Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '11

 
Kategori
Sağlık
 

Sağlıkta yapılan devrimi yerinde inceledim

Sağlıkta yapılan devrimi yerinde inceledim
 

Yıllardır devlet hastanesi kapısından geçmemiştim lakin sağlıkta yapılan devrimleri sıkça duyuyordum. Bizim valide rahatsızlanınca hastaneye götürmek icap etti. Bu vesileyle gittim dün, İzmir’de bir hastaneye. Ve yapılan devrimi anı anına yaşadım. Ya da şöyle söylemek daha doğru olur sanırım; ben gittiğimde muhtemelen karşı devrim yapılmıştı. Ya da en iyisi ben olayı baştan alayım efendim. 

Artık modernize edilmiş sistemleri sayesinde randevuyu önceki gün internet üzerinden alacağımız söylenince hanesine bir artı koydum devrim yapıldı diyenlerin. Ne de olsa hastaneye gitmek için sabahın beşinde kalmak zorunda olmamak bile büyük bir şanstı. Elbette Türkiye’de yaşayan biri için… Her neyse efendim, ben randevuyu almak için bilgisayarın başına geçtiğimde randevuların, muayene olunacak günden bir önceki gün saat 20.00 de alınması gerektiğini öğrendim. Saat artık 24.00 olmuştu ve artık çok geçti bunun için. Zira çoktan dolmuştu tüm randevu saatleri. Ertesi gün saat 20.15te randevu sayfasını açtığımda anladım ki ertesi gün akşam saat 19.59 da tetikte olmam gerekiyor çünkü kıyasıya bir savaş var. Öyle ki 10–15 dakika içerisinde doluyordu randevular. Pazar akşamı saat 19.45te siperimde yerimi aldım. Ve büyük bir beceriyle randevuyu hem de ilk sırada aldım. Saat 8.00 de orada olmam gerekiyordu. 

Elbette ırkıma ihanet etmemek için bir Türk gibi davrandım ve randevuya bir iki dakika kala hastaneye girdim. Poliklinik girişe çok yakındı ve gittiğimde uzayıp giden bir kuyruk gördüm. Üzerime alınmadan muayene odasına yöneldiğimizde kapının kilitli olduğunu gördük. Sağımızdaki solumuzdaki bakışlar bana kabul etmek istemediğim o gerçeği ima ediyorlardı. O sırayı beklemem gerekiyordu. O anda gerekçesini bulamıyordum ama bunun bir önemi de yoktu. Sırada yerimi aldığımda artık biliyordum, bu sıra, sıra alma sırasıydı. Evet, biraz karmaşık gibi ama tam tamına bunun içindi sıra. Akşam aldığımız saat ve randevunun hiçbir önemi kalmamış, tekrar sıra yapılıyordu. Elbette modern çağa uygun olarak bilgisayar üzerinden sıra veriliyordu. İnsanlar orta çağ görüntüsüyle peş peşe dizilmesinler, çağ dışı bir görüntü oluşmasın diye… Ama bu modern sırayı alabilmek için önce öyle çağ dışı art arda sıraya girilmesi gerekiyordu ya, o kadar olur dedik artık. Derken oradan da sıramızı alıp beklemeye koyulduk. Doktor geldiğinde saat 8.45 civarıydı. Yani bizim muayene olmayı umduğumuz, hastanenin resmi sitesinden de vaat edilen saatten tam 45 dakika sonra… 

Bir saat kadar sonra sıra geldiğinde, bir hafta önce Adıyaman’da yaptırdığımız bir tomar tahlil sonucu ile muayene odasına uğurladım valideyi. Daha ben yerime oturup kitabımda bir iki sayfa okumamıştım ki elinde yeni bir tomarla tekrar çıktı. Adıyaman’da, yine resmi bir kurumda yapılan ve bazıları acılı olan tüm tahlillerin tekrar yapılmasını istemişti doktor. Türlü isyanlara sadece sessizce ve içten içe girip çıktıktan sonra hemşireye tüm bunları nerelerde yaptırmam gerektiğini sordu. O da yine sadece kendisi ve tarif ettiği yolları bilen birilerinin anlayabileceği bir şeyler geveleyince yola düştük tekrar. Tüm tahlilleri yaptırıp iki saat sonra tekrar yanında olmamız gerekiyordu doktorun. İstediği 5 tetkikin ilki için yine uzun bir kuyruğu aştıktan sonra 12 gün sonraya randevu verdiklerinde artık dışımdan isyan etmeye başladım usul usul. Fakat asıl şoku mamografi randevusuna gidince anladık. Ağustos 2012, evet bir buçuk yıl sonraya tekabül eden ağustos 2012 ye randevu verdi. Hatta bunu verirken öyle ciddiydi ki kâğıdın bir köşesine bunu özene bezene yazdı. Artık durum sinir bozucu olmaktan çıkıp komik olmaya başlamıştı. Tekrar tekrar teyit ettirdikten sonra diğer tetkiklere koyulduk. Bazen yanlış bazen doğru onlarca farklı sırada bekledikten sonra sadece 2sini yaptırabildiğimiz tetkiklerden sıyrılıp doktorun dediği gibi iki saat sonra tekrar kapısında bittik. Parça alınması da dâhil birçok eziyet çekmiş olan ve artık bayılmanın eşiğindeki valide ile birlikte… Ama o da ne? Doktor ameliyata girmişti. Üstelik bu öyle ani gelişen değil, böyle peşin peşin bilinen bir durummuş. Yani bize 2 saat sonra kapısında olmamızı söylerken o anda kendisinin içerde olmayacağını biliyormuş. Üzerine bir tane daha 2 saat tükettikten sonra nihayet geldi ve tahlil sonuçları çıkınca gelin şeklinde, bize neden 4 saattir beklediğimizi güzel bir şekilde açıklayan ulvi kanaatini iletti. Elbette böyle önemli bir cümleyi sabah bizi tahliller için yollarken söyleyemezdi. Öyle ya orada da bir kez daha ezilmeden hastaneden çıkılır mıydı? Neticede çok şükür hastalık kapmadan çıktık hastaneden. Evime gelip geçirdiğim mide bulandırıcı günü gözden geçirince sağlık devriminden sonra hiç devlet hastanesine gitmemiş olanlara kılavuz olsun diye şu sonuçları paylaşmak istedim; 

1) Hastaneye giderken saatlik değil mutlaka günlük izin alın 

2) Yanınıza en az bir adet kitap alın 

3) Tedavinizi neticelendirmeyeceğiniz bir yerde boşu boşuna tahlil yaptırmayın 

4) Hastaneye gelirken kafanızdan fazla uçuk hayalleri atın 

5) Sağlıkta devrim palavrasına kanmayın 

6) Mümkünse hastalanmayın veya en kötü ihtimalle ne rahatsızlığınız varsa evde oturup geçmesini bekleyin 

 

Zira büyüklerimiz, ne için olduğunu bilmediği kuyruklara bile girme merakı olan halkımı bu zevkten etme niyetinde değiller henüz… 

 

Saygı ve sevgi ile… 

 
Toplam blog
: 63
: 793
Kayıt tarihi
: 28.08.10
 
 

Spor, edebiyat ve farkında olan bir vatandaş olmak için elbette ki gündem, ilgi alanlarım. ..