Sağlık sektörü'nün son hali...

Bir çok hastahane elektronik ortamda randevu sistemine geçti. Görünüşte herşey kolaylaştı. Sanki herkesin evinde internet var diyeceksiniz. En azından olanlar yığılmaları bir nebze olsun önlemiş oluyor. Ayrıca da gerçekten büyük kolaylık. Ancak randevuyu alıp, çok şükür dedikten sonra yaşananlara bir göz atalım.

Randevu alırken size doktor ismi soruyor. Seçeneği işaretliyorsunuz. Randevu saati soruyor. Çalışanlar için en uygun erken saatler olduğu için 08.00 -09.00 arası bir saati işaretliyorsunuz.
Sabahleyin gittiğinizde kapıda ki görevli "Muayene 09.00 'da başlıyor." diye uyarıyor sizi. Madem öyle neden 9'dan önce ki saatlere randevu veriyor sistem diyemiyor bekliyorsunuz. Saat 9 oluyor gözleriniz numaranızım yanacağı tabloda. Yanmıyor. Doktorun kapısının önünde upuzun kuyruklar eskiden olduğu gibi. Birileri elinde bir kâğıt, rapor, emekli karnesi odaya sürekli girip çıkıyor. Soruyorsunuz bu insanlar neden sırada değil diye. " Tahlil sonucunu gösterip, ilâç yazdırmaya gelenler." cevabını alıyorsunuz. Saat 10.00 henüz 1 numara bile muayeneye girmiş değil. 2 şer 3 er kişi sürekli girip çıkıyor. Bu işlemler için sistem randevu vermiyor. Bir gün önceden 20 kişi tahlil yaptırmış, 4 kişi rontgen çektirmiş 5-10 kişide US sonuçlarını göstermeye gelmişse vay halinize. 1 numaralı hasta ancak öğlenden sonra muayene olabilir.

Bir başka dikkat çeken husus, doktorlar özel muayenehanelerine gelen hastalarını da buraya sabah erken saatte çağırıyor ve onlara da ilâç , tetkikler için ise sevk yazıyorlar. Siz orada beklerken onların gördüğü bu ayrıcalıklı muamele sinirleri iyice geriyor.

Bu uygulama neyi getiriyor? Bu ilâç ve tetkik göstermeye gelen randevu dışı hastalar yüzünden, sırada bekleyenlere doktorun muayene için zamanı kalmıyor. Stetoskop takmadan elle karnınız ve midenize dokunulup bir şikayetiniz var mı? diye sorulup tetkike sevk ediliyor ya da ilaç yazılıp gönderiliyorsunuz. Bu uygulamanın düzeltilmesi gerekli. Yoksa faydadan çok zarar verecek.

16 yıldır özel sağlık sigortamız var. Bu yıl hastahane hizmetleri dışında bir hizmet almadık. Hem denemek, hemde yıllardır SGK ya ödediğimiz primlerden faydalanmayı düşünerek. İyi de olmuş. Gittiğiniz kurumda hiç kimse size özel sigortanız var diye ayrıcalık tanımıyor. Aynı kuyrukta bekliyor, aynı doktora aynı kısa sürede muayene oluyorsunuz. Laboratuvarda da hadise değişmiyor. O zaman özel sigorta şirketlerinin oturup düşünmesi lazım.

Bazı ilâçların yazılabilme koşulu da ayrıca bir komedi. Kolestrol ilâcının yazılabilmesi için LDL yani kötü huylu kolestrol'ün 160 üstü olması gerekiyor. Total kolestrolünüz 280 ama LDL 148 ise ilaç yazılmıyor. Fakat doktor ilaç kullanmalısınız diyor. Ator'un fiyatı 29.-ytl , içinde 30 tane var. Kullandınız düştü. Bir daha ilâç yok. Halbu ki bazı bünyeler de düştü diye bıraktığınız an perhize rağmen düşmeye biliyor. Bunda bir çok faktör var. Bu ilaçların doktor gerek gördüğü an yazması halinde rahatlıkla alınabilmesi gerekiyor.

Branş hastahanelerinden biri SGK ile anlaşmasını iptal etti. Ancak o denli önemli bir hastahane ki donanımı açısından, Sağlık Bakanlığı'nın kendi hastaları için özveride bulunup kontenjan açtırması şart.

Bir diğer husus ameliyat halinde yaşanan etik dışı hadiseler. Doktorlara açıktan ücret verme konuları. Bunları Bakanlığın bilmemesi duymaması mümkün değil. Bu konunun acilen çözümlenmesi gerekiyor.

Son uygulamalardan sonra sanırım özel hastahaneler Devletleştirildi. Yada şu an ki fiyatlara baktığımızda yıllardır Devletten aldıklarını (!) şimdi halka hizmet şeklinde geri ödemeye başladılar. Bu durumda da üzgünüz ama artık hastahane zincirleri kuramayacaklar. Temennim o ki hizmet kalitelerini düşürmesinler.

Özel hastahanelerde ki SGK kuyruklarını gördükçe içim sızlıyor. Demek ki diyorum önceleri salt Devlet ve SSK hastahaneleri bu insanlara baktığında gerçek anlamda bir skandal yaşanıyordu.

Sağlıklı günler diliyorum.