Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

Sadece insan olduğuna bakabilsek

İnsanoğlu hep zaman içerisinde yolculuk yapmayı istemiştir. Geleceğe gitmeyi, oluşumları, değişimleri, geleceğini görmeyi ve geçmişe dönüp kimi olayları değiştirmeyi, bugünün oluşumlarının başlangıcını bulmayı. Amaç bir anlamda hayata, olaylara ve kişilere müdahale etmek, gözlemlemek ve tanrısal gücü elinde bulundurmanın güveni duymaktır.

Öyle anlarımız olur ki bizi oturduğumuz rahat koltuktan alıp geçmişimizde kalan olaylar yumağından birisine gideriz. Hiç beklenmedik bir anda zamanın derinliklerinde ki olayı yeniden yaşarız. Mahal aynıdır, kişiler aynıdır, duygular aynıdır, aslında biz o an sinema perdesine yansıyan bir görüntüyü seyrederiz. Yaşadığımız bir olayın yansımasıdır gözlerimize. Sadece gözlerimize mi hayır yüreğimize, duygularımıza işlenir yeniden her şey, tıpkı hafızamıza işlendiği gibi.

Memlekete gelmenin, yaşıtım sayılabilecek dayı çocuklarını görmenin heyecanı vardı. Sokaklar o zaman şimdiki kadar kalabalık değil, çocuklar şimdiki kadar bilmiş değildi. O zamanlar henüz ana caddelere bile süpermarketler kurulmamış insanlar şimdiki deyim ile bakkal amcadan alış veriş yapıyorlardı. Raflarda dizili duran birkaç gofret, bisküvi ve şekersiz çiklet bizim çağın bakkaldan alınacak en güzel hediyeleriydi. Köşe başındaki ilk bakkala yöneldiğim zaman öğrenmiştim, “o bakkal Sünni” demişti dayı kızı. Sünni kelimesi hafızamda dolanıp durmasına karşın ona denk duymadığım kelimenin karşılığını bulamadan öylece kalakaldı beynimde.

Annem olabildiğince açık ve anlayabileceğim derecede sade anlatmaya çalışmasına karşın bir türlü çözemiyordum ne Alevi ne Sünni kelimesini. O zamana kadar yaşanılan iç ve batı Anadolu’nun yerleşim yerlerinde hiç karşıma çıkmayan, hiç duymadığım kelimelere anlam vermeye çabalıyordum. Bir de üzerine ezberlemeye çalıştığım oniki tane isim vardı ki, bu hepten işimi zorlaştırmıştı. Artık en az kuzenlerim kadar bende biliyordum Alevi, Sünni kelimesini veya en azından köşede ki bakkal Sünni ondan iki dükkan aşağıdaki ise Alevi idi. Ve ben tıpkı kuzenlerim gibi aşağıdaki bakkaldan gofretimi alacaktım.

Çocukluk aklı mı yoksa saflığı mı bilmiyorum “ ondan kimse gofret almaz ise iş yapamaz, para kazanamaz o zaman da evine bakamaz” diye anneme serzenişte bulunmayı da ihmal etmemiştim. Meğer köşedeki bakkaldan da Sünniler alışveriş yapıyorlarmış o nedenle evine para götürebilirmiş. “peki” demiştim “ya evimize gittiğimizde ne yapacağız, orada da Alevi bakkal var mı?”, annemim orada Alevi, Sünni yok demesini daha da garipsemiştim.

Bir yıl sonrasında memlekete taşındığımızda artık köşede ki bakkal düşmanım, ondan iki dükkan aşağısında ki ise canımdan birisi gibi gelmeye başlamıştı. Ama hala neden diye sormadan edemiyordum.

Bir iki yıl sonrasında, sokaklarda kimliksiz kurşunların dolaştığı, düşüncesinden dolayı değil inancından dolayı insanların kanlarına bulandığı bir dönemin ortasında yaşamıştım düşmanlığın kardeşliğe dönüşebileceğini. Henüz yeni başlayan ortaokul heyecanın ilk haftalarıydı. Gündüzleri kaldırımlarının insanlarla dolmasına rağmen akşamları insanların dolaşmadığı caddelerin birisinin orta yerinde beni ve onu bekliyordu insanlık.

İlk kim söyledi hatırlamıyorum, beklide aynı anda yada peşi sıra söyledik; “ben Aleviyim” “ben Sünniyim”. Kısacık duraklamaya hangi düşünceler hangi duygular girdi bilinmez bildiğim aynı anda “ne olacak” diye birbirimize sormamız ve hemen ertesinde “hiç bir şey olmayacak devam” dememiz.

Evet kimi zaman birlikte ama çoğunlukla birbirimizden uzak, fakat hiçbir anında dürüstlük, samimiyet ve sevgiden kopmayan 29 yılın sonunda hala “devam”. O gün sonbaharın aylarından birinde gündüz vaktinin son anlarında, sisli karanlığın çökmeye başladığı o zamanda, insanların koşuşturmasına aldırmadan başlayan bir dostluktu bu. Bundan da önemlisi içimizde yeşermeye başlayan düşmanlığın yerinin sevgi almasının anıydı.

Keşke Alevi, Sünni diye ayırım yapmadan sadece ama sadece insan olduğuna bakabilsek karşımızdakine.

12.06.2006

 
Toplam blog
: 5
: 1459
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Suskun toplumların paylaşamadıkları ve içlerinde biriktirdikleri görüşler nedeniyle aslında patla..