Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Sahi hangi renk?

Sahi hangi renk?
 

Mandalina soyup yiyorken girsen içeri şaşakalsan, gülümsesen;”Gel bak; hangi vitamin var bunda biliyon mu?” deyip, iki mandalina uzatsam eline, almak için açsan avuçlarını... ben baksam ellerine, yüzüne bakacağıma; “yok bilmiyorum bir akıllı sensin bu dünya da” desen mandalinaları alıp, gülüşsek bu sözlere herkes gülse bu odadakilerin, içeri bir ışık doğsa, yediveren gülleri açsa havada, Bahar dallarında çiğse damlası gibi billur.

Tam bilek güreşine girişmişiz eski dostla, kahkahaların bini bir para…duysan kahkahamızı taaa uzaktan, sinirlensen gelsen buraya..bakmışın biz çığlık çığlığa güreşteyiz. Gülsen kocaman, dişlerinin beyazı saçılsa ortalığa. ”Aha da bakın işe” deyip azarlasan; biz anlamasak azarladığını. “Hadi hadi gel bak, kim kuvvetli” iddiaları atsak, sırf gökkuşağı rengine bürünse buralar. Tutuşsak bilek güreşine…eh kuvvetlisin haliyle, “bak şimdi adam nasıl yenilir” iki elimle asılsam, pat masaya düşse kolun…şaşmışsın öylece bakıyorsun bütün herkes, ben gülüyorken…

Bu anlattıklarımın bir resmi olsa…Hangi renk yakışır bu masala, bu hikayeye, olmayan mandalinaya, olmayan bilek güreşine, olmayana dair…Anı torbasına kaldıracak; bir saatimiz, bir vaktimiz, bir heyecanımız kalakalsa...

Hangi renk yakışır? Hangi renk mutluluğun resmini anlatabilir; Kırmızı, mavi, beyaz… Pembe midir? Mutluluğa yayılan tozlar. Anlatabilmenin koynuna girmişken usulca…

Hiç kötülük yokmuş gibi, İnsanlar ölüp, öldürülmüyormuş gibi, dünya küresel ısınmaya düşmemiş gibi, betonların içinde değil de kır bahçesinde yaşıyormuşuz gibi, herkesi sevip, herkes tarafından seviliyormuşuz gibi, ana kucağının sıcaklığı üzerimiz de, baba şefkatinden mahrum olmuyormuşuz gibi...

Ne madden ne manen kirlenmemişiz gibi... gülüyormuşuz sadece gülüşüyormuşuz...

Sahi… Hangi renk?


***
Geçtiler usul usul,
sanki yağlıboya tablosu...
olmasa martılar,
olmasa sesleri...
sanırsın olmayan hayat...
Halbuki;
Deniz,
ellerimde kabukları
boynu bükük anılar ceplerimde.
Hüzün, her yan...
akşamın kızıllığında.

NOT: Bu yazı "zula"dan çekilip yayınlanmıştır. Bu hafta "Taka"nın sefere çıkamayacağını, rahatsızlığım nedeniyle blog üretme fonksiyonlarımın laçka olduğunu bildirmek istedim. Bilginize...

Anlayışınıza sığınarak "yorum"yazmama nedenimi de buna bağlarsanız güzel olacak...

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..