Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

Sağlık, kadere bırakılmayacak kadar ciddidir

Siyasiler, insanla doğanın ve toplumun nesnel (görünen-bilinen) yasaları arasındaki ilişkiyi doğru olarak kavrayamazlar veya kendi çıkarları doğrultusunda kurallar koyarlarsa, koydukları bu kuralların/dayatmaların bir işe yaramadığını - bir zaman geçtikten sonra - yine kendilerinin bozmasıyla anlarlar...

Başbakan Erdoğan'ın ameliyat edilme süreci de aynen böyle olmuştur.

Üniversitelerde performansa girmeyen hocaların, hastaları muayene etmesini, ameliyat yapmasını yasaklayan Sağlık Bakanlığı; Sayın Başbakan'ın ameliyatı için bu yasayı deldi.

Bu yasa yüzünden, İstanbul Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Dursun Buğra, (diğer birçok değerli Hocalar gibi) görevinden ayrılıp, başka özel hastaneye (Amerikan Hastanesi) gitmek zorunda bırakıldı. Bir nevi kovuldu...

Sonra ne oldu?

Başbakan Erdoğan'ın ameliyatı için -yasayı da delerek- gidip üniversiteden ayrılmak zorunda bırakılan Prof. Dr. Dursun Buğra'nın kapısını çaldılar.

Niçin?

Çünkü, bu ameliyatı yapacakların en iyilerinden biri oydu. Ve... Başbakanımız, sağlık konusu olunca yasa-masa dinlemeyip, Sayın Buğra'yı, çalıştığı özel hastaneden kaptığı gibi, bir üniversite hastanesi olan Marmara hastanesinde ameliyat oldu. Allah şıfasını artırsın...

Yasalar, "O Başbakan'dır", "O Bakan'dır", "O tanınmış bir iş adamıdır", "O zengindir, "O...." gibi, "kişiye özel" bir şekilde uygulanacaksa devlet, devlet olmaktan çıkar, cemiyetlere dönüşür...

Devletin "devlet" olabilmesi koşulu, her insanı aynı eşitlikte kucaklayabilmesi koşuluna dayanır.

Yasalar, bireysel ve törebilimsel bir irade işi değil, insanın bu ilişkisinde gerçekleşen bir "bilinçlenme" ve "bilgi" işidir.

"ZORUNLULUĞUN YASALARI ZORLANAMAZ."

Her hasta (kimlik ayırımı yapılmaksızın - fakat, "iyi doktor"- "kötü doktor" ayrımı yapılırsa..) en iyi doktora muayene olmak ister...

Her insan ister ki, depreme dayanıklı en sağlam binalarda oturayım...

Her insan ister ki. "deprem ve hastalık" gibi doğal zorunluluklar "kader"im olmasın.

Çünkü, sağlık ve sağlıklı yaşama konusu, "kader"e bırakılmayacak kadar ciddi ve önemli bir konudur.

Ve bu yüzden, zorunluluğun bilincine varılarak, bilgilenerek çözülmesi gerekir.

Yoksa, geçenlerde Van depremi dolayısıyle, Sayın Diyanet İşleri Başkanı H.Görmez'in dediği gibi "depremler "bilinmeyen bir güç" değil, bilinen bir "doğa yasası"dır. Bu yasanın bilinmesi ve öğrenilmesi, o yasanın bilinmezliğinden, bir başka deyişle o yasanın "kölesi" olmaktan biz insanları kurtarır; dolayısıyla da özgürleştirir.

Bu doğal zorunluluğu "kader" deyip sineye çekmektense, tanıyıp, nedenlerini keşfettikten sonra, sağlam binalar yaparak bu zorunluluğa karşı özgürleşebiliriz.

Hastanelerde ise, 'doktorlar' üzerinde oynanarak değil, bilimsel çalışmalarına destek vererek, kaynak ayırarak, onları özgür bırakarak (kurumlarını özerkleştirerek, bilgilerini daha da geliştirmeleri sağlanmalı... Çünkü;

"BİLMEYEN BİLGİSİZLİĞİNİN KÖLESİDİR."

"BİLEN, BİLDİĞİ KADAR ÖZGÜRDÜR."

"HİÇ, BİLENLE BİLMEYEN BİR OLUR MU?"

"BİLGİ, EN BÜYÜK 'GÜÇ' SİLAHIDIR, DÜŞMANINI YANINA BİLE YAKLAŞTIRMAZ." 

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..