Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '16

 
Kategori
Futbol
 

Sahada Cüneyt Çakır’lar, saha dışında "kalkan" olanlar...

Görüntü net, sorumluluk bulanık...

Yeşil sahalarda "kusurlu” hakemler, saha dışında onlara “kalkan” olanlar...

Sahada canı yananların dışında, sözlü tepkilerinden ötürü taraftar ve yöneticileri, adamına göre cezalandıranlar...

Hakemleri sözle, “hormonlu notlar”la koruyanlar...

Kurullara, belli bir çevreye “hizmet için” yerleşenler...

“Hizmette kusur” etmeyen irili ufaklı çalışanlar...

Kamu yararını bir yana bırakıp kendi camialarına kıyak çekenlere sıfat bulmak çok kolay. Ağzını her açtığında, farklı duygularla rakip gördüğüne yüklenenlerin yeri, aslında oturdukları o koltuklar değildir.

Futbolumuzu yozlaştıran, hakkı bir taraftan alıp bir başkasına aktaranların bir ortada gözükeni, bir de perde arkasında olanı vardır.

İşin içine para pul girmiş, sorumsuzluk başını almış gitmişse; yozlaşma, çürümüşlük, orada “ölümcül ur”dur artık. Yapılanlar, yapanın yanına kâr kalırsa: işler, nasıl olsa bir şey olmaz, “o” beni kollar anlayışıyla yürütülürse, kendisine ve çevresine yontmanın önü alınamaz.

*****

Fırsatçılar, boşluktan yararlanmasını çok iyi bilirler.

Sözgelimi “ekran penceresi” olan biri, kulağa üfleneni yorum adı altında ortaya atıyor; kuyrukta bekleyenler de onun üstüne atlıyor. Böylece, beyin yıkama başlıyor.

Gücü elinde tutanların görevlendirdikleri kişiler aracılığıyla, “hak birinden alınıp öbürüne aktarılıyor”sa, orada "adil" olunmadığı için “kusur” var demektir.

Bir hakemin Avrupa’da maç yönetiyor olması, ona bir üstünlük katmaz. Genel kanıya göre ülkesinde kötü, dışarıda iyi maç yöneten hakem, ülkesinde futbola yön verenlerin “gözdesi” oluyorsa, geldiğimiz nokta, sözün bittiği yerdir.

“Görev kusuru” işleyen, ama "hormonlu not" verilen hakem, meydan okunurcasına, sonraki hafta ödüllendiriliyor. Oysa sahada binlerin, ekran başında milyonların gördüğü “kasıtlı” hakem kararlarını yok sayan gözlemci, hakeme o notu verirse, en büyük “kusur”u işlemiş olmuyor mu?

O gözlemciyi atayanlar, “kusur” örtecek notu veren gözlemcinin ortağı olduğunun farkında değiller midir?

(Not vermek dendi mi akla öğretmenler gelir. Öğretmen, öğrencinin sorulara verdiği yanıtlarla bilgi düzeyini ölçerken yazılı kâğıtlarıyla baş başadır. Değerlendirme, gerçek bir değerlendirme olmayabilir. Öğretmen, yoldan çıkmışsa, bir öğrenciyi kayırırken bir başkasının hakkını yiyebilir. Bu hak yeme, birinden alıp öbürüne verme biçimde olmasa da... Ama bunun farkına kimse varamaz.)

*****

Ne oluyor?

MHK Başkanı Yusuf Namoğlu’nun “topa girmesi”, işlerin iyi yürütülmediği, gitmediğinin yansıması olmalı. Namoğlu’nun işine geleni örneklediği, gelmeyeni örneklemediği de bunun kanıtı.

Namoğlu’nun, yabancı danışmanları Roberto Rosetti ile Jaap Uilenberg'i “kadı” gibi gördüğü anlaşılıyor. Mousa Sow'un golünün iptalinin yüzde yüz doğru bir karar olduğunu onları tanık göstererek savunması yetmez. Çünkü onların, hakemlerin öteki “kusurlu” kararlarıyla ilgili ne düşündükleri örneklendirilmiyor. Namoğlu, onları da bir söylese... Söyleyemez, çünkü  o zaman, bütün “kusur”larına karşın o hakemlere niye sürekli görev verildiğini açıklayamaz.

Ya ceza dağıtan, bağışlayan kurullar?

Bir maçta “küfür” var, ama ceza yok; bir başka maçta ceza var. Son PFDK kararları, saha dışından başlayarak sahaya yansıyan, yani önce yapılanlarla bir bütünlük gösteriyor.

“Dur” diyen olmayınca birileri "gemi azıya almış"sa, “işimiz Allah’a kalmış” denmesi mi bekleniyor yoksa?

Ya asıl beklenmesi, olması gerekenler?

Görevini hakkıyla yapmayana, madem büyük paralar kazanılıyor, yüklü para cezaları verilmeli ya da “düdük” astırılmalı... Ceza dağıtan ya da bağışlayan kurullarda olanlardan, hangi gerekçeyle gelirse gelsin aynı takıma ve kişilere ceza verilmesi yönünde sürekli oy kullanılanlar da ayıklanmalı... Verdikleri not, düzenledikleri raporlarla bir zamanların “özel yetkili”si gibi davrananlar da  öyle...

Bunlar olursa var ya, futbolumuz, hiç değilse TFF ayağında kurtulur!

Biliyorum, akla hemen “ütopya” kavramı gelecektir.

(Kulüp yöneticilerine, sahada “sahte kâr” peşinde koşan futbolculara lafımız yok sanılmasın. Onlar, konu olarak, bu yazının kapsamına girmiyor.)

Ya başka beklentisi olanlar varsa?

Sözgelimi devre arasında bilgi görgü artırmak, bir başka deyişle stres atmak için Antalya'ya gideceklerden kimilerinin yerinden olması...

Son söz:

Adil olmayan kararlardan beslenen ve güçlenenler, gün gelir, ucu kendilerine dokunduğunda isyan ederlerse, inandırıcı olamazlar.

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..