Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sadece başkaldıranlar onurludur

Sadece başkaldıranlar onurludur
 

(Hayat bizi köle yapsa bile ruhlarımız asi olmalı)

Deli Dumrul olur Azrail’e “canımı alamazsın” derim. Kulun iradesi gücünün yettiği yere kadardır; olmadı, boynumu eğerim. Boynu bükük dünyaya geldin ama boynu bükük öldünse insan değilsin. İnsanlarımızın büyük çoğunluğunda maalesef böyle bir eksiklik var. Ve acıdır ki hepsi onurdan bahsediyor. Çay sıra gidip kum sıra geldiğiniz zaman onurlu oluyorsunuz öyle mi?

İnsanlar onurlu olsalardı dünyada hiç kötülük olmazdı; çünkü onurlu insan kötülüğe izin vermez. Kendimizi de katarak söyleyelim ki insanların çoğu maalesef şalgam gibidir; ekilir, dikilir; suyu içilir. Onurları hiç yoktur. Rüzgâra başkaldıranı görmedim. Alçaklığı kabul edenin kendisi de alçaktır. İşte bu nedenledir ki başkaldıran katillerin bile heykeli dikiliyor. Başkaldıran iyiler ise hâşâ Tanrı gibi kutsal. 

Sözle haksızlıklara karşı durmanın sahiplerine çağlar boyu aldatıcı bir getirisi oldu. Tepelerde “hak hak” diye bağıran filozof artıkları insanlığın kurtarıcısı oldu. O an söz vardı, şimdi kalem. Haksızlıkları yazmanın, dile getirmenin, savunmanın, sadece yazarak/konuşarak karşı durmanın belagati ölçüsünde sahibini (bizim yaptığımız gibi) kahraman ettiğini görüyoruz.

Ne kadar büyük yanlış! Haksızlıklara karşı durmak- can almak hakkı değilse- Azrail’e can vermemekle olur. Sen yazıyorsun, haksızlıklar devam ediyor.  5 yıldır yazıyorum; yazdıklarımdan gram şeref payı istersem namerdim. Ben 5 yıldır yazıyorum da Dereköy’ün hırsızı hırsızlıktan vaz mı geçti? Ben onu bunu bilmem arkadaş, alnından kan akmayanın heykelini dikemezsin! Geri kalanın tamamı züğürttür, sünepedir, sahtekârdır. Bir onur böyle hak edilmez. Doğruyu söyledi diye insan kahraman olamaz. İşte böyle, önüne gelene madalya takıp heykelini diken halk yalakadır; çünkü hakikat savaşçılarının envanteri Tanrı tarafından tutulur. Ve Tanrı gerçek kahramanları bilir.

Biz elbette günü geldiğinde haksızlıklara mızraklarımızla karşı duracak, gerekirse alnımızdan kan akıtacağız. Bu nedenle bu güne kadar, yazdığımız yazılardan dolayı hiçbir övgüyü kabul etmiyorum; kimse bana teşekkür bile etmesin.

Eyleminiz bir şeyi var etmiyorsa, var olan bir şeyi yok olmaktan kurtarmıyorsa dünya âlem size üstat dese dahi benim için sığır çobanısınız. Burada karınca yuvası yapmıyoruz; katil karıncaların sardığı bir dünyada yaşamaya çalışıyoruz, ellerinizin kanlı olmaması mümkün değil. İki satır doğruyu söyle, arkandan ağıtlar yakılsın, hadi ya!

Kitaplarınız, risaleleriniz haksız ölümlerin (ki ölümün haklısı olmaz) kayıp mezarlarında Tanrı’nın ağıtı diye okunsa nolur ki tabutları kırmamışsınız; musalla nedir lan ölü peygamber çocukları! Hak baki olan bir şeydir; onu bize Tanrı vermedi, alın terimizle aldık, nasıl gasp edilirmiş. Bütün kötüleri öldürün diyeceğim ama geriye bir şey kalmaz; çünkü iyilerin iyi olduğundan emin değilim.

İyiler iyi değil ama anlamsızca bir ödüllendirme var. 100 metreyi 9 saniyede koşamadığınız zaman madalya alabiliyor musunuz? Sizler ve ödül verdikleriniz hangi parkurda 100 metre koşup bitirdiniz? Mağdur Uğur’lara ağıtlar yaktınız ama mağdur Davutlar ölmeye devam ediyor. “Bizler karınca kadar aklı/gücü olmayan, Tanrı’nın aciz ve zavallı kullarıyız; elimizden bir şey gelmez, sadece ağayıp sızlayıp ölmeyi biliriz” diyeceksiniz.Sen kimin madalyasını kime veriyorsun? Hak etmeyenleri alkışladığınız elleriniz kırılır inşallah! Benim olmayan dünyanın bekçisine madalya takamam.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..