Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '10

 
Kategori
Deneme
 

Şairin Ölümü

Şairin Ölümü
 

Yetik Ozan


İntihara İlk Şahitliğim

Çocukluk yıllarımda sinemaya meraklı olduğum kadar büyük boyutlarda yayımlanan “fotoromanlar”a da çok meraklıydım. A3’ten biraz daha büyük bir kâğıda gerçek fotoğraflarla süslenmiş bu süreli yayınları her hafta alırdım. Onların birinde gördüğüm kare hâlâ hatırımdadır: Ümitsiz bir aşka duçar olan “âşık”, aşkına karşılık bulamamıştır. Sevdâ çıkmazı ve çözümsüzlük. Galata Kulesi’ne çıkar ve kollarını bir kuş gibi açarak kendini boşluğa bırakır. “Âşık”ın ölümü. Şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın oğlu Vedat da yıllar sonra aynı yerden aynı sahneyi tekrarlayacak ve babasını, ömrünün sonuna kadar kolsuz, kanatsız bırakacaktır.

Yetik Ozan - Bütün Şiirleri

Ismarladığım kitap nihayet geldi geçen gün. Yetik Ozan – Bütün Şiirleri “Yitik Ozan” şeklinde yanlış olarak not alındığı için bulunması elbette zor oldu. Göl mavisi renginde, ciltli, şairine lâyık bir kitap yayımlamış Ötüken Neşriyat. Kitabın sayfalarına dalıyorum. Birçok şiirine Töre, Hisar, Türk Edebiyatı dergilerinden zâten âşinayım.

Eseri düzenleyenin ciddiyeti de sayfalara sinmiş. Hemen hemen bütün şiirlerinin yazılış tarihleri de var. Bununla bir bakıma şairin şiir macerasını da tâkip etmek mümkün. Hayatını normal bir çizgide sürdüren ve “vâde” dolanda “ölüm başa” gelende terk-i diyar eden şairleri incelemede bu tarihlerin pek bir önemi olmayabilir ama “müntehir” bir şairde bu çok önemlidir. Müntehir, intihar eden. Yani kendi isteği ile hayatına son noktayı koyan kişi. Mısraların arasında gezinirken hep bir ipucu aradım; (ima yoluyla da olsa ) intiharına, ölme isteğine dair. Çünkü dikkatsiz ve özensiz bir şekilde okunduğunda şiirler, böyle işaretleri bulmak zorlaşır Böyle edebî gezide şu beş mısra ilk işaretti galiba:

“Kendi pençesiyle kazar
Kurt kabrini azar azar.
“Yürek” dediğimiz pazar
Kurulmuş öç doruğuna;
Can verip şan alacağım.”

Kurt, kendi pençesiyle mezarını azar azar kazmakta: “İntihar” yoluna giderek taş döşeme. İşte tam burada “tezat” başlamaktadır aslında. Çünkü genel bağlamda düşünüldüğünde Yetik Ozan’ın şiirlerinde “hayat” vardır, “mücadele” vardır, “millî hassasiyetler” vardır. İç dünyasının fırtınaları elbette bilinmez ama öylesine şiirler yazar ki, bırakın Türkiye’deki o yılların “sıkıntıları”nı anlatmayı tutun ki Kerkük’te, Kırım’da, Azerbaycan’da, Doğu Türkistan’da… bir atmaca çevikliğindedir, tutun ki kalemi kurt başlıklı bir kılıçtır. “Hayat” dolusu oluşuna en güzel örnekte öğretim üyeliği cübbesini çıkarıp “Firkatî” mahlasıyla, Anadolu topraklarında, sazını eline alıp halk ozanı âşıklarla atışmaya girişmiş olmasıdır herhalde.

Dipnot-1:

Atışma. Halk Edebiyatı’nda âşıkların saz çalarak karşılıklı şiir söylemesidir. En az iki âşık kendi kendilerine ya da bilirkişiler ve dinleyiciler karşısında belli kurallar çerçevesinde şiir yarışı yaparlar. Birbirlerini denerler, ustalıklarıyla öne çıkmaya çalışırlar. İşin ustaca yanı ise bu “atışma”nın mısralarının hiçbir hazırlık yapılmadan (irticalen) o anda ozanın dilinden çıkmasıdır.

"Yeşilin Kendini Astığı Çağdır"

İntihar, bir tıkanmadır besbelli. Gürül gürül akan bir ırmağın denizle buluşamamasıdır belki de. Meselenin ilmî boyutu sadece kitabî ve teoriktir elbette. Çünkü araştırmacı “mühtehir (intihar eden) değildir. Veri, bulgu, gözlem… gibi metotlar kullanarak bir “mühtehir” envanteri” çıkarır belki. Ama hepsi o kadar. “Müntehir”in yaşadıkları tam olarak bilinmediğinden o “envanter” hep yarımdır kanımca. Bundandır ki “yeşilin kendini astığı çağ”ın bilinmezlik perdesi bir türlü aralanamamaktadır.

Şairin İntihar Öncesi Ruh Haline Ait Önemli Bir İpucu;

Sana Geliim

Kurulu yayımdan çıktım;
Ok olur sana gelirim.
Var olmak bu ise bıktım;
Yok olur sana gelirim.

Bir enginim; serilirim,
İçim kalkar; gerilirim,
Dalga dalga kırılırım;
Çok olur sana gelirim.

Bir çöle düştüm sam yedim,
Emel meyvesin ham yedim,
Yolunda bunca gam yedim
Tok olur sana gelirim.

Saçılsa da ara yerde
Ölüm yoktur nara, yerde
Kara sevdam kara yerde
Kök olur, sana gelirim.

(Yetik Ozan - Bütün Şiirleri, Ötüken Neşriyat, 2009 Sy:53)

Orta yerde bir “kara sevda” ve uğruna onca gam yenmiş bir “o” vardır var olmasına ama “ne”yedir bu sevda; kimdir nedir “o” kocaman bir meçhul. Ok yayından çıkmak üzeredir. “O”na gidilmek için yola çıkılmıştır. Bu bir vuslat mıdır, bir firkat midir bilinmez ama “Atmaca” “uçurum”dan düşecektir kararı uygulayacağı an…

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..