Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '11

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Saftirik Henry'nin Düşük Donu

Saftirik Henry'nin Düşük Donu
 

Eğitim sektöründe çalışmam, on yaşında bir çocuk sahibi olmam, biraz da sosyal gözlem merakım nedeniyle olsa gerek; son zamanların moda çocuk kitapları konusundaki tespitlerim gözüme çok çarpar, beynimi gereğinden fazla kurcalar, hatta ve hatta bir miktar da rahatsız eder oldu çoğu zaman.

Kendim sıkı bir okur olduğumdan, eşimin hatırı sayılır bir kitap kurdu olmasından, duvardan duvara kütüphaneli, cilt cilt kitaplı, ansiklopedili bir evde doğup-büyüdüğümden dolayı evladımın da iyi bir “okur” olmasını can-ı gönülden diledim. Ve hep bu minvalde yetiştirmeye çalıştım oğlumu ve halen de çalışıyorum.

Fena gitmiyoruz. Okumayı okula başlamadan söktük. Yeterli okuma hızına da ideal zamandan önce kavuştuk. Mutlaka o an okumaya devam ettiği bir kitap oldu odadaki sehpanın üzerinde, plaj çantasının içinde… İyi de okuyoruz, aman nazar değmesin.

Canımı sıkan şu ki; okunacak yüzlerce harika çocuk kitabı, ulusal ve evrensel çocuk klasiği, Muzaffer İzgü’ler, Sevim Ak’lar ve daha ne müthiş yerli ve yabancı çocuk kitabı yazarı varken son zamanlarda benim oğlum da bir acayip modanın içine düşmüş durumda. Ve bu sadece benim çocuğum için geçerli değil çevremde ne kadar çocuk varsa hepsinin elinden düşmeyen birkaç seri kitap var.

İlk aklıma geleni “Felaket Henry” diye bir tipin maceraları. Mesela yanda fotoğrafını koyduğum “Felaket Henry’nin Donu” cinsinden maceralar bunlar. Bir de yine donunu çekmekten aciz “Kaptan Düşükdon” var mesela. Bu “don/külot” meselesi esaslı bir fenomen şu anda yetişen nesillerimiz için galiba. Ya o “Saftirik Greg”e ne demeli. Bu üç arkadaşın ucube maceraları, belirli bir yaş grubundaki çocukların nerdeyse ezberinde yahu.

Bu çocukların yaptığı tek espri ve maalsef gülmece anlayışları “popo”,”pipi”,”kaka” falan deyip sonra da katıla katıla gülmekten ibaret. Espri yaparken vazgeçilmez bir itici kuvvet olan zekanın kullanım oranı sıfırın altında yani. Bel altında ya da başka bir deyişle.

Bilemiyorum ben mi abartıyorum ama müthiş rahatsızım bu konudan. Yahu normal cümle kalıplarımız ile yazılmış, dilimizi de doğru kullanan, erdemli olmayı, insan gibi insan olmayı satır aralarındaki mesajlarda ilmek ilmek işleyen ne güzel kitaplarımız var yahu.

Bu donlu gömlekli, saftirikli ezikli kitapları okuya okuya çocuklar; bütün bir hayatı ıskalamaya daha bu yaştan hazırlanıyorlar gibime geliyor bana doğrusu. Tamam bizim kuşak gibi “Kemalettin Tuğcu” külliyatını da hatmetmesinler ama biraz da ayakları yere basan şeyler okusunlar diye düşünmüyor değilim.

Değerli görüşlerinizi yorumlarınızla paylaşırsanız sevinirim. Arzu eden dostlar (sevinc35.5@hotmail.com) adresimden de yazabilirler. Yorum olarak yazımın altına ilave eder, tüm dostların görüşlerine sunar, sayfamı zenginleştiririm.

Üç sene önce bugün: Empati-Empathy-Adam Fawer

Dört sene önce bugün: Otele Gidince Domuz Gibi Yeriz Abi

Beş sene önce bugün: Hacettepe'de Kurtlarla Dans

tüm KİTAP yazılarım için tıklayınız

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..