Şah görünümlü piyonlar. (Öğretmen ve öğrencileri) Liyakatsızlar!

Eğitim ve öğretime yıllarını vermiş bir eğitimci ağabeyimiz: “İlkokullar üç yıl olmalıdır. Çoklu zekâ kuramına göre, zekâsı tespit edilen öğrenciler, dördüncü sınıftan itibaren sivrilik gösterdikleri, zekâlarına uygun eğitim almalıdırlar. TSE’Lİ beyinli insanların yetiştirildiği, eğitim sistemini sekiz yıl yapsan, on iki yıl yapsanda fark etmez. Sosyal zekâsı sivri olan öğrenciye, matematik dersini tüm kuralları ile öğretmeye çalışmak bir işkencedir. Ona günlük hayatta kullanabileceği kadar matematik öğretmek yeterli olacaktır.” demişti.

Toplumdaki imdat çığlıklarını kimseler duymuyor.

Sanayi sitelerindeki kaportacı, tornacı ve motor ustaları, hatta berberler:“Sekiz yıllık eğitim denilen ucubeden dolayı! Çırak ve kalfa yetişmedi biz bu işi bırakınca, bu işleri yapacak yerimizi dolduracak ustaları da Çin’den mi getireceğiz?” diye sormaktadırlar... (Haksızlarmı mı? Haklılar mı? Onu elbet tarih belirleyecektir! Okuduğum Kamu yönetimi ''Çalışma Ekonomisi'' ders kitabında söylenen şu! 2020'den sonra iş var hemde çok iş; ama o işi yapacak istihdam edilecek nitelikli elaman olmayacak, çünkü herkes okuyor! Yanisi, bu eğitim sisteminde önünüze çay servisi yapacak garson dahi bulamacayaksınız)

Şimdi...

Uluslar arasında eğitimde 34 ülke içinde 33’cüyüz.

Üniversite sınavında 30 soruda Fizik Dersi,

Doğru cevap ortalaması 7,15,

Matematik 50 soruda 12,5,

Geometri 30 soruda 4,54,

Coğrafya 24 soruda 9,34,

Tarih 44 soruda 13,84,

Edebiyat 56 soruda 23,52.

Bu başarı mıdır? Kesinlikle hayır.

Başarıdır diyenler bu işi bilmeyenlerdir.

               .....

Yüz öğrencinin yetmişinin sistem dışı kaldığı bir, Yüksek Öğretim Sistemimiz var. Bu şu demek: “Anne ve babalar, biz sizin çocuğunuzu bugüne kadar avuttuk. Eğitim Sistemimiz sizlere aylak, tembel, cahil, işsiz, vasıfsız evlat yetiştirdi al hayrını gör.” demektir.

Sınavlarda öğrenci başarıları ferdi olarak düşünüldüğünde,

Okul meydanda yok. Dershane var. Başarılı çocuklar,

Dershane logolu tişörtlerle televizyonlara çıkarılıyor.

Sabahleyin erkenden kalkıp kahvaltı hazırlayan anne,

Gecesini, gündüzüne katan dershane parasını ödeyen baba,

Çocuğun hayatına yön veren İlkokul öğretmeni,

Ortaokul ve lise şube ve dal öğretmenleri ortada yok. Neredeler?

Çocuğa yalnızca test çözdüren, test tekniğini öğreten,

Dershaneler okulları işlevsiz hale getirmişlerdir.

Dershanelerin kapatılması öncelikle çocuklarımız için hayırlıdır.

Dershaneler standarttı bozuk, duygusuz, kendinden başkasını düşünmeyen,

Sosyal yönden defolu, insanlar yetişmesine neden olmuşlardır.

                         ......

Bakanlık eğitimle ilgili önemli kararlarda,

Öğretmeni dikkate almamaktadır, bir bakıma,

Öğretmenler bakanlık tarafından adam hesabına konmamaktadır.

Oradan oraya sürülen piyon gibi görünmektedir.

