Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '11

 
Kategori
Edebiyat
 

Şairliğin aşamaları 2 : Sencillik dönemi

Şairliğin aşamaları 2 : Sencillik dönemi
 

Şair yavaş yavaş kafasını benliğinden, öz egosundan kaldırıp, karşıya baktığında, orada bir insan daha görecektir. Bu insan daha çok “Şairin Sevgilisi”dir. Bu aşamada daha çok "Sevgiliye Şiirler" yazılır. Şair,belli ki aynı zamanda aşıktır; onun için doğal olarak, bu şiirlerin çoğu ahlarla vahlarla doludur. Bu dönemde yazılan şiirlerin  çoğunluğu  lirik, duygusal şiirlerdir. Bunları da kendi içlerinde bazı çeşitlere ayırabiliriz:

a. Aşk şiirleri:
Şiirlerin çoğunluğu (%80’i desek abartır mıyız) Aşk Şiirleridir. Aşk Şiiri, aşkın tarifinden çıkar. En kaba tarif, "İnsan sever, kavuşamazsa aşk olur". Ondan sonra gelsin, ahlar, vahlar. Bunun aşırı ucu, sevgiliye hakaret etmektir; ona çeşitli tanımlar getirmektir: “Zalim”, ”Hain”, ”Vefasız” gibi terimler bol bol kullanılır... Daha da aşırı ucun ne olacağını, günlük gazetelerden izleyebilirsiniz.

b. Anne Şiirleri.
Bu, Anne’yi, Baba’ya, Öğretmen’e, Arkadaş’a yazılan şiirler de manzumelikten kurtulamamış şiirlerdir. Genellikle dörtlüklerle yazılmışlardır. Bazıları, henüz dörtlük’ün özel tekniklerini kavrayamamış şairler tarafından yazılan “Serbest” biçimli  şiirler de bu sıralaca girer. İyi niyetli şiirlerdir. Okuyunca insanın “Aferin, ne güzel de yazmış” diyeceği gelir. Ama yazılışı, hitap edilen toplum ve kullanılan teknikler oldukça dardır, ilkeldir.

c. Akrostiş :
Bu dönemde arkadaşlara, veya sevilen insanlara yazılan şiirlerde kullanılan  akrostiş tekniği kendilerince bir ustalık olarak sunulur. Oysa Akrostiş; her şiirin dizelerinin başındaki harflerinin özel dizilişinin sevgilinin veya arkadaşın adını belirtecek şekilde ortaya konması, şiir çevrelerinde marifet sayılmaz, aksine şairin daha ilkokulda olduğunu veya ilkokul mantığıyla düşündüğünü gösterir.
Kuşkusuz, bu dönemdeki şairler artık kendi bencilliklerinden kurtulmuşlar, aşkın,  sevginin, dostluğun kıymetini anlamışlar ve bunu şiirlerine aksettirmeye başlamışlardır. Genellikle şiire yeni başlayan çok genç şairler bir yandan annelerine, babalarına, arkadaşlarına şiirler yazarken, yavaş yavaş, defterlerinin arka sayfalarına çaktırmadan sevgililerine şiirler yazmaya başlarlar. Şunu da söylemek gerekir. Belki de yazılmış şiirlerin en güzelleri sevgiliye yazılmış şiirlerdir. Aslında bazıları tarafından, “Aşk Şiirleri” dışındaki şiirler şiir sayılmazlar. Onlar fasa fisodur. Asıl şiir “Aşk Şiiri”dir. İşte o kadar...
        
Örnek:2
Sayın Refah Torlak’ın yazdığı  “Zeynep” isimli şiire bakınız :Bu şiiri  İkinci tip şiire örnek olarak göstermek mümkündür.

ZEYNEP

Zulüm olsa da inan, müptelâyım aşkına
Ellerimle yüreğim, açık sana baksana
Yalnız sen ve ben olan, yeni Dünya kuralım
Nasıl olur bir düşün, gel gönlüme aksana
En güzel günler bizi, bekler inadı bıraksana
Pişmanlık duymazsın gel, şu gönlüm tutsak sana (Antoloji.Com)

Bu şiir “Akrostiş”inden de belli olduğuna göre, Zeynep’e yazılmış. Bir aşk şiiri. Şiir miir diyoruz ama, yazarı da pek beğenip benimsememiş ki bu şiiri, “Bu bir ticari şiirdir” deyip çıkıyor. Ne diyelim..!
 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..