Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '06

 
Kategori
Beslenme / Diyet
 

Sağlıklı gıda ama nasıl?

Gıda güvenliğinin en önemli ve zorlu kısımlarından biri de üretim ve pazarlama süreçlerinde ki denetimlerdir. Sorun birkaç haberle çözümlenecek gibi değildir. Kısa vadeli geçici çözümlerde sorunu ortadan kaldırmaz. Gıda güvenliğinin asıl önemli boyutu ise üretim ile ilgili olan kısımdır. Bu konu ayrıntılı olarak tarım ve hayvancılık bölümünde etraflı olarak incelenecektir. Bu yazıda denetim ve denetim ile ilgili sorunlar irdelenip çözüm önerileri sıralanacaktır.

Öncelikle bir yaşanmış bir öykü ile başlayalım. 1960 yılında bir öğretim görevlisi İSRAİL'e gider. Tarımsal yapıyı incelemektedir. Bir gün bir kentten diğerine giderken yolda kenara çekilmiş domates yüklü bir kamyon görürler. Merak edip dururlar. Görevlilerin ne yaptıklarını sorarlar. Domatesler imha edilmektedir. Sebebi ise kullanılmış olan pestisitlerden dolayı hasatın erken yapılmış olmasıdır. (pestisitm türüne göre hasat minimum 12 günden sonra yapılır ki insan sağlığına riskleri az olsun) Ürün tümüyle imha edilir. Üreticiye ceza kesilir.

Burada dikkatimi çeken o tarihte İsrail’in henüz 15 yıllık bir devlet olması. Buna rağmen kurumların çalışmasını çok yerinde olarak iyi bir işleyişle sürdürmesidir. Yasaları iyi uygulamasıdır. Sanırım o üretici ömrü boyunca bir daha o yanlışı asla yapmamıştır. (yurt dışına gidip de gelen ürünleri iç piyasaya vermez isek iflas ederiz diyen Antalya yaş meyve sebze İh. Bir. Başk. acaba ne düşünür. Kendisi de aynı zamanda tüketici olduğuna göre umarım lösemili bir çocuğunu veya torununu kucağına almak zorunda kalmaz.)

Önceleri bir çok kurum ve kuruluş gıda denetimi ile ilgili idi bir yetki karmaşası ve kaos hakimdi. Daha sonra 5179 sayılı yasa ile gıda denetimleri tümüyle Tarım ve Köy işleri Bakanlığı’na verilerek yetki karmaşasına son verildi. Fakat sorun yine ortada duruyor. Gözlemlenebilen çok fazla bir gelişmede görülmüyor. Yine sağlıksız ürünler piyasada biz bunları alıyoruz ve de tüketiyoruz doğal olarak.

Neden?

Yukarıda parantezdeki yöneticinin sözünde saklı her şey kendiside doğal olarak tüketici olan ve de aynı ürünleri sofrasında kendiside yiyen biri olarak. Muhtemelen sonuçlarını da çoğumuzdan iyi bilen birisi olarak. Bu konuda yasal bir yaptırıma maruz kalmayan biri olarak.

Hal böyle olunca ve birçok sorumlu sorumluluklarını aksatınca, bazı siyasetçiler basit bir ceza için resmi kurumlara baskı yapınca (ki sağlıksız gıda onunda sofrasına gidecektir), yasalar denetim elemanlarını kendileri ile baş başa bırakınca (ceza yazan denetim görevlisi itiraz haline mahkeme masraflarını kendileri karşılamaktadırlar. Bu durum ceza yazmaya caydırıcı kılmaktadır. Kamu görevlileri mahkeme de avukat parasıyla mı uğraşacağım diye düşünmekteler ). Bunun üzerine bir de yazılan cezalar için baskılar oluşunca, görevli görevini aksatmak zorunda kalmaktadır. Bunlara bir de suistimaller eklenince ortaya yaşadığımız tablo çıkmaktadır. Denetim elemanlarını maaş ve özlük hakları günün koşullarına uygun değildir. Bu durum çalışanların motivasyonunu bozmakta, rüşvet mekanizmasına da azda olsa zemin hazırlamaktadır. (bu konudaki gözlemim eskiye oranla daha çok fazla bulaşmış değil görevliler. Bu konuda çalışanların mal varlıkları sistemli olarak kontrol edilirse diğer sektörlerde dahil rüşvetle servet edinenler kolayca ayıklanır. Ama bu iradenin oluşması için siyasetin ve siyasetçilerin önce temizlenmesi gerekir. Rüşvet sadece en alttaki görevlinin çoğunlukla yalnız başına gerçekleştirdiği bişey değil.)

En önemlisi de çok yetersiz sayıdaki görevli ile bu iş yürütülmeye çalışılmaktadır. Yetersiz sayının yanında yetişmiş denetleme elemanı da az sayıdadır.

Çözüm;

Öncelikle siyasiler kamu görevlileri üzerindeki baskılarını bırakmalıdır. Sonucunda kendi sağlıkları da riske girmektedir. Bunu bilerek müdahalelerin deki haklılığı düşünsünler. Bir yanlışı yanlışla düzeltemeyiz. Yanlış bir işlem varsa yasal yollarla düzeltilmelidir.

Çalışanların suistimallerine asla göz yumulmamalıdır. Gereken işlemler yapılmalıdır.

Denetim elemanı sayısı ve niteliği arttırılmalıdır.

İşleyişin sağlıklı hale gelmesi için özel sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları yanlışların üzerine gitmelidirler. Sonuçta ihracat daralma ve pazar kayıpları söz konusudur. Artık eskisi gibi her ürün her yere satılamamaktadır. Kıyasıya yaşanan rekabette ayakta kalmanın yegane koşulu iyi ve kaliteli ürünleri piyasalara sunmaktır.

Başka ülkeler kendi toplumlarının sağlığını düşünürken biz neden düşünmeyelim. Tedavi maliyetleri yaşanan acılar da yanımız kalırken.

Bir daha herkes düşünmelidir yapılan yanlışa taraf olarak kârda mıyız?..

 
Toplam blog
: 144
: 2687
Kayıt tarihi
: 01.07.06
 
 

Ziraat mühendisi ve iktisatçıyım. yatırım danışmanlığı ve kişisel gelişim konularında  Simurg Con..