Öğrenci tarafından şah görünen öğretmenler,

Şah görünümlü piyonlardır.

O Piyonlara buradan selam olsun ve bizleri dinlesin azıcık!

Biz; Türkçü, Milli Müfradatta Ders Verilmesinden Yanayız! Milli Benliği, Milli Şuuru, Milli Bilinci ve Milli Felsefesi olmayan o  öğretmenler  bürokrasinin ve sistemin her zaman piyonu olur ve her zaman piyonlar yetiştirir. Öğretmenler ne yapabilir peki? Aynen; Çapa öğretmen lisesi mezunu olan ve tanıdığım en mükemmel öğretmen olan, benim o babam gibi:

Öğrencilerine, asıl olması gereken kendi insani ve vicdani müfredatını uygulamalıdırlar!

Ey Öğretmenler!

Sistemin istediğini değil; Milletin istediği adamları  eğitip ve yetiştirin!

''Ve öğretmenlerin yan gelip yatılan Eğitim Fakültelerinden değil; Fen ve Edebiyat ile Mühendislik Fakültesi mezunlarından seçilmesi gerekir ki;  İşte o zaman uzaya çıkarız!''

Şimdi: Söz Sizin!

Atanamayan yeni nesil öğretmenlere de üzülelim mi?

Üzülmeyelim... Neden? Nedeni aşağıdadır, okuyalım!

İstanbul'da  semtini ve adını vermeyeceğim bir okulda...

İlk okul 2.sınıf  öğrencisi olan  yeğenime derslerinde yardımcı olmak için evlerine gittiğimde;  hala yazı yazmayı öğrenemediğini farkettim ve öylesine sordum? Siz okulda hiç ders yapmıyor musunuz Diye...

Bana  aynen şunları söyledi!

Çocuktan al haberi diye buna derler!

Abi, öğretmenimiz bize  fazla ders anlatmıyor, bizimle hiç ilgilenmiyor ve derste sürekli telefonda, aşkım bebeğim diye ders boyunca birileriyle konuşuyor ve teneffüslerde dışarıda sigara içiyor ve sürekli derse geç giriyor. Birde çok parfüm kokuyor ve bu beni arkadaşlarımı rahatsız ediyor, diyince! Bu söyledikleri karşısında nutkum tutuldu ve çocuktur deyip asla geçme! 

Öğrendim ki! Bu öğretmen daha atanalı 2 sene olmuş!

Diyeceğim o ki! O öğretmene ve onun gibilerine...

Sizi mezun eden ilkokul öğretmeninizin Allah cezasını versin!

Sizi mezun eden ortaokul öğretmenlerinizin Allah cezasını versin!

Sizi  mezun eden lise öğretmenlerininizin Allah cezasını versin!

Sizi üniversitede okutan ve mezun eden, okutmanlarınızın o,  doç ve proflarınızın Allah cezasını versin!

Sizi bu ülkede ki çocukların başına öğretmen yapanların ve o  kokuşmuş sistemin ve başındakilerin, Allah cezasını versin.

Böyle Liyakatsız olupta: Koşa koşa, ayın on beşinde bankamatikten maaşını çeken ne kadar kamu çalışanı var ise... Aldıkları  o paralar haram olsun- zehir zıkkım olsun, sözüm onlara,Liyakatsızlık yapanlaradır. Yapamıyorsanız duyguyla, istekle, işi işi olsun diye yapıyorsanız.... Defolun gidin!

 Benim Son Sözüm:

SOMA'da olduğu gibi: ''Liyakatsızlık; Her Zaman Fahşiyatlığı Doğurur.''  Ve yazıklar olsun, kaldırım taşını değiştirmeyi hizmetten sanıp,  sandık başlarında merkep gibi sırıtarak oy veren bu millete!

2020'ye Dolunay'a Doğru...

İstanbul Üniversitesi -  Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi

Beyazıt/ İstanbul

A.Ümit YILDIZ...