Sahada yaşananlar münferitse, susmak suçtur

Türk futbolunun içerisinde bulunduğu şartların nevi şahsına münhasır hallerinden birisine daha şahit olduk nitekim.

Daha önce Türkiye'nin çeşitli sahalarında yapılan yüzlerce müsabakada‚ tribünlerde yüzlerce‚ binlerce yaşanan olayların karşısında adeta kaplan kesilen Türkiye Futbol Federasyonu ve "çok değerli yöneticilerinin" yine çok çok "adil" kararlarından birisini daha gördük ya‚ ölsek te gam yemeyiz artık.

Fenerbahçe veya diğer kulüpler olarak ayrım yapmaksızın yaşanan her olayı "münferit" olarak görüp okkalı cezalar verenler karşısında‚ birinci önceliği Türk futbolunu korumak ve kollamak olan Kulüpler Birliği Vakfı'nın çok değerli başkanı ve diğer kulüp yöneticileri‚ özellikle de Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetimi'nin açıklanan son karar neticesinde geldiği nokta‚ adeta "bülbül gibi şakıması" da düşünülmesi gereken ayrı bir husustur.

Geçtiğimiz sezon oynanan ve hakem Kuddusi Müftüoğlu'nun "okul yıllığına" varıncaya kadar tescilli kulüp taraftarlığını inkar edip adeta taraftarlıktan men edildiği Galatasaray-Kayserispor maçı sonrasında adeta ultimatom veren‚ Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı'nı ağıza alınmayacak sözlerle adeta Türk Futbol kamuoyunda adeta hedef haline getiren ve "Galatasaray Türkiye'dir" diye buram buram tahrik‚ tahkir ve tezyif kokan açıklamaya imza atanlar‚ bu sezon daha da sıkı bir şekilde hafta başından itibaren kendilerine ceza verecek federasyonun başına ne gibi haller açacağını açık açık medya vasıtasıyla da deklare etmekten çekinmemişlerdir. Propagandalarının neticesini de son derece "ağır para cezası" şeklinde almışlardır.

<ı>Bütün bu oynanan komedi karşısında susan‚ hafta başında eline bulunmaz bir koz geçen ancak bu kozu susarak kullanamayan Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetimi'nin bu gelinen noktada açıklama yapması‚ açık söylüyorum "kolaycılıktan başka birşey değildir."

Geçtiğimiz hafta yaşanan vahşeti‚ Türk futbol kamuoyuna taşımak varken‚ Türkiye Futbol Federasyonu ve PFDK'nın "kucağına bombayı bırakmak" varken‚ sadece izlemekle yetinenlerin bilmesi gereken bir nokta vardır ki‚ susmakla sadece hak yenmiştir ve yenmeye de devam edecektir. Açıklama yapmak yerine hafta başında bu olay sıcak bir şekilde gündeme getirilseydi hem Türk Futbol Federasyonu hem de PFDK böylesine komik bir kararın altına imza atamayacağı gibi bu gündeme taşımanın neticesinde kurullar ve kurumlar hem baskı altına alınacak‚ buna bağlı olarak ta saha kapatma cezası verilecek idiyse‚ adaletin tesisine yardımcı olunduğu için görevini de yerine getirmiş olacaktı. Aksi durumda ise‚ yani PFDK´nın saha kapatma haricinde bir karar alması durumunda ise‚ kendilerini bu kadar rahat hareket etmesini engelleyebileceği gibi adeta bu adaletsizlik bombasını da kucaklarına bırakacak ve kendileri görevde kaldıkları süre içerisinde alınlarında kara bir leke olarak kalmasını da sağlayacaktı.

Eskişehirspor-Fenerbahçe maçından sonra Türk futbol kamuoyuna ve kendi taraftarına açık açık "bundan sonra sizin hakkınızı koruyacağım" mesajını veren Başkan Aziz Yıldırım ve yönetimi maalesef ki bugünkü ceza komedisinin de sorumlularından birisidir.

Bu ve buna benzer adaletsiz kararlar‚ maalesef ki Türkiye´de futbolun izlenirlik oranını da düşürmekle kalmayıp‚ Kulüpler Birliği Vakfı´nın "en büyük projelerinden" birisi olan "ligin marka değeri" ütopyasını da sekteye uğratmaktadır.

Bütün bu komediler karşısında önceden önlemini almayanlar bilmelidirler ki;

"Sahalarımızda bu tür yaşanan olaylar münferit‚ olaylar karşısında önceden önlemini almayarak susmak ise suçtur."