Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '08

 
Kategori
Güncel
 

Sadun Aren'in ardından

Sadun Aren'in ardından
 

Seksenbeş yıllık onurlu ve hep ileriyi düşünen bir yaşamın sonuna tanıklık etmek için oradaydık. Mülkiyeli olmamakla birlikte öğrenim yaşamımın çeşitli evrelerinde bulunduğum Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin zamana ve zemine direnen avlusunda ilk kez böyle bir törene katılıyordum. Nedense alışık olunduğu üzere Sadun Hoca’yı bir camiden uğurlamak istememiştim. Törende yapılan konuşmalar anlamlıydı. Sayılan insani özelliklerinden olan, sevecenliği, sakinliği, buna karşılık kendisini dinletme uslubu bugünlerde revaçta olan “öfkeli belâgat” sanatına adeta gönderme niteliğindeydi. Buna ilaveten, ileri yaşında siyasi görüşü nedeniyle uzun yıllar hapis yatmasına karşın umutla ileriye bakışını hep korumasından, ödünsüz siyasi çizgisinden, mütevazılığından ve öğretici, yol gösterici yaşam tarzından bahsedildi. Bu arada ülkemiz iktisadi literatürüne kazandırdıklarına değinildi. Uzun lafın kısası, ardından konuşanlar, siyaseti ve üniversite hocalığını bağdaştırmayı başaran bu nadir insanın önünde son kez saygıyla eğildiler.

Sadun Hoca’yı 1985 yılında Gazi Üniversitesi’ndeki öğrenciliğimin ikinci senesinde tanıma şansına sahip oldum. Ünlü ders notları nedeniyle hapis yattığı Makro Ekonomi sınıfı bizim için 12 Eylül yangının kül ettiği ormanda taze süren filiz misali umudun mekânıydı. O günlerin kasvetinin sindiği sınıfta bu ufak tefek sakin insan, gözlerinin içi gülerek bakışları hep ufukta, istihdam ve iktisadi politika anlatırken bağırmaya hiç gereksinim duymuyordu. Öğrenciliğim sonrasında da takip edebildiğim kadarıyla söyledikleri, yorumları önemli ve değerli oldu benim için. Geçmişte “oportünist” damgasını yemesine neden olan kararlı sosyalist çizgisini koruyarak, klişelerden arınmış, değişen toplumsal ve ekonomik koşullar karşısında afallamadan, geleceğe, saplanıp kalınan sabit bir noktanın dışından bakabilme ender yeteneğine sahip aydınlık bir insanıdır söz konusu olan. Bu cümleden ne kastettiğimi anlatmak için belki de kendisini en başta suçlayan Mahir Çayan’ın onu eleştirirken kullandığı kendi sözlerine kulak vermek gerekecektir bu noktada. Çayan “Aren Oportünizminin Niteliği” isimli yazısından onun şu söylediklerine gönderme yapıyor: "Biz proletaryanın öncülüğünde sosyalist devrimi savunuyoruz. Onlar – Milli Demokratik Devrim tezini ileri sürenler (hk)-. ise küçük burjuva reformistleri olan asker ve sivil bürokrasinin öncülüğünde demokratik devrimi savunuyorlar... Türkiye demokratik devrimi geniş ölçüde tamamlanmıştır. (1923) Bu nedenle önümüzdeki aşama sosyalist devrim aşamasıdır... Emperyalizm ülkemizde daha ziyade askeri niteliktedir ve bizim kavgamız sosyalist yani anti-emperyalist anti feodal ve anti-kapitalist bir mücadeledir. Eğer söyledikleri gibi emperyalizme karşı olan küçük burjuvalar varsa, sosyalist mücadele anti-emperyalist ve anti-feodal mücadeleyi içerdiği içîn bizim yanımıza gelerek mücadeleye katılırlar:..”(*) Bu sözlerin bugün taşıdığı önem ve yerindelik 1980 askeri darbesinin yol açtığı siyasi sonuçlar ve günümüz siyaset sosyolojisi gözönüne alındığında, her dönemde duygusal karşı çıkışlara maruz kalsa da, daha iyi anlaşılmaktadır.

(*) Bu yazı ilk kez 22 Temmuz 1969 tarihinde Türk Solu dergisinin 88. sayısında yayınlanmıştır.

 
Toplam blog
: 129
: 1104
Kayıt tarihi
: 12.06.06
 
 

Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F mezunuyum. Yüksek Lisans diplomalarımı G.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü'nd..