Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '15

 
Kategori
Deneme
 

Şair Yazar Salahattin Baysal'ın ölüm haberi üzerine

Şair Yazar Salahattin Baysal'ın ölüm haberi üzerine
 

Salahattin Baysal ile ben


Dün sabah saatlerinde Şair Yazar Münevver Düver arkadaşımın bir paylaşım sitesindeki sayfasında şu yazı gözüme çarptı:

“Değerli Hocamız Araştırmacı Yazar Şair Salahattin Baysal hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi yarın saat 10’ da Yüzüncü Yıl’daki evinden alınarak, Kabasakal Mezarlığı’na defnedilecektir. Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet, ruhu şad olsun. Işıklar içinde uyusun. Başımız sağ olsun.”

Bu yazı sadece gözüme değil, kalbime, beynime de çarptı. Şok oldum. Epeydir görmüyordum, rahatsızdı ama ölümü konduramıyordum işte…

Bir yakınınız veya tanıdığınız öldüğü zaman gözünüzün önünde onunla alakalı paylaşımlarınız adeta resmigeçit yapıyor. İnsan beyni çok farklı, birkaç saniyede bin anı birden canlanıyor. Çukurova Tüyap 5. Kitap Fuarında  “Gözler” adlı şiirini okuduğu an canlandı gözümün önünde… Adana Ziraat Mühendisleri Odasındaki Eğitimci Şair Yazar Mehmet Demirel Babacanoğlu’nun düzenlediği bir etkinlikte çay molasındaki sohbetimiz, onu Eğitimci Şair Yazar Hülya Saadet Öznisan ve Eğitimci Şiir Yorumcusu Sunucu Esin Aydın ile tanıştırmam geldi aklıma… Birlikte fotoğraflar çektirmiştik. Sonra dernekteki ve çeşitli etkinliklerdeki sohbetlerimiz…  En son gördüğüm an olmadığını bilmeden Çukurova Tüyap 8. Kitap Fuarında Çukurova Edebiyatçılar Derneği Standında ayaküzeri bir hal hatır sormam esnasında halsiz ve yorgun gibiydi.

Bir sohbetimiz esnasında “Türk’üz” adlı şiirim üzerine bana şöyle demişti: “Sen yazınca kimsenin sözü olmuyor, ben yazınca kıyamet kopuyor.” Salahattin Baysal Ağabey, ülkücü ve Turancı olduğu için sanıyorum bu tarz söylemleri tepki çekiyordu. Bu konudan çok çekmişti tahminim…

“Güz İkindisi” adlı kitabımın imza gününe gelmişti. Farklı bir imza günüydü benim için… Bütün davetliler şiirler okumuşlardı. Her zamanki şıklığı ve tertemiz giyimiyle en ön sırada oturuyordu. Sanıyorum yine gözlerle alakalı bir şiirini okumuştu. Bazı şairlere isimler takıyorlar: Sevda Şairi, Ayrılığın Şairi, Duyguların Şairi gibi… Eğer böyle bir isim vermek gerekseydi Salahattin Baysal’a “Gözlerin Şairi” denilirdi kuşkusuz!

İnsanlara çok saygı duyardı. Hitabet gücü kuvvetliydi ama susmasını, dinlemesini de çok iyi bilirdi.

Ölene kadar Atatürkçülüğünden, vatan ve millet sevgisinden, ülküsüne bağlılığından, Adana hayranlığından, kibarlığından, nezaketinden, beyefendiliğinden, giyimine özen göstermesinden hiç ödün vermedi. Keşke daha yakından tanıma imkânım olsaydı. Keşke sohbetlerimizde yüzeysel değil de daha derinden tanıma çabası gösterseydim… Hep dar zamanlarda oldu konuşmalarımız ve bir röportaj yapmayı bile aklıma getiremedim. Böyle çabucak gidivereceği aklımın ucundan geçmiyordu ki! Şu saatten sonra onun ruhunun şad olması için dua etmek dışında yapabileceğim en önemli şey hazırladığım Adana Sevdası adlı antolojide onun Taşköprü, Adana şiirlerine yer vermek olacaktır.

Bugün Adana’da hava yağmurlu, değerli büyüğümüz Salahattin Baysal için gökyüzü bile dünden beri aralıksız ağlıyor, Mevlana ne demiş: "Kamil odur ki koya dünyada eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser." Salahattin Baysal da ebediyete intikal eden bütün şairlerimiz, yazarlarımız, âşıklarımız gibi eserleriyle ölümsüzlüğü yakalamıştır.  Yunus Emre'nin sözüyle noktalıyorum yazdıklarımı... "Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil." Edebiyat camiamızın ve Adanalı hemşerilerimizin başı sağ olsun. Değerli büyüğümüz Salahattin Baysal’a Allah rahmet eylesin. Nur içinde uyusun.

 

HARİKA UFUK

ADANA

12 MART 2015

SAAT:12.00

 
Toplam blog
: 389
: 261
Kayıt tarihi
: 01.12.13
 
 

Adana'da doğdu. Öğrenim hayatına İstanbul'da Çengelköy İlkokulu'nda başladı. İstanbul Marmara Ünive..