Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Şairler sınırı neresinde?

İzlediklerim/M. Demirel Babacanoğlu

Şairler sınırı neresinde?

Ülkemizin ünlü şairlerinden biri de Hilmi Yavuz’dur. Bir tv izlencesinde sorucu soruyor: Eflatun diyor ki şairleri sınır dışına atmalı. Siz bir şair olarak sınırın neresindesiniz? Hilmi Yavuz’un verdiği yanıt şu: Sınırdayım.

Adana Tüyap Kitap Fuarı’nda gördüm. Olayı anlatım ve sordum:

Neden sınırın içinde, ya da dışında değilsiniz. Sınırda olmak tehlikeli değil mi? Dışarıdakiler/içerdekiler sizi itebilir.

Aldığım yanıt şu oldu: Kader.

Şairler üzerine çok düşündüm. Başkaları da düşünmüştür.

Şairler daha çok beyinlerinin yönlendirmesiyle devinen insanlardır.

Akıl sınırlıdır. Her insanın aklının belli bir sınırı vardır. Beynin ise sınırı yoktur. Akıl insanı, şunu yap, bunu yapma diye uyarır. Beyinse böyle bir görevi üstlenmez. O yüzden şairler belirlenmiş sınırı kullanmazlar.

Böyle olunca da toplum içinde ayrımlıkları hemen göze çarpar.

Bu ayrımlılık daha çok yönetenleri rahatsız eder. Kendileri için bu tür devinen şairleri tehlikeli bulurlar. Polisi, jandarmasıyla yakalayıp içeri atarlar. Ya da sınırın dışına sürerler...

Şair, ya yöneticilerin isteklerine uyacak, sınırın içinde kalacak; ya da tersi olacak, sınırın dışına atılacak..

Olayı biraz somutlaştırmak istiyorum:

Bir ailenin 4/5 çocuğu olduğunu düşünelim. İçlerinden birini aile dilediği gibi yönetemeyebilir. Yönetemediği için evden kovar mı? Kovmaz. Çünkü o çocuk kendi ailesindendir. Ona ceza verir mi? Vermez. Ona göre çocuk biraz haşarıdır, o kadar. Bu da doğaldır, ona ceza vermeyi gerektirmez!

Eğer aileler, haşarı çocuklarını dışarı atacak olurlarsa, aile düzeni bozulur. Yaşam büsbütün kötüye gider. Aile birliğini korumak için, haşarı diye nitelendirdiği çocuğunun haşarılığını görmezden gelir.

Ben şairlere haşarı çocuk demek istemiyorum. Onlar şairliğin gereğini yapıyorlar. Zaten şair olan şairler istemeseler bile haksızlıklara göz yumamazlar. Beyinleriyle devindikleri için toplumun önde olan insanlarıdır. Bana göre şairler, validen, kaymakamdan, milletvekilinden, başbakandan, cumhurbaşkanından.. önde gelen insanlardır.

Ama, böyle bir anlayış ülkemizde var mıdır?

Yoktur.

Şairler tarihine baktığımız zaman, birçok şairin sınır dışına atıldığını (cezalandırıldığını) görüyoruz. Köroğlu, Dadaloğlu, Pirsultan, Namık Kemal, Ziya Paşa, Tevfik Fikret, Nazım Hikmet, Enver Gökçe, Ahmet Arif..

Ben bakıyorum yöneticiler hep şairin önünde gidiyorlar.

Böyle bir anlayış olur mu?

Ne zaman bitecek şairin çilesi?

 
Toplam blog
: 18
: 721
Kayıt tarihi
: 04.01.09
 
 

1944'te Karaisalı'nın İncirgediği* Köyü'nde doğdu. 1965'te Düziçi İlköğretmen Okulu'nu, 1988'de Anad..