'ın idamı Müslüman dünyada "tefekkür"ün olmadığını bir kez daha gösterdi... Meselelere tarihi perspektiften ziyade "anlık" kazançlar zaviyesinden baktıkları ortaya çıktı...

Saddam'ı savunanlar, Saddam'ın yaptıklarını unutarak bir katili kahraman diye yutturmaya çalıştılar...

Saddam'ın aleyhtarları ABD ve İsrail'le yan yana düşerek, Irak iç savaşını daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramayacak bir idama alkış tutarak Sünni İslam'ın düşmanlığını kazandılar...

Müslüman dünya, aslında İslam'la pek de alakası olmayan bir adamın etrafında, belki de Kerbela'dan bu yana en büyük ihtilafa imza atmış bulunuyor. Umarım bu zorlama bir yorum çıkar...

Tarihi düşmanları ABD ve İsrail'le ilk defa hemfikir olan İran, muhtemel bir ABD saldırısında yanında herhangi bir Sünni Müslüman devleti görmediği zaman bu yoruma bir kez daha göz atarız.

Bence Saddam'ı ipe götüren ABD'nin en büyük kazancı bu. İran'ı, BM'nin alacağı ambargo veya müdahale kararında İslam dünyasının desteğinden mahrum bırakmak...

Bir taşla iki kuş diye buna denmez mi?...

 
Toplam blog
: 31
: 1153
Kayıt tarihi
: 06.07.06
 
 

Memleketi ve kendini ilgilendirenler üzerine yazmayı "tutku" edinmiş bir fen bilimci, konuşmaya v..