Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '10

 
Kategori
Şiir
 

Şair Ozan Hasan Hüseyin’in Eşi Yazar Azime Korkmazgil’den Mektup Geldi

Şair Ozan Hasan Hüseyin’in Eşi Yazar Azime Korkmazgil’den Mektup Geldi
 

Muğla Öğretmenevi'nde


(Not:Yazıyı Azime Korkmazgil ve Muğla Sanatseverler Derneği Başkanı Sadettin Özbek'ten izin alarak yayımlıyorum. N.K)

Ağlasun, 23 Aralık 2009 Saygıdeğer Dost Sadettin Özbek;

Bugün, 23 Aralık Çarşamba! Oysa ben, Cumartesiyi Pazara bağlayan gece yarısından beri, evimdeyim... Size önce; dostluk duygularıyla dopdolu, güzel, sevinçli bir MERHABA!

Bugün, 24 Aralık Perşembe! O unutulmaz yağmurlu, 18 Aralık Cumanın bütün bir öğleden sonrası; git ha git, Ağlasun’dan Muğla’ya bir soluk varmışım. Şimdiye dek nasıl olmuş da gelmemişim! diye diye; o tertemiz, o sevimli kente, şaşmışım bir güzel Sonra da; yakın zamanda görmediğim kadar gök gürültülü, o sıkı yağmurun altında, taşımışsınız bir yerden bir yere, özenle beni... Oturmuş, onur duyarak katılmışım; bilgili, bilinçli, bir o kadar coşkulu, sanatı anlayarak seven, sevdiğini ifade etmesini bilen, bilgisini- hünerini soylu ürünlere dönüştüren.. çok güzel bir avuç insanın yarattığı, az rastlanır bir Hasan Hüseyin izlencesine...

Ve; yaşamını, Ozan Hasan Hüseyin’e adamış yaşlı bir kadın olarak da o gece; Öğretmen Evi dediğiniz o dingin mekanda, mutluluktan uyuyamamışım! İyi mi?

Demek; orada burada, her yerde. .Hasan Hüseyin dostlarının yaktığı ateşlerle ısınıyorum; yalnız değilim, yalnız değiliz!

19 Cumartesi; çoktan çekip gitmişti, geceki yağmur! Alabildiğine ferah, günlük güneşlik olarak algıladığım bir caddede- belki de bir bulvardı?-, baş aşağı yürüdüm Otogar’a kadar; dönüşte kendimi, bir kuş misali yeğni ve genç duyumsadığımı söyleseydim sizlere, ne anlatabilmiş olurdum ki?

Ondan sonraki, birebir birlikte yaşadığımız saatlerse; bir yanımda, aylardır, güzel sesini telefonlarda dinlediğim Nabide Hanım ve sonra Altınsoy arkadaş, bir yanımda siz.. hava olarak da, söyleşi niteliği olarak da, dolu dolu geçti, eşsizdi! Kendi hesabıma, biraz fazla mıydı söylediklerim?

Dilerim yadırgamadınız! Aramızda olmalıydı Hasan Hüseyin! 0 olsaydı, elbet susar ve dinlerdim...

Ben onu, yirmi yıl dinledim, hala da dinlediğimi düşünüyorum...

Soruyordunuz; konudan konuya atlıyorduk! Sakın ola ki, yanlış bir yanıt vermiş, binleri ya da bir şey hakkkında haksız bir değerlendirme yapmış olmamak için, zorlanıyordum; duraklamalarım ya da sinirlenmelerim ondandı. ‘Dost’ dergisinde ilk şiirinin yayımlandığı ‘59 Şubatından başlatırsak öyküyü; orasından burasından harmanlayarak, şu geçmiş 50 yılı sorguluyor gibiydik aslında. Çağrışımlar..Hasan Hüseyin’in biçemiyle söylersek, yağmur gibiydi aramızda...

