Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sahip olmak

Sahip olmak
 

sevgilimin 4 aylık hali:)


Merhaba sevgili günlük;
Bugün buralara da kar yağdı. Daha doğrusu yağıyormuş gibi yaptı. Sabah yine gelirken çok lüks arabalar gördüm ve biraz onlara sataşayım dedim. Hani "sana ne, başka derdin yok mu" diyenler olabilir, ama günlük işte. Canım ne yazmak isterse yazıyorum.

Gelişmiş ülkelerde "amaç" kavramına önem verilir. Örneğin bir araba alacaksanız onu ne için aldığınız nerelerde va nasıl kullanacağınız çok önemlidir. Bu yüzden jip üreticisi amerika da bile bizdeki kadar jip görmedim. Hele almanya da çok çok az. Çocuğu olan aileler genelde station arabaları tercih ediyor. Düşünsenize yüz binlerce dolarlık lüks denen arabaların sahipleri o arabalar da günde kaç saatlerini geçiriyorlar ve ne kadar yol katediyorlar? Aynı işi onda bir fiyatına alacakları araba ile yapamazlar mı? Arabayı ne için alıyoruz? Bu soruyu kendimize sormamız çok önemli. Bana göre aldığımız araba ile amaçlarımız ve beyin yapımız, hatta zekamız uyum içinde olmalı. Araba iki yüz beygir kullanan on beygir olmamalı:) Eminim arabaların çoğu kullananlardan daha zeki. Yaptıkları işler de pek farklı değil. Tek farkı, lüks araçlarla bir bankanın önüne gittiğinizde rahatlıkla kredi alabiliyor veya bir gece kulübüne gittiğinizde kapınız açılıyor ve aracınız park ediliyor, veya benzin istasyonunda benzin alırken camlarınız siliniyor... Ben ne yazık ki bunların tümünden mahrum ve mutsuz (!) bir hayat sürmekteyim:)

Arabamı sabah servise götürdüm. Fazla yol katetmekten ve çok dur-kalk yapmaktan motor takozları gevşemiş. İyi ki lüks bir araba kullanmıyorum. Günde dört, beş saatim araba da geçiyor ve çok ekonomik bir arabam var. Yıllık vergileri, kaskosu, masrafları, parçaları, düzenli bakımı çok uygun. Yani kazancımla rahatlıkla karşılayabiliyorum. Kazancım artarsa lüks araba mı alırım? Hayır asla... Her birinin bir fabrika, atölye, imalathane fiyatına olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Lüks bir araç alacağıma, bir işyeri kurar ve en az on kişiye istihdam sağlarım. Daha fazla kazanırsam mı? Yine aynı şeyi yaparım. İşimi geliştirir ve istihdamı artırırım. Daha fazla kazanırsam mı? Kazancımla ihtiyaçlarım ve yaşantımı değiştirmeyi düşünmediğim için, kazancımı dondurma yoluna gider veya başka girişimcilerin yolunu açmak için mücadele eder ve onlara yardımcı olurdum. Hiç bir zaman lüks araç veya ev, veya tekne veya helikopter, uçak almayacağım. Eğer gerekirse kiralanır. Sahip olma hırsı bambaşka birşeydir. Önüne geçmek zordur ve para hırsının çok üzerin de dir. Geçmişte hepsini yaşamış biri olarak, (yani fikirlerimi, varsayımlar üzerine yazmadım) geride sadece güzel anılar kaldı diyebilirim. Şimdi o günlerden kalan kimse olmasa da yaşananlar güzeldi.
Neyse arabalara fazla takmayayım.

Sahip olmak meselesine devam edelim...
Sahip olma hırsı sevgiyi, aşkı, saygıyı, hatta kişiliği bile yok eden bir olgudur ve içinde yaşadığımız çağda çok fazla öne çıktığını düşünüyorum. Sevgililer günün de böyle bir eşleştirme yapayım dedim. Siz siz olun, sevgilinize, arkadaşınıza sahip olmaya çalışmayın. Sahip olduğunuz anda zamanla herşeyin bitip tükendiğini göreceksiniz. Tıpkı şu örnekte olduğu gibi. Ferrari almayı çok istiyorsunuz ve durumunuz da buna müsait. Bir süre sonra ferrari'yi alıyorsunuz ve çok seviniyorsunuz. (sahip olma sevinci) Aradan geçen zaman da o güzelim ferrari'yi kaldırıma park ediyor, yıkamıyor, bakım bile yaptırmıyorsunuz. Artık sizin gözünüz de pek değeri kalmamıştır. Çünkü o sizindir, artık her şey tükenmiştir. Resimler de, filimler de gördüğünüz araba, kapının önünde durmakta dır. Hatta kirli ve bakımsız haliyle... Aslında onu (ferrari'yi) kullanarak başka şeylere mi sahip olmaya çalıştık? Kimbilir belki de onunla (ferrari ile) birlikte bir çok şeye sahip olduk. Ancak zaman içersinde hepsi uçup gidiyor:))

Arkadaş sevgililer günün de işin gücün yok mu, neler yazıyorsun ya!
Değineyim: Eminim ki; hiçbir zaman sevgililerin, annelerin, babaların özel bir güne ihtiyacı yoktur. Bu yüzden bu gün bana kapitalist sistemlerin icat ettiği tüketim oyunundan başka birşey ifade etmiyor. Hani "deliye her gün bayram" derler ya. Bana da her gün sevgililer, anneler, babalar günü. Hatta her gün yeni yıl:))

Sevgili günlük; ben bu yazıyı bitirinceye kadar güneş açtı. İnanılmaz güzel. Sabah kar yağıyordu, şimdi ise güneş var. Yoksa, eskilerin değimiyle, kar mı toplanıyor...

Yol durumu: Bugün ortalık çok sakin ama birazdan cadde trafiği yoğunlaşır. Genelde hava ılımaya başlayınca herkes kendini caddeye atıyor:)

"Fikir sahibi olmaya, mal sahibi olmaktan daha çok ihtiyaç hissettiğin de, adam olmuşsun demektir."

Yazışmak üzere, hoşçakal günlük...

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..