Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '13

 
Kategori
Kitap
 

Sağ olsun İlhan Taşçı

Sağ olsun İlhan Taşçı
 

“Babam Sağ Olsun”

Babalar gibi satanların hikâyesidir…

Bu kitapta geçen olaylar tamamen gerçektir. Hayal ürünleriyle (şirketler, gemicikler, yumurtalar, fabrikalar, faturalar, vergiler gibi)karıştırılmaması gerekir.

Kitabın ilk basımı 2008 yılında, beşincisi ise 2011 yılında basılmış… Cumhuriyet Kitapları’ndan yayımlanmıştır. İlhan Taşçı’ya ait inceleme dalında bir kitap…  Aslına bakarsanız sadece kitap değil sıradan insanların nasıl varsıllaştıklarının göstergesi…  Siz kitabın kapağında incele-me dediğine bakmayın yani yazar sağlam incelemiş…

Kitabın fiziki özelliklerine gelecek olursak;

13,5x21 cm boyutlarında, ciltsiz, 184 sayfa (ki aslında sayfa sayısı bende soru işareti, neden öyle olduğuna ise ilerleyen satırlarda değineceğim)…

Klasik, bildiğiniz ilk sayfada yazar biyografisi var…  Bu kitabın içerisinde geçen babaların verdiklerini veremeyeceğinden olsa gerek ki yazar kitabı oğlu Çınar’a atfederek sonsuza dek bitmeyecek, onurlu bir miras bıraktığını bizlere daha kitabın başında tiyo veriyor.

Önsöz yok. Onun yerine muadili başlarken var. Kitap içeriği bakımından yazar daha okuyucu karşılar karşılamaz burada kitabın ruhunun inceliklerini aktarıyor. Yalnız bir uyarı eksik +18… Durunnnn hemen müstehcen şeylerin var olabileceği çıkarsımınlar yapmayın. Çünkü daha reşit olmadan raşit olabilen, bıyıkları terlememiş genç oğlanların, üniversite okurken evlenen, öğrenci olan bayanların yani tabiri caizse eskilerin deyimi ile daha kısa donla dolaşacak çağda olanların (ki burada bizim uzun donla dolaşmamızın bir anlamı kalmıyor) şirket şirket üstüne kurmalarından tutun da daha otuzuna gelmeden armatörlüğe kadar yükselişlerini güzelce anlattığı için bizim işsizler ordusu üniversiteli genç çocuklarımızda kısa süreli düş bozukluğuna, sitemlere, biz de yaşıyor muymuşuz, bizimki de hayat mı vb. gibi serzenişlere yol açabilir. Bu tepkilerden dolayı ebeveynler zor duruma düşebilirler o yüzden bu ihtimal düşünülerek  +18 ibaresi konulabilirdi (Tabi bu işin şakası)…

İçindekiler’i var. Ki buradan biraz dikkatli okuyucuysanız aşağıda yer alan ve bence yazarın hiç de tesadüfü olarak yapmadığı şu isim dizilimlerine(yukarıdan aşağıya silsile yolu mu desem başka bir yol mu desem bilemedim) ulaşıyorsunuz.

“Abdullah Gül…

Recep Tayyip Erdoğan…

Kemal Unakıtan…

Binali Yıldırım…

Osman Pepe…

Murat Başesgioğlu…

Faruk Nafız Özak”  Ve tüm bu isimlerin aileleri, kısa öyküleri ve çocuklarının kısa zamanda uzunca yükselişleri yer alıyor.

Öyle ki ufacık sermayelerle kurulan şirketler çok zaman geçmeden ha bire sermeye artırımlarıyla şirketçik oluveriyor.  Ortalarda doğru dürüst canlı canlı kımıl kımıl para yok, hangi banka ne tür faizle kaç milyon dolarcık kredi verip gemicikler alınıyor belli değil… Biz sadece su üstünde gidenleri biliyoruz bir de sualtının rengârenk dünyası var işte yazar bize o kapıyı aralıyor…

Yazarın anlatımı, üslubuna gelecek olursak diyecek yok. Rahat, kendinden emin ee zaten her anlattığının resmi kayıtlarını sunuyor. Bu da okuyucuda yazara güven duygusunu daha da arttırıyor. Ancak yukarıdaki isimlerin izledikleri yollardan mı, bilemedim kulağı direk tutmak varken önce el bi bele gidiyor oradan sırt bölgesini geçip kulağa varacakken hemen yön değiştirip biraz kafayı kaşıyarak oyalanılıyor sonra o direk tutulabilecek kulak tutuluyor.  Sanırım kitabın kahramanları arka sokakları tercih etmiş hep ondan biraz dolaşmaya çıkılmış. Bu arada siz dönen bir işi çözmeye başlarken bir bakıyorsunuz başını unutmuşsunuz…

Yazar sanırım bir tek kurguda zorluk çekmemiştir.  Çünkü olaylar hazır kurulu sadece ipin ucunu doğru yerden yakaladın mı alıp başını gidiyorsun… Bir bakıyorsun temizlik görevlisinin hesabına binlerce dolar yatırmalar, birileriyle gidip onu çekmesi falan derken kendinizi bir ara Uzan’ların yolsuzlukla mücadele serüveninde sanıyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz vergi affı çıkmış, ya kanun değişmiş ve genelge filizlenmiş yani çok ufacık bir şeyler oluvermiş.  Sonra benim gibi unutkan bir adamın aklına listenin iki numaralı adamının Uzan’lar hakkında yıllar yıllar evvel yaptığı o çarpıcı açıklama geliveriyor. “Bir bakıyorsunuz çaycı, genel müdür…”

Bana göre yazarın başarılı olduğu diğer bir konu ise, (hııh şimdi geldik sayfa mevzuuna) bu kadar yıllara yayılan olayları bu kadarcık sayfaya sığdırmasına… Ya bazı olayları özet geçti, ya sıradan okuyucular için işin fazla teknik detaylarına girmedi, ya da gerçekten kahramanların başlarından geçen olaylar bu kadar… Hâlbuki bana kalsa sıradan bir okuyucu ve gündem takipçisi biri olarak bu 11 yıllık iktidarın ailecek yükseliş hikâyelerinden külliyat çıkar…

Kitabın sonsözü var ama hiç söylenmeyecek sanırım. Çünkü yazar sonsöze görev sürüyor demiş ve bu takibin okuyucuya müjdesini veriyor.

 

“Babam Sağ Olsun”

Milletten çatır çatır vergi toplayanların,  nasıl katma değersiz yaşadıklarının öyküsü…

“Babam Sağ Olsun”

Vergi vermeyenlerin, zekât verip vermediklerini düşündüren, sorgulatan bir kitap…

Sağ olsun İlhan Taşçı…

 

 
Toplam blog
: 255
: 326
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

İzmir doğumluyum. Uzun düşünceler, kısa şiirler hayatımın büyük bir bölümünü kaplar. Öyle gökkuşa..