Sahi, Deniz Feneri davası görülüyor mu?

Aslında gizlilik kararı alındığında pek iyi biliyordum ki, fazlasıyla gizli görülecekti bu dava!

Yani, aslında dava açılması dahi istenmemişti elbette, oyalama boyalamalarla geçiştirilmesi tercih edilendi, bu nedenle ite kaka açılmış bir davaydı nihayetinde…

Geçenlerde bir haber vardı, baskın yapılmıştı falan, lakin daha çok bir aklama operasyonu tadı kaldı yutkunduğumda genzimde…

Sahi, ne alemdedir bu dava?

Bülent Arınç Zahid Akman’ın Rtük başkanlığını devretmesini uygun görmüştü, rast gelip de bir konuşmasına tanık olmuştum televizyonda, suların durulması gerekiyordu elbette halihazırda…

İsimler zikredilmeyip, halktan tepki gelmedikçe unutulur gider mi bazı dosyalar tozlu raflarda, elimde değil aklıma hep Hüseyin Üzmez davasında, yanlışım olmasın, on beş- yirmi gün içinde “B.Ç. için bedensel sağlığı bozulmamıştır” diye rapor vermişti ya Adli Tıp, hani sonraları güvenimizi yitirmiştik, gençlerde bir haberde yer alıyordu, bir genç kıza yapılan taciz miydi, tecavüz mü aklımda kalmamış, Adli Tıp 2010 yılının bilmem kaçıncı ayına randevu verdiği için sanık tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı…

Hani yani demem o ki, aynı kurum açıktır ki tarafsız olamıyor!

Hal böyle olunca, insan ister istemez aynı güvensizliği başka davalara da duyuyor…

Mesela, suçu sabit olmamış birçok profesörün tutukluluğu karşısında, bazı kişilerin sabitlenmiş suçlarına karşılık dışarıda olması gibi…

Kafası karışıyor insanın, eee yani…

Şu Cem Garipoğlu meselesinde de benzer durum söz konusu, konuşmama hakkını kullanıyor oğlan, hadi bakalım sıkıysa konuşmasın sıradan bir insan!

Köprünün altından ne sular aktı, akıyor… Açılıyoruz, saçılıyoruz! Bu arada zamları yiyoruz… Ne kararlar imzalanıyor, mesela, sağlık bedelli oldu, huu duyuyor musunuz?

Bu arada, aklıma geliyor ara ara, sahi görülüyor mudur şu bir vakitler meşhur Deniz Feneri hakkındaki dava?

Gülgün Karaoğlu

Kasım,03/09