Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '10

 
Kategori
ÖSYS
 

Sadece A B C D E

Sadece A B C D E
 

Zaman çıgınlar gibi akıp gidiyor. Hayat kimseyi beklemiyor. Biz de çıldırmış gibi pervasızca akıp gidiyoruz zamanın içinde. Hayatın ne demek olduğunu bile kavrayamadan, 5 şıktan ibaret hayatlarımızı şıklaya şıklaya gidiyoruz, körebe!

Zaman akıyor evet ve bir daha gelmeyecek. Nafile biz görmüyoruz, sadece A B C D E…

Bugün üniversite sınavının birinci aşamsı gerçekleşti. Birilerinin hayatı, hayalleri şıklandı yine. Çok değil iki sene önce yaşadım hissettim aynılarını hala uzantısını yaşıyorum o şıklanan beklentilerimin. Şıklandılar, şıklanıyorlar. A B C D E…!

Neler hissediyor bu gençler, biz neler hissetmiştik? Farkında mıyız gerçekten. Tüm bunlar üzerine kurulu hayatların bunlardan sıyrıldığı anda ne acı bir hal aldığını görüyor muyuz?. Koskoca hayatlar bu 5 şıkka sığdıralamadığından, sırf bu 5 şıkka girmek uğruna nelerden feragat ettirildiğini görüyor muyuz? Aynı evin içinde yaşayan insanları nasıl özlediğimizi, bitirip deders başına dönmek niyetinde olmadan yemek yiyemediğimizi, şöyle çatalı bıçağı sallaya sallaya sınav ve dersler dışında tatlı bir muhabbetle uzun uzadıyla ailemizle afiyetle bir yemek bile yiyemediğimiz günleri, arkadaş=rakip olarak aksettirilen ruh hallerimizi, her an hesap vermeye, bir şeyler çalışmaya hazır hızlı ve anlamsız, sıkıntılı ve gereğinden fazla sorumluluk yüklü hayatlarımızı unuttuk mu şimdi? Ben unutmadım. Ailemle sohbet ettiğim, arkadaşlarımla gülüp eğlendiğim kendimi iyi hissettiğim zamanlara bile fuzuli diyen, herkesin üzerine söyleyecek bir çift sözü, verecek nasihatı olan, dersaneye bir senetle okula asılacak olan gurur panosuyla bağlı başarılarımın ağır yükünü taşıyan zavallı bir hayattı. Ve sonunda 3 saat 15 dk da anladılar hemencecik benim ne olduğumu. Halbuki ben anlatmak için yıllarımı vermiştim ama onlar anlamak da daha başarılıydılar!!! Nihayetinde ya A ya B ya C ya da D idim. tek farkım buydu diğerlerinden. şimdi burdayım olduğum yerde. 2 sene geçti üzerinden, olduğum yerden memnumum ama hala anlamam neden beni buraya uygun gördüklerini. Çok iyi bir iktisat, işletme kafam mı vardı acaba? Bu ışığı mı gördüler o A’larda B’lerde!!!!

Şimdi yine birileri kendileri için en iyisine ulaşmak için eksiltiyor hayatlarından bir şeyleri hızla. Feragat ediyorlar yaşlarının getirdiği en deli yanlarıdan, en özel yanlarından. 5 şıkkın içinde arıyorlar kendilerini onlar da bizim yaptığımız gibi. Henüz kotarılmamış gençliği 5 şıkla tamamlayamazsınız ki siz. Üstelik gençlerden feragat etmesini istediğiniz şeyleri ilerde geri vermeyeceksiniz bile. Tüm bunları düpedüz ellerinden alıyor, ertelemiyorsunuz. Zira hayatı da erteleyemezsiniz. Bir ömür rahat etmek için birkaç yıllarını heba etsinler diye kendinizi heba ettiniz. Yetmedi zırt pırt sistem değiştirdiniz. Bu işin heba olmaktan başka bir yolu yok mu? Kaldı ki bir ömür rahat eden bir insanevladı da görmedim ben bu ülkede. Heba ettiklerimizin cefasını da bir ömür çektik, çekiyoruz ne yazık ki! Böylesine tahakkümperver bir düzende hala ta eskiden kalmış hevesleri, hayalleri olan 5 şıkka sığdıramadığı hayallerini içinde bir yerlerde saklayan, sorunlu, eksik büyük adamlarla dolu etrafımız.

Ve daha da acısı sadece 5 şıkcık bir sistem içinde bu kadar tamahkar hale gelinilmesi. Daha iyisi, en iyisi, hep iyisi … sonra, yavaşla yavaşla ve dur! Şimdi seç tekrar başka bir kavşakta A B C D E… olamazsın daha fazlası sen bu sistemde. Ezberleri bozamazsın. Oysa biz daha iyisi, en en en iyisi için çalışmıştık. Hatta hayatı şıklamaktan, kodlamaktan çıkarıp yaşar hale getirmek istemiştik. And içmiştik en ufak bir yanlışta hayallerimizi, geleceğimizi kaybetme korkusunu her yaşadığımızda. Ama öğütülüp gittik farkında olmadan. Bu diyardan gidemediğimizden deveyi gütmeye devam ettik usulca… peyderpey şıklamaya devam ettik hayatı. Hayata yapa yapa doğruları öğrenmemiz gereken şu hayatta hala 4 yanlış bir doğrularını götürüyor gençlerimizin! Bir bakıyoruz ki işlem hatalarıyla dolu hayatlar bölük pörçük, çarpık çurpuk.

Nihayetinde biz de payımıza düşeni aldık önümüze. Sorgulamaktan da çabuk vazgeçtik yaşıyoruz hala körebe. Eşeği bağladık ya sağlam kazığa, bir sapız ya artık herhangi bir baltaya gerisi öenmli değil!bizden sonrasına da nolcaksa olsun, biz nasıl yaşadıysak onlar da yaşayacaklar. Değil halbuki bu iş öyle değil! Soruyorum şimdi kaç kişi feragat ettiklerinin karşılığında gerçekten o zaman hayal ettiklerini yaşıyor bu ülkede? Kaç kişi önüne gelene razı? Bir baltaya sap olduk diye seviniyoruz ne ala, halbuki sap olduk nihayatinde sap gibi şıkladılar hayatlarımızı, kazıklara bağladılar hayallerimizi başka bir seçenek bile sunmadılar ve devam ediyorlar aynı şeye. Sadece A B C D E …

 
Toplam blog
: 48
: 919
Kayıt tarihi
: 09.06.09
 
 

1990 Muş doğumluyum. Şu an İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde okumaktayım. Elim kalem tuttuğ..