Aramızdaydı Ozan; görüyordum, doğru anlaşılmıştı; O’nun doğru anlaşılmış, doğru benimsenmiş ve içten sevilmiş, ve de çok boyutlu değerlendirilmiş olduğuna tanık olmanın mutluluğuyla mı, karşınızda öyle konuşkan davranmıştım, bilmiyorum? Saatler boyu, sahiden içim içime sığmadı!

Bütün bir gündüz konuştuk; çok öncelerden tanıyormuşuz birbirimizi, daha dün ayrılmışız da, bugün ivecen, eksik kalmış bir şeyleri yerli yerine koyma çabasındaydık sanki!

Sizlerden, kopmadan ayrıldım. Aykırı hiçbir şey düşünmeden, dün geceyi ve bu gündüzü asla unutmayacağımı bilerek ve asla eleştirel gözle irdelemeden; ekip olarak dram gücünüze ve belleklerinize hayranlıkla; onca yalnızlık içinde ve o kadar kısa zamanda çalışıp derli toplu ortaya koyduğunuz tablonun bende yarattığı elbet çok olumlu duygularla sarılmış halde; otobüs ve ortam, aydınlık olduğu sürece, ‘Ormancıyı, sondan başlayarak, okudum:

Her biriniz, Muğla aydınları olarak, Altınsoy’un ‘çalışma’sı hakkında neler demişsiniz; doğallıkla, önce bunu merak ettim... Yapıtın tamamını daha sonra okuyacağım. Güzel Muğla’ya, hızlıca gidip gelmiş oldum!

Ondan bir hafta önce de Fethiye-Köyceğiz- İzmir- Denizli- Ağlasun.. derken, alışık olmadığım bir yorgunluk yaşamıştım... o yüzden, Pazarı saymayın.. diyeceğim: Uyudum uyandım, birikmiş gazetelerimi gözden geçirdim. Yaşamak, bütün bunlar.. demek olmalı...

Pazartesi, bilgisayarımı açamadım! Bu gibi durumlarda imdadıma Temmuz, hemen koşar. Bir türkü koyarım telefonuma; sanki uzaklardan, kendi kendimi dinlerim oy havar havar havar/ havar demekte ne var! elin, elimde olsa! üç günlük yolda ne var!?... * *(Ünlü Dersim türküsü. Havar = İmdat)

Temmuz, bu haftalarda yakınımda değil, gelecek. Hele gelsin; onun şiirini, ne harikulade seslendirdiğinizi anlatacağım kendisine...

Salı; bir yakınımı Burdur Dev. Hastanesine bırakmıştım; onu ordan çıkarmaya gittim.

Bugün Çarşamba, bugün Perşembe, bugün Cuma., yukarıdaki kadar konuştum.

Bu arada, fotokopiyi bekledim, az önce getirdiler: Destanın sayfaları kopuk kopukmuş. Demek, bu yakınlarda ben de bakmamışım kitaba; fotokopiyi yapan çocuk, bir karışıklık olduğunu ayrımsayınca beni aramış ama, o sıra kente inmişmişim. Artık postam ve selamlarım, Pazartesiye kalacak.

Yılbaşında çocuklarım ve torunlarım burada, bende toplanacaklardı; Fethiye’de hekim olan oğlum hastanede nöbetçi olunca, hep birlikte onun evine gidilmesi kararı verildi.

Öyle olunca, ‘Hızarcı’nın da ‘Köroğlu’nun da arşivde aranması ertelenmiş oldu. Ben fotokopiye şimdilik; Hasan Hüseyin’in basılmış çocuk kitaplarını, benim geçen yıl Kıyı’da çıkmış bir söyleşimin kopyası ile, Şubat 2010’da 26. ölüm yıldönümü nedeniyle belki Berlin Bahar’da yeniden yayımlanacak eski bir polemik yazımın kopyasını ekliyorum.

Şimdilik hoşça kalın.. diyeceğim. Ev halkınıza, dostlara..iyi yıllar ve esenlikler dileyerek, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Azime Korkmazgil

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..