- Kategori
- Aşk - Evlilik
Şahika
mum alevi kesik kesik titrediğinde
damla damla ıslanacak terleyen alev
ipek bir halıya tutunacak buzlu yamaçlardan kayan damlalar
tüm teni üşümüş bir portakal gibi kabaracak,
ahlak ve namus kralları durup ona bakarak;
acaba nerede duracak?
ve bittiğinde herşey
bu ıslak başkaldırının bir tek hesabı kalacak.
ve herşey bittiğinde birbilerine sarılarak,
bedenlerinin dinlenmişliğini yastık yaparak
zaman, onlardan habersizmiş gibi davranarak
hesap başlayıncaya kadar onlara bakmayacak.
-kendi olacakları soruya kadar zamanı çağırmayarak...-
yeniden terli avuçlarını yüzlerine sürüp
delicesine dişlerine vururmuydu dudakları?
gözleri gökyüzünde, dal sürter Ay'a
sıyrık dudaklarında tatlı bir acı.
kapanır gözleri sokulur koynuna
saçları yapışır terli boynuna
tel tel ayıramaz huzurlu sakinliği,
sorarken; aklı nerede acaba?
ayrılmadan önce ruhları az'önce
bir sis oldu karıştılar birbirine,
karışırken sesler, duymadı sesini
hâlâ çarpmakta dışarı fırlamış kalbi
az sonra,
gözleri, gökyüzünden uzak, akıllarında ya sonrası?
zamanı çağıracak telaşlı bakışları
diyecek,
"bir dahasızlık, neden oyalanmadım teninde,
aklımdaki haykırışları, hayaliydi avuçlarımda,
habersizce yanımızdan geçip giden saatler
şimdi sorularda durup bekleyecekler.
bedenindeki su haykırış olup akarken
senden bana gelen,
seni anlatan kokularla yüklediğin
damlalar yüzümde iz bırakacak, bilir misin?"
diyecek,
"benimle ilgilen, yüzünü bana ver, tırman yüzüme
ellerine uzansın her çiçeğim, dokunarak tenime"
diyecek,
"zayisiz çıkmalıyım teninden
bilirim başım ağır, taşımaz göğsün
kalbin kulağımda, biraz sokulayım, derinden gelir sesin
sırtımda dolaşan ellerin, örtsün tenim
sıklaşır sesin, ilk göktaşına binip gelirsin
zaman usulca gitmiş, görmedim
dudakların buynumda ince bir nefes, titreyen sesin
işte yeniden başlıyor, çıkıyorum yeniden
kalbim itekliyor beni, yüzümü yakıyor yüzün
bir samaşık gibi çoğalırken içinde, dudakların sıcak,
parlak bir tepenin ilk temsasıyla irkilir
belin kopmuş parçası kertenkelenin
dudakların dişlerime çarpar,
ıslaklığın tenimde serin bir alev
haydi şimdi,
şimdi sözü bırak tüm kaslarına
senin için;
sağa sola, kuzeye güneye, aşağıya yukarıya titreyerek kasılsın
başka bir yıldızdan daha ötelere götürsün hazzın,
ben olmayayım,
bırakmasın seni,
ruhunu sarmalayan şahikalardaki zevkin
ben olmayayım,
duyumsa tadını, gevşediğinde bir yaprak gibi suya bırak
kendini...
bir halka uluştuğunda az ötede suda
senden önce düşen bir çiçeğin halkalarıyla birleşsin bedenin
açma gözlerini,
dinle şakıyan arap bülbülünün uzaklardaki sesini
düşman olsun bize tüm sorular
olmasın gerçek,
hâyâl olmasın,
resmindeki olma,
nefesin olsun ve kulağıma yapışan terinde sesin,
teninde kokun, tadı kalsın ıslak terli yamaçların
bak şahikalardasın...
yıldızlar kayıyor, görüyor musun?