Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

Sağır Sultanın duyduğu…

Sağır Sultanın duyduğu…
 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görev ve sorumlulukları müstakil bir yasada bir bir sayılmıştır. 

Her demokratik hukuk devletinde bu böyledir. 

Sözünü ettiğimiz bu yasanın adı, “Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu”dur. 

Türk Medeni Kanunu ya da Ceza Kanunu ne kadar kanunsa, bu kanun da o kadar kanundur. 

Maddeleri diğer kanun maddeleri gibi uyulması zorunlu düzenlemeleri içermektedir. 

Alın size Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi. 

Söz konusu maddenin ilk bendinde bakın ne yazıyor?.. 

Birlikte okuyoruz:  

C UMUMİ VAZİFELER: 

Madde 35 - Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır. 

Demek ki, TSK’nın birincil görevi, Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamaktır

Gelin bir kez de aynı maddeyi tersinden okuyalım: 

Demek ki Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyup, kollamaz ise, görevini yapmamış sayılacaktır. 

Bu bir kanun emridir. 

Söz konusu kanunun uyulması zorunlu, amir bir hükümdür… 

Bu yasa maddesini okuyup, biraz düşündükten sonra şu sonuca varmamak bizce mümkün değildir: 

1.- Türk Silahlı Kuvvetleri Cumhuriyeti korumak için gerekli tedbirleri alacaktır. Ve yapılması gereken şeyleri tespit edecek ve bizzat yapacaktır. 

2.- Ve yine demek ki, TSK’nın en başındaki komutanların zaman zaman Cumhuriyet’in tehlikede olduğunu belirtmeleri yasal görevleri arasındaki yer alan teknik bir tespitten ibarettir. Demokrasiye aykırılık değil! 

Sadece sivil bir organizasyonun içinde olmak demokrasiyi uygulamak ya da gerçekleştirmek anlamına gelmez. 

Sivil ya da askeri veya bürokratik, her kim ki, yasaların kendilerine verdiği görevleri yerine getirmektedir. Orada bir demokrasi ihlali değil, tam tersine hukuk devletinin gereklerini yerine getirilmesi olgusu vardır. 

TSK’nın en üst kademelerinde yer alan bir genelkurmay başkanı açık bir dille,  

- TSK üzerinde psikolojik bir harekat uygulanmaktadır, diyebilmiştir. 

Bir diğer genelkurmay başkanı, “Cumhuriyet’in tehdit altında olduğunu” yine büyük bir açık yüreklilikle dile getirebilmiştir. 

TST’nın en başındaki komutanlar olarak bu kişiler, bu sözleri söylerken kendilerine yasaca verilen bir görevi yerine getirmişlerdir. Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumuşlardır. 

Cumhuriyeti tehdit eden unsurları işaret etmek bir suç değil, tam aksine yerine getirilmediği takdirde suç oluşturacak hareketlerdir. 

İşaret edilen unsurlardan bir tanesinin “laikliğe karşı eylemlerin odağında” yer almış olması, TSK üzerinde bir töhmet oluşturmaz… Tam aksine, TSK’nın kesinleşmiş Anayasa Mahkemesi kararı ile yapılmış bulunan hukuki bir tespitle aynı noktada buluşması, TSK’nın görevini hukuk içinde ve layıkıyla yerine getirmiş olduğunun somut bir göstergesidir. 

Hukuk, Meclis aritmetiğinin istediği yöne çekerek, dilediği gibi oluşturabileceği bir keyfilik sonucu oluşmaz. 

Yerel yasaların üzerinde ve çok üstünde uygar toplumun kültür mirasından süzülerek gelen bir “İdeal Hukuk” nosyonu vardır. 

Bu nosyonun oluşturduğu evrensel hukuk kuralları vardır. 

Ve uygar dünya içinde var olmak isteyen her toplum, bu değerli hazinenin çizgisinde yürümeyi ve izini sürmeyi yürekten kabul etmek zorundadır. 

Aksi halde, evrensel hukuk kurallarının ve hukuk devleti idealinin dışına sürüklenilmiş olur ve bu sürüklenişin varacağı yer de, despotluktur, faşizmdir, anti demokratik yönetim biçimidir. 

Siz istediğiniz kadar bu gidişin bayrağına “ileri demokrasi” sözcüklerini işleyin, görünen köyün kılavuz istemediğini, sağır sultan bile duyar, görür ve bilir… 

farukhaksal@superonline.com 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ: 

www.soruyusormak.com 

www.dnm-ler.com 

www.kitlecizgisi.com 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..