Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '16

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Sağlıklı olmanın yolu yemek yemekten geçer

Yemek yemek bir kültürel aktivitedir. Aksini iddia eden var mı bilmiyorum ama yaşamak için değil; yemek için yaşayanların sayısı çok değil midir? Kesinlikle öyledir. Aç kalmamak için yemek yiyenler ise, bence yaşamanın ne olduğunu tam bilemeyenlerdir! Unutun Benjamin Franklin’in söylediği “Yaşamak için ye, yemek için yaşama” lafını. Öyle ya; yemek üzerine ne çok özlü söz var; bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer, yürek mideyi değil, mide yüreği sürükler, vb. 
 
Düşünün, pek çok aktivite yemek üzerine kurulmuştur; arkadaş toplantıları, iş toplantıları, kadın günleri… Bir geziye gittiğimizde yaptığımız ilk şey, yörenin yemeklerini tatmaktır. Çünkü amaç karın doyurmak değildir sadece. Yeni bir yer keşfederken, oranın kültürünü de anlamaktır. Aslında ne güzeldir şölen kıvamında yemek yemek. Dünyadaki pek çok kültürde olmayan bir şeydir! Evet, bizdeki gibi bir zenginlik hangi ülkede vardır sorarım size. Bir bulgurdan kaç çeşit yemek yapılabilir düşünün. Türkiye’nin her bölgesinde, belki yüzlerce çeşidi yapılır. Söylemeye çalıştığım aslında, bizim için böylesine önemli bir “aktiviteden” kolayca vazgeçemeyeceğimizdir. Dolayısıyla, sağlıklı yaşamayı, yemek yemekten vazgeçmek, sürekli diyet yapmak olarak algılamak çok yanlıştır. Oysa, hem yiyerek hem bunu bir keyif haline getirerek sağlıklı yaşamak pekala mümkündür. Şu bir türlü kim olduğunu bilmediğimiz uzmanlar ise, genetiği değiştirilmiş gıdaların birden hayatımıza girmesiyle, sürekli bunun üzerine çalışıyorlar. Ve bizlere, birçok püf noktası öneriyorlar. Son yıllarda kanser vakalarının sayısının hiç de azımsanmayacak biçimde arttığı düşünülürse, bu çalışmaların ne denli önemli olduğu ve dikkate almamız gerektiği gün gibi ortada. Oysa Yunanlılar bunu çoktan keşfetmişler. Sağlıklı beslenmenin kayıtlarını tutmuşlar, 19. Yüzyılda ise bu çalışmalar hızlanmış. Yani, sağlıklı olmak demek, tatsız, tuzsuz, iç bunaltıcı şeyler yemek değil!
 
Yanlış bilinenlerin aksine, vücudumuzun şekere ihtiyacı yok. Çünkü, farkında olmadan çeşitli besinlerden aldığımız şeker, bu ihtiyacı zaten görüyor. Yani, “ille de tatlı” gereksiz. Keyif zamanlarında, ölçüsünü kaçırmadan, tatlınızı yiyebilirsiniz. Sağlıklı beslenmede, en önemli kural bu! Bu arada, tuzluklar da çekmeceye. Çünkü tuz da en az şeker kadar gereksiz ve zararlı. 
 
İkinci kural; ürünlerimizi mevsimine göre seçmek. Yani kışın karpuz, domates; yazın da portakal, ıspanak tüketmek çok yanlış. Taze olduğunu düşünseniz bile, sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmek en doğrusu. Unutmayın, sebze ve meyveyi de bolca yemeniz gerekiyor. 
 
Yemeklerimizi doğru pişirme yöntemiyle yapmak da, en az onu tüketmek kadar önemli. Genelde kısık ateşte, yavaş pişen yemekler çok lezzetlidir. Yani her sağlıklı olan şeyin lezzetsiz olduğu algısı burada bertaraf oluyor. Bir besin ne kadar hızlı pişerse, içindeki mineraller de aynı hızda ve oranda uçup gidiyor. Şimdi güzelim taze fasulyeyi heba etmek istemezsiniz değil mi? 
 
Evet farkındayım, hangi gazeteyi açsanız ya da web sayfasına tıklasanız mutlaka bir “sağlıklı beslenme” önerisiyle karşılaşırsınız. Her kafadan bir ses, her uzmandan bir yorum… Kimi dinleyeceğinizi bilemezsiniz. Ancak, mesele aslında hiç de o kadar çetrefilli değil. Dikkat edeceğiniz bu gibi önemli noktalar, hem sizin yaşamınızı kurtarır hem de anlamlandırır. Ne tadınızı kaçırır, ne de moralinizi bozar. Yemek yeme arzunuzdan vazgeçmeyeceğiniz sağlıklı günler dileklerimle…
 
Gaye SARIKAYA
 
 
Toplam blog
: 2
: 143
Kayıt tarihi
: 02.08.16
 
 

5 yıllık aktif gazetecilik deneyimimden sonra, şu an medyanın bir başka ayağı olan Basın Danışman..