Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '08

 
Kategori
Sağlık
 

Sağlıkta Sosyalleştirme Bir Düş müydü? (1)

Sağlıkta Sosyalleştirme Bir Düş müydü? (1)
 

Bunun bir düş olmadığına, ülkemiz şartlarına en uygun sağlık örgütlenmesine ve sonuçta arzu edilen sağlık göstergelerine “224 Sayılı Sosyalleştirme Yasası” ile ulaşabileceğimize hala inanıyorum.

Şu anda sağlık hizmetlerinin yeniden yapılandırılması amacıyla sürdürülen reform çalışmaları, geçmiş sistemin eleştirisi, çalışmaması ve başarısızlığı üzerine kurgulanmıştır.

Ben ve benim gibi düşünenler de diyorlar ki; “ Sorun sistemde değil, sistemi çalıştırmayan, engelleyen ve hatta sabote eden çıkar çevreleri ve zihniyettedir.”

Yasayı hazırlamak ve çıkarmak önemlidir, ancak onun kadar önemli olan, yasanın uygulanması için şartların, alt yapının oluşturulması, uygulama konusunda siyasi kararlılık, bürokratik ve toplumsal katılım, uygulamanın ise sürekli denetlenmesidir.

Şimdiye kadar bu şartların hiçbirisi gerçekleşmemiştir.
.........

Türkiye’de sağlık sektörü dahil tüm sosyal sektörlerdeki olumlu dönüşüm için, Cumhuriyetin ilk 20 yılında ve daha sonra da 1961’den başlayarak kısa bir süre için büyük çabalar harcandığını görüyoruz. Fakat bu çabalar ne yazık ki çeşitli nedenlerle kesintiye uğramış ve arzulanan değişim, dönüşüm gerçekleşememiştir.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, Mustafa Kemal Atatürk “Sağlık hizmetlerinde gerçekleştirilecek büyük hamleyi, ülkemizin çağdaşlaşmasındaki en büyük kilometre taşlarından biri olarak” kabul etmiştir.

Ve ülkemizde Cumhuriyet ile başlayan sağlık hamlesi, koruyucu sağlık anlayışı içerisinde, bir halk sağlığı hizmeti niteliği taşımış, devletin sorumluluğunda bir kamu hizmeti olarak örgütlenmesini geliştirmiştir.

1960 yılına kadar geçen süreç; sağlık hizmetlerinde kurumsallaşma çabaları, bulaşıcı hastalıklarla savaş, gerekli kanunların çıkarılması, örgütsel yapının kaynaklar ve ihtiyaçlar doğrultusunda oluşturulmaya çalışılması çabalarıyla geçmiştir.

1960 yılına gelindiğinde; ülke nüfusunun üçte ikisinin kırsal kesimde yaşadığı ve bu nüfusun temel sağlık hizmetlerinden yoksun olduğu, yararlanamadığı görülmekteydi.

Bağışıklama ve aile planlaması gibi ülkenin öncelikli sağlık hizmetlerini yürütmesi için gerekli kuruluşları yoktu.

Anne- bebek ölüm hızları çok yüksekti.

Sağlık ekip hizmeti gibi bir kavram yoktu.

Sağlık personeli sayısı ve sağlık kuruluşlarının hem yetersiz hem de dengesiz dağılması nedeniyle hastalar büyük kentlere akıyor ve hastaneler bu yoğunluğa cevap veremiyordu.

Belirli merkezlerdeki hükümet tabiplerinin bütün işlevleri adli hekimlik ve bazı aşıların okullarda yapılmasına indirgenmişti.

Ve bu manzara, çağdaş sağlık örgütlenmesi ilkelerine de uymuyordu.

Bir şeyler yapılması şarttı.

Ve ülkemizde ilk sağlık reform dalgası, bu şartlar altında ve “224 Sayılı Sosyalleştirme Kanunu” ile 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinin belirlediği ortamda başlamıştır.

