Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '11

 
Kategori
Deneme
 

Şairlik nedir 7; Şairlik yalancılıktır

Şairlik nedir 7; Şairlik yalancılıktır
 

“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derler. Şairin sözü yatsıya kadar bile yanmaz , hemen belli olur. Çünkü şair Maşallah sözünü öyle bir söyler ki, yankısını Mısır’daki sağır sultan bile duyar… Yani yaptığı cınğıltı az buz değildir… 

Şair, niye yalan söyler… İşin tadı tuzu oradadır da ondan… Biraz abartmasa, biraz şoşartmasa şiir dili, şiir dili olmaz, olamaz… Şairi biraz da “Bu adam ne kadar atmış…” hele bir okuyalım da anlayalım .” diye okuyup gezenler, bazen de dest-i ezberine alanlar okunur kılar. 

Şair milleti hiç rahat durmaz ki, hayalleri, düşleri maşallah öylesine azmandır ki, ne yeryüzüne sığar ne gökyüzüne. Bazen taa arşı alaya çıkar da , onları yere indirmek , maalesef pek güç olur. Onun için şair taifesinin kafası pek diktir, gözleri de hep gökyüzünü kollar. Bakın Erdal Özkan “Mevsimler Yalancı Sen Yalancısın” adlı şiirinde ne diyor.. 


“Kısa bir ayrılık diyerek gittin
Hala yüreğimde dinmez sancısın
Kaç mevsimler geçti senden haber yok
Mevsimler yalancı sen yalancısın 

Yaz günü güneşim çekildi benim
Baharda yaprağım döküldü benim
İnanmak mümkün mü sözüne senin
Mevsimler yalancı sen yalancısın….” 

Şaire bakacak olursan, kendisinden başka herkes yalancıdır. Ama bu arada o, en çok da sevgilisini suçlamayı sever. Çünkü sevgilisi gelmemiştir, o zaman yalancıdır… Bir de şair milletinde böyle toptancılık vardır. 

Yani bu millet attımı Maşallah toptan atar. Öyle milim milim değil... Öyle defterden sildi mi siler. Yeniden deftere girebilmenin de kolay kolay mümkünatı yoktur. 

Büyük Üstadımız ! Harun Yahya ne diyor… “Yalancılık şeytanın bir özelliğidir…” Bu ne demek, demek ki şüera taifesinde biraz (biraz deme çok çok…) şeytanlık da vardır. O ne öyle söylediği sözler... nereden bulur, nereden getirir o kadar boş sözü de araya sokuşturuverir… İnanılacak şey değil… Bundan dolayı büyük Nebiler kendilerinden önce gelmiş bütün şüera taifesini , “Şeytanlıkla suçlayarak..” men-i müskirat yasasına tabi tutmuşlar, bundan böyle, içilmesini ve de okunmasını yazılmasını yasak ilan etmişlerdir. 

Çün bilinir ki bu millet adam olmaz… Her ne yasaklanırsa, işte haram olan mekruh , alenen veya cebren veya hileynen gece yarılarından sonra gizli gizli içilir ve okunur… Onun için şair milletinin tüm yazdıkları bu cihanda ve öteki cihanda yasaklanmıştır. Bu böyle biline… 

Biline de şu milletin ağzına kilit vurulmaz ki, ağzını tutsan eliyle işaret eder… Ne yapar eder, bir yerden “Taşlamaları” koyverir gitsin ki, kimse onu tutamaz… Veyl tutana… 

Ne diyor bir Japon Atasözü : “Yalan dört nala gider. Hakikat ise adım adım yürür, fakat yine de vaktinde yetişir….” İşte bu da bir yalan. Hakikatın şiire yetiştiği nerede görülmüştür. Yalan, şairin attığı top , öyle bir dağı aşar ki, ona ne Japon “Hakikat”i , ne de Düldül yetişebilir… Veyl ona yetişene… 

İmdi bu noktada durup, tarihin en büyük yalancılarını düşünelim. Ne demiş Evliya Çelebi: Ben Erzurum’da damdan dama atlayan öyle kediler gördüm ki, bir mevsim iki dam arasında asılı kalmışlar, ancak yaz bahar geldiğinde sökün edip, yere inmişlerdir… Şimdi bakın bakalım, kim daha çok yalancı; işi düz edip söyleyenler mi, yoksa böyle tadlandırıp, yağa bala salanlar mı? Aman ey…. 

Neyse Dai baba, çok fazla atma… Yani atmada şüera takımını da geçtin… Vay ki vay… Bu işin erbapları gıcık kapıp… Sözünü bir daha kaale almayacaklar… Sus ve kendi günahlarını say… Şimdiye dek attığın yalanlar bini aştı… Kim toplaya, kim güde… Hadi kalın sağlıcakla… 

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..