Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '08

 
Kategori
Öykü
 

Sahtelikler içinde

Sahtelikler içinde
 

- Ne olur görüşelim, dedi genç adam.
- Saçmalama, ben evli erkeklerle görüşecek birine benziyor muyum sence! diye bir cevap aldı doğal olarak. Kız çok öfkelenmiş ve kendini aşağılanmış hissetmişti, ve bu gereksiz sohbetin bu raddeye gelmesinde kendisinin de suçu olduğunu düşünerek, sadece genç adamdan değil, kendinden de nefret etti o an.

- Ama ikimiz de kötü niyetli olmadığımızı biliyoruz.
- !!!!!

Hışımla kapattı ekranı bir "mouse" darbesiyle. Birkaç dakika önce, sinirlerini harekete geçiren cümleleri yazan şahıs, şimdi niyetinin kötü olmadığını ima ediyordu utanmadan! "O kadar pişmanım ki evlendiğime, keşke seni bekleseymişim!" gibi bir cümleden sonra "Bir hiç uğruna ayrıldık ve seni çok üzdüm, hep benim hatamdı oysa" tarzı sözde pişmanlık ifadeleri...

- Bunları bana neden anlatıyorsun ki? demişti genç kız, sohbetin ilk dakikalarında.
- O zamanlar sana söylememe izin vermediğin şeyleri söyleme fırsatını kaçırmak istemiyorum, dedi o da.
- Söylemen hiçbir şeyi değiştirmeyeceğine göre?
- Sadece bilmeni istedim hepsi bu...

Sohbetin ilk birkaç dakikası böyle az hararetli geçmişti işte; ama dakikalar ilerledikçe durum değişmiş, genç adam haddini aşmıştı.

Neden insanlar bazı şeyleri başka yöne çekerek durumdan istifade etmek için fırsat kollardı ki? Şu popüler site "Facebook"ta arkadaşlık daveti kabul edildiyse, bunun sebebi yıllar önce paylaşılan duygular ve anlardı. Başka bir beklentinin olması saçma olmaz mıydı?

"Sen hep böyle alçak gönüllü, düşünceli ve tatlıydın zaten" gibi bir cümle sadece bir aptalın aklını alırdı, yine zekâsının küçümsenmiş olmasını hissederek bir kat daha artırmıştı öfkesini. Bilgisayar ekranını paramparça edesi gelmiş, ama tutmuştu kendini tabi ki. Sırf hanımefendi kişiliğinden sapmamak için anlamazlıktan gelip tepki vermemeye çalışmıştı ama içten içe öfkesinin kemiriş sesleri yankılanıyordu kulaklarının ta içinde.

- ...Bu kadarı fazla artık, 2 ay önce evlendiğin kişiyle ilgili böyle konuşmak yakışmıyor sana, demişti genç kız, ekranı kapatmadan birkaç dakika önce.
- Onun yerinde sen olsaydın her şey çok daha farklı olurdu, demişti; ve bardağı taşıran "son" damla buydu, ama "en son" değil...

Ne rezil bir insanmış, ve ben nasıl olmuş da inanmışım ona yıllar önce, nasıl da bağlanmışım bu şahsiyetsiz şahsiyete böyle! Düşünceler ardı ardına gelirken aklına, kendi kendine yeniden kızdı yıllar önce böyle bir erkek için üzülüp gözyaşı döktüğü için.

Zaten hep böyle olur, ayrılık sonrası harap ve bitap düşülen dönemin ardından maskeler düşer ve gözyaşlarının aslında ne kadar gereksiz yere döküldüğünün farkına varılır geç de olsa. Hep aynı sahne, hep aynı perde, hep aynı hüsran... Alışılmış olması gerekirken, her seferinde yeniden acıtmaz mı ki? Böyle yaşamıştı maziyi hep, ve tam 4 yıl sonra bugün yine anladı hiçbir şey için değmediğini. Bir zamanlar gözünde büyüttüğü, yere göğe sığdıramadığı, ve ailesiyle büyük tartışmalara yol açan bir sevgilinin aslında ne kadar iğrenç ve tiksinç yeşil bir kurbağaya aniden dönüşebileceğine kim bilir kaçıncı kez şahit oldu o gün de.

Ve işte o an:

- Ne olur görüşelim, dedi genç adam.
- Saçmalama, ben evli erkeklerle görüşecek birine benziyor muyum sence!
- Ama ikimiz de kötü niyetli olmadığımızı biliyoruz.
- !!!!!

Hiçbir şey toz pembe kalamazdı işte, onu son gördüğü haliyle hatırlamak dururken, yine nefret dolu bir anı eklenmişti diğerlerine...



"Birden duracaksın, soracaksın kendine,
Neden bu düzen böyle, neden herkes sahte?
Sonra bakacaksın, göreceksin çaren yok,
Devam edeceksin yalandan yaşamaya!"
MANGA


<özlem boral="">
 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..