27 Mayıs ihtilali ile ülke yönetimine el koyan askeri güç ve oluşturduğu “Kurucu meclis” 1961 Anayasasını hazırlamıştır.

1961 Anayasası, Türk Sağlık Politikası açısından bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Bireysel hak ve özgürlüklere ağırlık vermesi ve bireyi korumanın doğal uzantısı olan sosyal sektörlerle ilgili düzenlemelerin Anayasada yer alması, 1961 Anayasası’nın temel özelliklerinden biridir.

“224 Sayılı Sosyalleştirme Kanunu”, dönemin Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Dr. Nusret Fişek tarafından hazırlanmıştır.

“Sosyal Devlet” kavramı temel alınarak oluşturulan sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi modeli ve kanunu, 1961 Anayasası ile etkin olan genel anlayışın, sağlık alanındaki yansımasını ortaya koyan en önemli göstergedir.

Bu kanun yalnızca sağlık hizmetlerini örgütleyen bir kanun değildir. Sağlık hizmetlerinin genelini düzenleyen bir ilkeler kanunudur. Ve bu kanunda yer alan ilkelerin tamamı, kabulünden 17 yıl sonra, 1978 yılında Kazakistan’ın başkenti Alma-Ata’da toplanan “Temel Sağlık Hizmetleri Konferansı”nda bütün ülkeler tarafından benimsenen, imzalanan bildirideki önerileri kapsamaktadır.

Ki 134 ülke ve 67 uluslararası örgüt temsilcisinin imzaladığı bu bildiri sadece bir öneriler listesi olarak da kabul edilemez. Bu bildirinin asıl önemi; “Temel Sağlık Hizmetleri kavramı ve uygulamaları konusunda hemen hemen tüm dünya ülkelerince imzalanmış bir uluslararası sağlık sözleşmesi oluşudur.

İşte Dr. Nusret Fişek bu bildiriden 17 yıl önce, bilgisini, birikimini ve düşlerini “Sosyalleştirme Yasası” ile yaşama geçirmek istemiştir.

Ayrıca bu yasadaki ilkeler, 1984 yılında Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi için belirlenen “2000 Yılı Herkes İçin Sağlık Hedefleri” ve 1998 yılında oluşturulan “Sağlık 21 Hedefleri” ile de uyumludur.

Bu yasa, Temel Sağlık Hizmetleri anlayışına uygun bir örgütlenme modeli önermektedir.

Nedir bunlar? Kısaca;

— Öncelikli olarak koruyucu sağlık hizmetleri ve sağlığın geliştirilmesi,

— Koruyucu ve iyileştirici bütün hizmetlerin aynı birim tarafından (sağlık ocağı) verilmesi

— Kademeli hizmet; Türkiye’de ilk kez sevk zinciri gündeme gelmiş ve hastaların, önce birinci basamak sağlık hizmeti veren sağlık kuruluşlarına (sağlık ocağı) başvurmaları ve buralarda evde ve ayakta teşhis ve tedavi edilemeyenlerin ikinci basamak olan hastanelere sevk edilmeleri öngörülmüştür.

— Herkese, hasta olsun olmasın herkese, kesintisiz, sürekli hizmet,

— Belirli sorunlara değil, geniş boyutlu sağlık anlayışı,

— Nüfusa göre hizmet; Yasaya göre, her 5.000 – 10.000 kişi için bir sağlık ocağı, bölgedeki köylerde ya da mahallelerde ise yaklaşık her 2.500 kişi için bir sağlık evi öngörülmüştür.

— Hekim ağırlıklı hizmet değil, ekip anlayışı,

— Genel pratisyenlere ağırlık,

— Toplum katılımı

— Yasa, karma bir finansman modeli önermektedir. Finansman vatandaşların ödedikleri prim, kamu kurumlarının bütçeleri ve hastaların hizmeti kullanım anında yapacakları cepten ödemelerle sağlanacaktır (madde 2).

Yasada primden ve cepten ödemelerden söz edilmiş olması önemli bir sorun olarak saptanabilir. Yasa en azından finansal bir karmaşaya kapı aralamaktadır. Ancak sağlık ocaklarına başvuranlar, bu kurumca sunulan her tür sağlık hizmetinden parasız yararlanacaktır (madde 14).

Devamı için Bkz. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=87095

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..