Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Şairlerden, ışıyan sözler ( 1)

Şairlerden, ışıyan sözler ( 1)
 

*Aşık Veysel'e "rakıyı nasıl içersiniz" diye sormuşlar :

Aşık Veysel : "Ben, harama helâl katmam". Demiş.

***

*İstanbul sevdalısı Yahya Kemal, Cumhuriyetimizin ilk dönem milletvekillerindendir. Ankara'da kalmak zorundadır.

Bir gün, Yahya Kemal'e sorarlar :" Ankara'nın neyini seviyorsunuz" diye.

Yahya Kemal :" Ankara'nın, İstanbul'a dönüşünü seviyorum." Der.

***

*Bir gün, Namık Kemal'e sorarlar :

- Sizin en yakın dostunuz ve en büyük düşmanınız kimdir ?

Namık Kemal :" Benim" der.


***

* Abdülhak Hamid, bir gün bir şiir üzerinde çalışırken, adı "Nafiye" olan hizmetçisi içeri girer. O sırada yazmakta olduğu şiirin kafiyesini unutur. Hizmetçisi Nafiye'ye sinirlenerek:

- Geldi Nafiye, gitti kafiye...

***

* " Arif Nihat Asya'ya, ölülerin çenelerinin niçin bağlandığını sorarlar . Ünlü şair:

- "Dünyada gördüklerini ahirette anlatmasınlar diye." Cevabını verir.

***

* Can Yücel'in, "Ben en çok, babamı sevdim" dizelerindeki babası, Eski Milli Eğitim Bakanlarımızdan, Şair Hasan Âli Yücel'dir. Hasan Âli Yücel'in, Milli Eğitim Bakanlığı, 2. Dünya Savaşı yıllarına rastlar. Bu dönemde Nazi kıyımından kaçan bir çok bilim adamı Türkiye'ye sığınır, üniversitelerimizde görev alırlar. Bunlardan biri de Hasan Âli Yücel'e komşu olan, onunla devamlı görüşen birisidir. Bu bilim adamı Profesör, Türkiye'de olmaktan ve çalışmaktan çok mutludur. Türk vatandaşlığına geçmek ister ve geçer. Aybaşında maaşını almaya gittiğinde maaşının çok azaldığını görür. Doğruca, Hasan Âli Yücel'in kapısını çalar ve durumu anlatır.

Hasan Âli Yücel, dostunun omuzuna dokunarak;

- "Ah, dostum, Türk olmak çok zor." Der.

***

*Halk ozanlarımızdan, Avşar OZAN, "Dadaloğlu'na sormuşlar: " Senin yurdun neresidir" diye.

Dadaloğlu :" Keklik öter, kekik biter. " Der.

***

* Ressam şairlerimizden Bedri Rahmi Eyüpoğlu, "Türkülerimiz için" şöyle diyor.

"Şairim, zifiri karanlıkta gelse şiirin hası, ayak seslerinden tanırım. Ne zaman bir köy Türküsü duysam, şairliğimden utanırım."

***

* Şiirimizde sembolizm akımın öncülerinden şair, aynı zaman da ressam olan Ahmet Haşim, kendini çok çirkin bulur. Daha çok geceleri ortaya çıkarmış. Şöyle dediği de söylenir.

" Tanrım, bu vücuda bu baş hiç yakışmıyor."

***

*Tevfik Fikret'le, Mehmet Akif Ersoy'un kavgası, bir döneme damgasını vurmuştu. Bu iki şairimiz, şiirleriyle kavga ediyorlardı. M.Akif, İslamcılık akımını, Tevfik Fikret ise Batılılasma akımını temsil ediyordu . Mehmet Akif, Fikret'i Amerikan Kollejinde Türkçe öğretmenliği yaptığı için "Zangoçlukla" suçluyordu.(Kiliselerde çan çalmakla görevli kişi)

Fikret - Akif mücadelesi, Fikret'in batı felsefi düşüncesi ile Akif'in mistik ve metafizik görüşü arasındaki kavgadır.

Akif bir şiirinde:

"Şimdi Allaha söver sonra biraz bol para ver,

Hiç utanmaz, protestanlara zangoçluk eder.

Fikret'in cevabı:

Ben utanmam, yüzüm ak, alnım açık,

Sen utan yaptığın işten be alık.

Değil Allaha, fakat doğrusu ya

Sana sövmek, hoş olurdu azıcık

Edebim mâni olur yoksa benim

Sövemem, gelmez elimden kabalık

***

*Orhan Veli'yi ve Cahit SITKI'yı genç yaşlarda kaybettik. Cahit Sıtkı Tarancı, 36 yaşında, Ankara'da yol çalışması için açılmış ve kapatılmamış bir çukura kafa üstü düşerek, beyin kanaması sonucu İstanbul'da ölen Orhan Veli için:

El titremesi kadeh tutarken

Gençlik nasıl koyuyor insana,

Orhan gibi vaktinde gitmek varken

Değer mi oyalanmaya...

Ne yazık ki; "Otuz beş yaş" şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı'yı da, 46 yaşında kaybettik.

***

* Sevr utanç belgesini imzalayan, Kurtuluş Savaşından sonra " Yüz ellilikler " listesine alınan Rıza Tevfik, bir yük gemisiyle kaçarak, 1943 yılında affedilene kadar, Suriye, Arabistan ve Mısır'da yaşadı. Türkiye'ye dönüşünde "Bölükbaşı" soyadını aldı. Renkli bir kişiliğe sahip, Rıza Tevfik Bölükbaşı'ya, pehlivan, meddah, derviş , filozof yakıştırmalarının yanında, doktorluğunun da aslı yoktur. Onun tek güzel yanı şairliğidir.


Bir gün, Rıza Tevfik'e sorarlar:

- Siz bilge bir kişi olduğunuz için size soruyoruz.: Erkekler bekâr mı kalmalılar, yoksa evlenmeliler mi?

Rıza Tevfik:

- Farketmez. Bekâr da kalsalar, evlenseler de, nasıl olsa sonunda pişman olurlar.

Rıza Tevfik'ten bir dörtlük:

Şarabı men etme, o hüner değildir

Âşıkım badesiz pek başım döner

Gönlümde muhabbet ateşi söner

Özürüm var, sade su içemem hocam


Kaynaklar : Şairler Dövüşür ( Mehmed Kemal) Çağdaş yayınlar
Rıza Tevfik (Milliyet Yayınları)
Şair Dostlarım (Oktay Akbal ) Varlık Yayınevi
Tevfik Fikret (Sabiha Sertel ) Hür Yayınevi

Erdoğan Şahin

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..