Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '10

 
Kategori
Deneme
 

Sağ ve Sol Loblarımız

Sağ ve Sol Loblarımız
 

"Beyninizi sevin, onu bilgiyle donatın..."


Beyninizin yüz milyar ışık yılı genişliğinde bir evreni kavrayabilen ve avucunuza alınabilen ortalama 1, 5 kg ağırlığında bir mucizenin olduğunu hiç düşündünüz mü? Sağ ve Sol… Durun! Durun! Hemen beyninizi olumsuz düşüncelere boğmayın! Sağ, sol dediysek, hemen siyaseti aklınıza getirmeyin! Hani avucumuza alınabilen beynimizin “Sağ ve Sol Lobları”ndan bahsediyorum. Beynimizdeki on iki trilyona yakın hücrenin hakkını verebiliyor musunuz? Onu güzel düşünceler ve olumlu işlerde kullanabiliyor musunuz? Bir çoğumuz bence beynine gereken önemi vermiyor. Onu üzüyoruz…

Dinlemiyoruz, Okumuyoruz, Üretmiyoruz, Araştırmıyoruz, sonrada en önemlisi “Olumlu” düşünmüyoruz. Sağ ve sol lobların ne işe yaradıklarını merak ettiniz mi? Bakınız Sağ lob ne işe yarıyor; Hayalci, Sezgisel, Duyguları özgür bırakır, Mekâna yönelimlidir, Çizmeyi ve kullanmayı tercih eder, Görüntülerle düşünür, Soyut düşünür, fantezi kurar, Yüzleri hatırlar, Tepkiseldir ve vücudumuzun sol tarafını kontrol eder. Peki, Sol lobumuz? Zihinsel ağırlıklıdır, Planlama yapar, Duyguları kontrol eder, Analitik yaratıcıdır, İşitsel ve görsel yolla öğrenir, Yazmayı ve konuşmayı tercih eder, Kelimelerle düşünür, Verilerle hareket eder, sonucu görmek ister, Bir defada her şeyi düşünür, Somut düşünür ve oda vücudun sağ tarafını kontrol eder. Peki, siz bu lobları gereği gibi hoplatabiliyor musunuz? Yani lobların hakkını verebiliyor musunuz?

Bakınız beyninizin bir gramının bile dünyadaki tüm telekomünikasyon sistemlerinden daha çok bağlantıya sahip olduğunu biliyor muydunuz? Hele beynimizin mesaj hızını tahmin edebilir misiniz? Saatte tam 580 km. Birde, yedi ton ağırlığındaki Crey Bilgisayarı’nın bile saniyede bir milyar hızla işlem yapmasına rağmen, Allah’ın bize bahşettiği bu güzel değerin, saniyede bir katrilyon hızla işlem yaptığını düşünsenize!.. Şimdi elinizi kafanıza götürün ve onu sevin, ödüllendirin!... Ah! Bizim Beynimiz Ah!.. Sizce genelde neye çalışır? Belden aşağıya mı? Fesatlığa mı? Dedikoduya mı? Rüşvet almaya mı? Birbirimizin kuyusunu kazmaya mı? Talan ve vurguna mı? “Devletin malı Deniz, Yemeyen Domuz” anlayışı ile cebimizi doldurmaya mı? Savaşlara mı? Adam öldürmelere mi? Kavga ve şiddete mi? İspiyonculuk ve adam gammazlamaya mı? Rantçılığa mı? Saymakla bitmez ki!... Keşke bunları beynimizin hücrelerinden bir yok edebilsek, sanırım işte o zaman sağ ve sol loblarımız, “<ı>İnsan” olduklarını anlayacak!... İşte bu mucize loblarımızı tam anlamıyla çalıştıramadığımızdan, Türkiye’de 40 milyon insanımız hiç kitap okumuyor! Bir Norveçli kitaba 137, Alman 122, İsveçli, Avustralyalı ve Belçikalı 100 dolar ve ABD’li 95 dolar harcarken, biz yılda kitap için yalnızca 0, 45 dolar para ayırabiliyoruz.

Düzenli kitap okumada; Japonya’da % 14, Amerika’da % 12 iken Türkiye’de binde bir… Peki, bizler kitap okumuyoruz da ne yapıyoruz? Yüzde 94’ümüz pijama ve terliklerimizi giyerek dizilerin büyülü ve erotikliği içinde TV’nin karşısında pinekleyerek kafamızı kuma gömüyoruz. Siyasilerin şiddetle bezenmiş laf kalabalığını dinleyip duruyoruz!... Zamanınızı almazsam küçük bir hikâye ile yazımı sonlandırmak istiyorum.. “ <ı>Genç adam yöresindeki bilge ve yaşlı kişilerle ilgili olumsuz sözler söylüyordu. Bir gün Dhu Nun ona küçük bir ders vermek istedi. Genç adamı yanına çağırdı ve parmağındaki yüzüğü eline verdi ve ona; “Pazara git, şimdi bu yüzüğü bir altına sat” dedi. Genç adam bilgenin verdiği yüzüğü satmak için pazara gitti. Ama hiç kimse yüzüğe on gümüşten fazla vermiyormuş. Sonunda Dhu Nun’un yanına dönerek olanları anlatır. Yaşlı bilge genç adamın uzattığı yüzüğü almadı. Ona bu kez yeni bir görev verdi ve ona; “ Şimdi kuyumcuya git ve bu yüzüğün değerinin ne kadar olduğunu sor” Genç adam elindeki yüzükle tekrar kuyumcuya gider. Kuyumcu genç adamın gösterdiği yüzüğü inceledikten sonra “ Size bu yüzük için bir altın verebilirim” demiş. Genç adam şaşırır ve hemen yaşlı bilgenin yanına giderek ona bu kez kuyumcuda olanları anlatır. Dhu Nun genç adamı dinledikten sonra ona hiç unutamayacağı bir yaşam dersi verir. <ı>“ Dünyadaki her varlığın gerçek değerini anlamak için çok çalışıp okuman ve o işin uzmanı olman gerekir.” Der. Beynimizin her iki lobunun da bilgilerle doldurup, sonra da olumlu düşüncelerin ışığında birlik ve beraberlik içinde mutlu yaşayalım. Gelecek neslin buna ihtiyacı var… Sevgilerimle… Ertuğrul Erdoğan/Bursa 14 Mart 2010 Kaynak; 1) Süper Hafıza/Ferit Delen 2) Anlayarak Hızlı Okuma ve Öğrenme/Murat Tunalı <ı>
 
Toplam blog
: 300
: 466
Kayıt tarihi
: 06.05.08
 
 

Ertuğrul Erdoğan, 1958 yılının sonbaharında Ankara'da doğdu. 1968 -1980 yılları arasında babasını..